Perşembe günü akşam saatlerinde Eren patronunun işten çıkarılan işçilerle ilgili yapmış olduğu açıklama Cuma günü yapılan eyleme damgasını vurdu.

Açıklama da Eren patronu işçilerin işten çıkarılma sebebinin “işverene edilen küfürler ve aşalayıcı sözler” olarak açıklaması işten çıkarılan işçilerin birleşmesine birlikte mücadele etmesine sebep oldu.

Her Cuma günü olağan eylemlerini yapan işten çıkarılan işçiler santral önünde DİSK’e ve Hak-İŞ’e üye 14 işçi bir araya geldi.

Bende oradaydım ve tüm gelişmeleri izledim. Bu günkü yazımın konusuda bu haklı mücadeleyi çok önemsediğim için Cuma günü yaşananlar olacak.

Bir önceki “İşçiler yarında direnecek” başlıklı yazımda işten çıkaılan işçilerin CHP il Başkanı Ahmet Altun‘un yaptığı “işçiler sendikal faaliyetlerinden değil, işverene küfür ettikleri için işten çıkarılmışlar” açıklamayı düzeltmesini beklediklerini yazmıştı.

Ahmet Altun Cuma günü işçilere destek vermek için gelen CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpçu ile birlikteydi. Kendisine bir tv kuruluşunun mikrofonu uzatılıp bu konu sorulduğunda“bana doğru bilgi verilmemiş olduğunu ve yanıltıldığımı anladım, işçilerle görüşmem sonrasında gerçeğin çok farklı olduğunu gördüm ve bu açıklamamamı düzeltiyorum”demesi gerekirken bu kez “ işçilerin masum olduğu yönündeki görüşlerinin yüzde 50’nin üzerine çıktığını “ söyledi. Birde bu yetmezmiş gibi CHP’yi işçi işveren arasında tarafsız davranan hakem havasına sokmaya çalışmasıyla da işveren vekilliğini hala sürdürmekte olduğunu da ortaya koydu. Altuna’a kimse “işçiler haksız olsa bile savunacaksın” demiyor ancak, biri kendisine “CHP’nin emek ağırlıklı bir kitle partisi olduğunu” hatırlatmalı.

CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpçu’nun işten çıkarılan işçilere destek için yanına il ve ilçe başkanları ve yönetimlerdeki kişilerle katılması oldukca anlamlı ve yerindeydi. Sonrasında yaptığı “CHP’li belediyeler bu mücadelenin içinde olmalıdır” sözleri işçilere destekten özenle kaçınan hatta köstek olan belediye başkanlarına “olmanız gereken yer burasıdır”anlamındaydı. Diğer kitle örgütleri ve özellikle GMİS’ı bu mücadeleye sahip çıkmaya daveti çok doğruydu. Dilerim çağrı yaptığı kuruluşları en kısa sürede harekete geçirir.

Turpçu’nun Eren santralinde işten çıkarılan işçiler ile ilgili konuyu görüşmek üzere santrale girmesi ve santralde bir yetkili bulamaması “Eren Enerji “Zonguldak çocuklarına emanet”başlığı atan ve işçilerin bayram yaptığını söyleyen yereldeki yandaş basının bu konudaki haberinin de yalan olduğunu ortaya çıkarttı. Erende Enerjide tek yetkili patron Emir Eren‘dir gerisi hikayedir.

Bu ayrıntılardan sonra kendimi yazıp anlatmak zorunda hissettiğim bu konuya değinmek istiyorum. Eren Patronunun basına yaptığı açıklama işten çıkarılan işçilerin “doğru eylemler yaptığınında” göstergesi. Açıklamaya da gerekli cevaplar yine işçiler tarafından verildi. Ayrıca açıklama işçileri farklı sendikalarda olmalarına rağmen bir araya getirmesini de sağladı.

Ancak işten çıkarılan kendisini “seçilmiş işçi sağlığı iş güvenliğ temsilcisi” olarak tanıtan Hak-İş üyesi bir işçinin yaptığı açıklamalar bu birlikteliğe gölge düşürecek nitelikte olduğu gibi Hak-İş üyesi bu işçinin mücadele etmeyi ve haklarının ne olduğunu bilmediğini de ortaya koydu.

Şöyle ki; DİSK’e ait işçiler sendikal rekabeti değil ortak sorunlarını dile getirirken, bahsettiğim Hak-İş üyesi işçi mikrofonu bulmuşken sendikalar arasındaki rekabeti öne çıkarmaya çalışması ve sendikamın reklamını da yapayım havasına girmesi bence birlikteliğe vurulan darbeydi. Çünkü konu sendikal rekabet değil, işten çıkarılan işçilerin uğradığı haksızlıktı.

Açıklamalarında Hak-İş yetkililerinin kendilerine eylem yapmamalarını ve mahkeme süreci sonrasında işe iade edileceğine inandırılmış olması şaşırtıcıydı.

Oysa gerçek şu; işçiler mahkeme tarafından haklı bulunsa dahi işe geri dönmeleri mümkün değildir. Yasa işçiverene haksız olduğunda “işten çıkardığın işçiyi derhal işe başlatacaksın”demiyor. Peki ne diyor! “Sen bu işçileri haksız işten çıkardın ve tazminatını ödedin, ancak haksız işten çıkardığın için bir de kötü niyet tazminatı ödeyeceksin” diyor. Bu durumda mahkeme kazanılacak ve ellerine bir miktar daha tazminat ödenecetir. İşe geri dönüşleri mümkün değildir. İşte dönüş için yapılması gereken tek şey eylemlerle demokratik bir baskı oluşturmaktır. Hak-İş Mensubu işçilerin anlamak istemediği bu gerçektir.

İşte bu durum Eren Enerjide işten atılan ve halen çalışan işçilerin iki sendika arasındaki anlayış farkını anlamaları açısından da oldukca önemlidir. Hak-İş bence üyesi işçilere “işe döneceksiniz” diyerek boş vaadlerde bulunuyor. Sanırım gerçek ortaya çıktığında “biz elimizden geleni yaptık olmadı kendinize başka iş bulun” diyeceklerdir.

Aynı “işçinin” işten çıkarıldığı günden bu güne hiç bir girişimde bulunmayan devletine güvenmesi ve santralin son teknolojiyle çalıştığını söylemesi ise bu kişinin işten çıkarılan işçiden çok hiç bir bilgiye sahip olmayan bir “kışkırtıcının” edeceği sözler olduğunu düşünüyorum.

 Çalışmakta olan Eren işçilerine ders niteliğinde bir açıklamayı yine Eren Enerjide halen çalışmakta olan Selcuk Demir‘in eşi Emine Demir verdi. Demir mikrofana “eşim çalışıyor, işten atılmadı, inşallah atılmaz. Biz buraya eşimin arkadaşlarını desteklemeye geldik, bir yandan da sendikalı olmak daha iyi yaşam şartlarına kavuşmak istiyoruz. Kirada oturuyoruz, çocuk okutmaya başladık, zorlanıyoruz güçlük çekiyoruz, biz eşim çalıştığı halde güçlük çekiyoruz, on dört arkadaş şu an çalışmıyor ve işsizler, onlarda ailelerini geçindirmeye çalışıyorlar, bu duruma üzülüyoruz. Eşim çalıştığı halde güçlük çekiyoruz, onlar çalışmadığı halde ilaki güçlük çekiyorlardır bu ister istemez bize de yansıyor, yemek yiyoruz soframıza iyi kötü bir şeyler koyuyoruz ama huzurla yiyip içemiyoruz. Çünkü onların yiyip içebildiğini bilmiyoruz. Bu nedenle rahat ve huzurlu değiliz” dedi.

Bakınız bu açıklama yaşananlar karşısında vicdanlı olan bir kadının bir eşin bir annenin haykırışı ve haklı isyanıdır. İnsan olma özelliğinin öne çıkması, komşusu açken tok yatan, hiç bir şey yapmayan anlayışa tepkidir. Çalışırken işten çıkarılan arkadaşlarına destek olmayı kendine görev edinen, sınıfın insanı olma gereklerini yerine getiren Selçuk Demir ve eşi Emine Hanımı bu mücadelenin içinden gelen biri olarak yürekten kutluyorum. Asil duruş işte budur. Bu açıklama aynı zamanda işten çıkarılan işçilere selam vermeye bile korkan diğer çalışanlara da indirilmiş şiddetli bir tokattır. Dilerim çalışan işçiler bu duruştan ve açıklamadan ders alırlar ve nerede duracağını öğrenirler.

Sonuç olarak işten çıkarılan işçiler Eren Patronunun iddiaların doğru olmadığını yaptıkları açıklamalarla çürüttüler. Destek için orada bulunan bir annenin iddialar karşısında mikrofona söylediği “bunlar yiğitler yapmazlar” sözü bir annenin hassasiyetini göstermesi açısından oldukca anlamlıydı. İşçilerin mücadelesi “biz acitasyon yapmıyoruz hakkımızı istiyoruz”diyerek her gün biraz daha yükseliyor. Göreceksiniz sonunda bu yiğitler kazanacak.

TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi:13.10.2017