Ülkenin geleceğinin şekilleneceği 16 Nisana her gün biraz daha yaklaşırken, siyasi hava her gün biraz daha ısınıyor.

                Devleti yöneten AKP, mağduriyeti sınır ötesi ülkelerden çıkarma gayretini sürdürüp, AB ülkelerinden demokrasi talep ederken, ülke içinde müthiş bir eşitsizliğin mimarı oluyor.

                Çünkü AKP halkoylamasına “devlet gücü” ile giriyor. Devletin gücünü kullanırken de öyle saklı, gizli, çaktırmadan değil bu hukuksuzluğu açıktan yapıyor.

                Cumhurbaşkanı ve Başbakanın gittiği her yerde Valiler, devlet daireleri, AKP’li belediyeler tüm imkânlarıyla mitinglere destek veriyor. Devlet dairelerinde ve belediyelerde çalışan personel mitinglere taşınıyor. Okullar tatil ediliyor. Öğrenciler platformun ön tarafına yerleştiriliyor. İşte o ince “evet” bağrışması onlardan çıkıyor. Belediyeler miting alanlarına halkı ücretsiz taşıyor.

                Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, belediye başkanları, şehirlerde Valiler, ilçelerde Kaymakamlar, köylerde Muhtarlar devlet imkânlarını kullanarak evet için çalışıyor. Hayır diyen siyasi partiler tüm çalışmalarını kendi bütçelerinden yaparken, AKP devletin tüm imkânlarını kullanıyor, parasını harcıyor.

                Bunlarda yetmiyor, devletin uçakları, makam arabaları gelişigüzel kullanılırken üzerinde “evet” yazılı kumanyalar dağıtılıyor.

                AB ülkelerinde demokrasi ve eşitlik talep eden, bunun için ülkeyi ayağa kaldıran AKP’liler yukarıda bir anda aklıma gelen eşitsizliği yaşattıkları yetmezmiş gibi bu kez “hayır” diyenlere engelledikleri yetmezmiş gibi saldırıların ve tehditlerin yapılmasına göz yumuyor.

                Halkoylaması ve seçimlerin düzenleyicisi kim? Yüksek seçim kurulu (YSK). 

YSK’nın görevleri arasında yukarıda yazdığım eşitsizlikleri ortadan kaldırma yetkisi var mı? Var! Bu güne kadar bir müdahalesini duyan gören var mı? Yok.!

Siyasi partiler alanlarda ama YSK hala kış uykusunda. Hatta YSK gümrüklerde ve yurtdışında seçim ve propaganda yasakları hakkında kanunun çiğnenmesini görmezden geliyor.

Cumhurbaşkanının gündüz meydanlardan, gece yandaş ve devletin tv kanallarından tarafsızlığını yitirmiş halde, bir partinin lideri gibi muhalefet partilerine hatta sınır ötesi çıkışlarına sessiz kalıyor.

Tüm bu eşitsizliğe, haksızlığa yandaş tv kanalları canlı yayınlarla destek oluyor. Aynı kafadaki iktidar tetikçileri her akşam ekranlardan anayasa değişikliğinin ülkeyi uçuracağı yalanını sürekli tekrarlıyor.

Tüm bu eşitsizlikler, haksızlıklar, baskılar, kanunsuzluklar, devlet imkânlarını kullanmalar, hazineden harcamalarla halkoylamasına hazırlanan AKP hala yapay mağduriyetler peşinde koşuyor.

AKP’li politikacılar Anayasa değişikliğinin ülkeye getireceklerinden çok karşı çıkanları karalayarak kararsız seçmeni etkileme kendi tabanını toparlamaya çalışıyor.

Yetmiyor, AB ülkelerinin anayasa değişikliği sonrası Türkiye’nin sıçrama yapacağından korktukları algısı yaratıyor.

Ülke içinde yarattıkları gerginlik yetmezmiş gibi, Avrupa’ya taşıyıp orada yaşayan insanlarımızı tedirgin ediyor.

Bakanlar, Başbakandan çok Cumhurbaşkanından aldıkları emirleri uyguladıkları için tam bir kargaşa yaşanıyor.

Bu çabaların hepsi ülkenin değil bir kişinin geleceği için.

Şimdi bir düşünün!

Bu Millet iradesine başvurmak mı?

AKP’li siyasetçiler devletin tüm imkânlarıyla eveti zorlanıp Avrupa da dahi yüzümüzü kararırken, Beşiktaş futbol takımımız müthiş bir mücadeleden sonra tur atlayarak Avrupa da kararan yüzümüzü ağartıyor. 

Teşekkürler BEŞİKTAŞ..

 

TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi 16.03.2017