CHP'de Parti içi seçimlerin il kongreleri bölümü Zonguldak'ta dün (Cumartesi) yapılan il kongresiyle tamamlandı. İl Başkanlık seçimini tahmin edildiği gibi Umut Başoğlu farklı kazandı. Başoğlu ve yönetim kurulu üyelerine gelecek günlerde yapacakları çalışmalarda başarılar diliyorum.

            Halil Furat'ın 218 oy alması kendisine destek değil, Milletvekili Şerafettin Turpçu'ya tepkinin işareti olduğu gibi, Başoğlu'nun aldığı oy ise Turpçu'nun desteğinden çok Furat'a güvensizlikti.

            Delegeler milletvekillerinin tarafsızlığı konusunda büyük çoğunluğu hem fikirdi. Konuşmacıların bu konudaki sözleri salonda alkışla karşılık buldu. Dilerim bu alkışlar milletvekili olupta taraf olmayı alışkanlık haline getirenlerin aklını başına getirir.

            Halil Furat'ın yaptığı konuşma çaresizliğin göstergesiydi. İlla aday olacağım dayatmasının da pişmanlığıydı. Hatta konuşmanın bir bölümünde delegeye yalvarma seviyesine kadar indi. Bu durum seçimi kaybedeceğinide anladığını gösteriyordu. Seçim sonuçları boyunun ölçüsünü fazlasıyla aldığını göstermesi açısından önemliydi. Delegelerin kendisine verdiği mesajı anladığını ise hiç sanmıyorum. Peşinen söyleyeyim, Furat bu hırs ile gelecek günlerde milletvekilliğine soyunursa hiç şaşırmayın derim.

            Furat ile bir başka kaybeden ise kuşkusuz eski milletvekili Ali İhsan Köktürk'ü. İki dönem atama ile milletvekili olmuş, o günlerde Başoğlu'nun büyük desteğini almış olan Köktürk, Başoğlu'nu karalamak ve CHP üyelerinin gözünde küçültmek için ortaya attığı “MHP'liydi onu siyasete ben soktum ve ilçe başkanı yaptım” yalanının kendisine bile faydası olmadı. Attığı çamurla kaldı. Kongrede konuşmaya bile cesaret edemedi. 

            Kongrenin diğer kaybedenleri ise mavi listenin öncülerinden Deniz Yavuzyılmaz, Furat'tan başka aday bulamadık (ki bu doğru değil) diyen ve yönetim kurulu toplantısı dahi yapma gereği duymadan Furat'ı destekleme kararı alan Merkez İlçe Başkanı Fikret Zaman'dı. Bu ikili merkez ilçe delegeleri arasında bile güven kaybına uğradı. Dilerim gelecek günlerde bu kaybı telafi ederler.

            Bu kongrede sessiz ve derinden Harun Akın jubilesi yaşandı diyebilirim. Zonguldak'ta yıllardır yaşanan kongrelerin nabzını bir şekilde tutan Akın bu kez kongre salonunda yoktu.

            Şimdi yazacağım cümleyi okurlar asla unutmasın! Kongreden başarı ile çıktığını zanneden kişilerden biri Şerafettin Turpçu'dur. Turpçu bu başarısının karşılığını 2019 Genel seçimlerinin öncesinde yapılacak ön seçimde alacak. Örgütleri kendi geleceği için  düzenleyip ön seçimde avantaj sağlama düşüncesinin işe yaramayacağını, nasıl suya düşeceğini hep beraber göreceğiz.

            Kongrenin kazanını Turpçu'nun gölgesine rağmen Umut Başoğlu ve en çok eleştirdiği Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı oldu. Başoğlu yaptığı konuşma ile görev bilincini ortaya koyarken, ben bu işi başarırım diyordu. CHP delegesinin desteğini almakla kalmayıp, “ben bu partiye sonradan geldim. Beni partiye davet edip Çaycuma’ya hizmet etme şansı verdiğiniz için sizlere müteşekkirim” diyerek gönüllere girmesini bildi. Kantarcı’nın “Kişisel hiçbir talebim yok. Hiçbir yere aday değilim. Ancak bana vereceğiniz her türlü görevi üstlenmeye de hazırım” şeklindeki sözleri ise “ille de ben, benden başkası tufan” diyenlere ders niteliğindeydi.    

            Kongre bir önceki il kongresi gibi ulusal medyaya yansımamış olması seviyenin düşmediğininde göstergesiydi. Tansyonu yüksek başlayan kongre solduyunun öne çıkmasıyla seviyeli ve kaliteli bir hale geldi.

            Başoğlu'nun kongre öncesinde Kariyer tv mikrofonlarına söylediği “ben inanmadığım yönetimle çalışmam” sözleri yönetim listesine bakıldığında çelişiyor. Çünkü yönetim kurulunda Turpçu'nun sinsi askerleri ve aklıyla hareket edenler mevcut. Birde Furat'ın eski tetikcisi.  Ayrıca merkez ilçe delege seçimlerinde çift oy kullanırken yakalanan ve hakkında tutanak tutulan Olcay Can yönetim kuruluna gölge düşürenlerden biriydi.

            Turpçu'nun konuşmasında “milletvekili adayları referandumda çalışmadılar” açıklaması Deniz Yavuyılmaz için geçerli değil. Çünkü refeandum öncesi yapılan il danışma toplantısından bir gün sonra, Yavuzyılmaz ile birlikte Saltukova beldesinde referandum çalışması yaptığımızda ilk eleştiren Turpçu'nun kendisi olmuştu. Yaptığı konuşma tavrı ile çelişti. Turpçu'nun kongreler sürecinde diğer çelişkilerini gelecek yazılarımın birinde bahsedeceğim. 

            ********

            CHP Kongrelerinde divan başkanlığı yapan kişilerin parti tüzüğünden bihaber olduklarını ve okumadıklarını yaptıkları hatalardan anlıyorum. Divan başkanı gündemi okuyup oylatmadığı gibi, okunan raporlar ve verilen önergeler sonrasında lehte ve aleyhte söz vermeden oylama yapması yanlış bir davranıştır. Ayrıca konuklara söz vermek istememesi anlaşılır bir uygulama da değildir.

            Bir başka yanlışına ise tüm delegelerin katılması, milletvekillerinin ise (üstelik biri hukukcu) sessiz kalması anlaşılır gibi değildir. Bu nedenle kongreye katılanların tümü parti içi demokrasiden sınıfta kaldılar diyebilirim!

            Parti tüzüğüne göre “seçimlerde Kullanılacak Oy Pusulası İl ve ilçe kongrelerinde seçimlerde kural, tek ve ortak listedir (çarşaf liste). Ancak gündemin çalışma raporu ve görüşmeler maddesine geçilmeden önce, kongre üyelerinin onda birinin yazılı önerisi ve kongreye katılan üyelerin salt çoğunluğuyla yapılacak oylama sonucunda blok liste usulü ile seçimlerin yapılmasına karar verilebilir” (CHP tüzüğü Madde 48/J) der.

            Tüzüğün bu maddesinin yazıldığı şekliyle uygulanması için Divan Başkanının dolayısı ile kongreye katılanların titizlikle üzerinde durması gerekir. Gündemin çalışma raporu ve görüşmeler maddesine geçilmeden önce verilen önerge sonrası yapılan oylamada kabul edenler veya etmeyenler diyerek geçiştirilir. Oysa kongreye katılan üyelerin salt çoğunluğunu aramak tüzük emridir. Buna göre en az 54 delege önergeye imza atmalıdır. Kongreye katılan üye sayısı 534'tür. Salt çoğunluk ise 268 kişidir. Blok liste uygulamasının kabulu için evet diyen delegelerin sayısı 50-60 cıvarında kalmış olmasına rağmen salt çoğunluk aranmayarak blok liste kabul edilmiştir.Bu uygulama açık bir tüzük ihlalidir ve kongrenin iptalini gerektirir.

            Ayrıca bu kadar önemli bir konuda hiç bir delegenin söz alıp çarşaf listeyi savunmaması parti içi demokrasi nutukları atanların maskesini indirmiştir. Özellikle merkez ilçe delege seçimlerinde parti içi demokrasi gereği, seçim sandıkların mahallelere taşınmasını isteyenlerin blok listeden yana oluşu ve bu konuda tek kelime etmemeleri oldukca düşündürücüdür. Parti içi demokrasi her alanda, her ortamda aranmalıdır. 

            Bu duruma Avukat Deniz Dilaver isyan etmiş olmalı ki, sosyal medya hesabından yaptığı  ve basına da düşen açıklamasında, il delegelerine hitaben; “ CHP’li bir kısım delege ve üye arkadaşlarımı tenzih ederek, bugünkü CHP il kongresinde blok liste ile seçime gidilmesi yönünde önerge veren, bu önergeye parmak kaldıran veya kaldırmayarak demokratik tepkisini ortaya koymayan tüm delege ve üyelere şunu söylemek istiyorum.İstediğiniz kadar güzel konuşun, istediğiniz kadar CHP’li olduğunuzu söyleyin, sizler bu partiye egemen olan demokrasi anlayışını ve kültürünü yaşatıp geliştirebilecek kafalara sahip olmadığınız için, kim başkan seçilirse seçilsin ve kimler yönetim kurullarında görev alırsa alsın, parti tabanında ve Zonguldak kamuoyunda karşılığınız ve saygınlığınız olmayacaktır. Bu kafalar adalet diyerek toplumu kandıramaz ve inandıramaz” demiştir. Bu çağrıyı anlamlı buluyor ve her kelimesine katlıyorum. Bu partide özellikle üyeler inatla ve ısrarla demokrasi istemediği sürece CHP'nin istenilen seviyede bir parti olması mümkün değildir.

            Benim gibi bir çok insan CHP Kongrelerinde yaşananlar sonrası parti üyeliğini sorgulamaktadır.

            Örgüt başkan ve yönetimlerinin her koşulda bağımsız özgür iradeleri ile görevlerini yapacaklarına inanırım. Özgür olmayan beyinler üretemezler. Başkasının aklıyla yöneticilik yapmanın partiye nasıl zarar verdiğini geçmiş dönemlerde yaşayıp gördük. O nedenle Başoğlu'nun Turpçu tarafından desteklenmesini doğru bulmadım. Furat'ın karşısında örgütlerin adayı olsaydı kendisinin yanında olurdum. Yine gönlüm kendisinden yanaydı ve en az 100 fark atacağını yakın arkadaşlarıma söyledim. 

            Zonguldak il kongresi öncesinde beş köşe yazısı yazdım. Bu yazılarımda Furat'tan il başkanı olmaması gerektiğini geçmiş dönemlerde yaptığı berbat il başkanlığı nedeniyle anlatmaya çalıştım. “Bu dayatmanın karşılığını Cumartesi günü alacak o salondan eğik başıyla ayrılacaktır” diye yazdım. Ancak seçimi kaybettiğinde salondan kaçacağını hiç düşünmemiştim, Başoğlu'na dua etsin buna imkan vermedi, kongre salonundan centilmence ayrılmasını sağladı.

            Her zaman ve ortamda aklınızda bulunsun, “menfaat ve kişisel çıkar gerçekleri görmeye engeldir.” Dilerim bu tarife uyanlar yönetimlere girmemiştir.

 

            TURGUT GÜVEN

            yAYIN tARİHİ:08.01.2018