Uzun zamandır yazmakla yazmamak arasında  kaldığım bir konu var!

            Önce neden yazmak istemediğimi anlatayım. İşe geri dönecek olanlara yazacaklarım zarar verebilir düşüncesi nedeniyle yazmadım..

            Şimdi neden yazıyorum derseniz, yazacaklarım bu saatten sonra kimseye zarar vermeyecektir, ayrıca bu konuda düşüncelerimi paylaşmamak beni rahatsız etmeye başladı. En önemlisi ise bir hakkı teslim etmek zorundayım..

            Bir hatırlatma yapayım!

Eren Enerjide sendikal örgütlenme nedeniyle 15 işçinin Ağustos (2017) ayında işten çıkarıldığını biliyorsunuz.. Bu işçilerden Disk Enerji Sendikasına üye işçiler altı ay boyunca mücadele ederken Hak-İş’e bağlı işçiler ise işten çıkarıldıkları halde hiçbir eyleme katılmamış olup biteni uzaktan takip etmişlerdi.

Altı ay süren eylem her Cuma günü Eren Santrali önünde basın açıklamaları ile sürmüş, daha sonra aynı yerde çadır nöbeti ile devam ederken araya girenler sonrasında işe geri dönme vaadi ile eylem sonlandırılmıştı.

İşten çıkarılan 15 işçinin bir kısmı başka şehirlerde ekmeğinin peşine düşmüş Zonguldak’ı terk etmişlerdi.

Mart ayı başında bu işçilerden altısı Eren patronu tarafından işe geri alındı.. Altı işçiden dördü sendikal örgütlenme nedeniyle işten çıkarılan ve sürekli eylem yapan Disk üyeleriydi. İki işçi ise işten atıldığı halde hiçbir eyleme katılmayan Hak-İş üyeleriydi. Bu işçiler işe geri dönmek için “bizi Muslu Belediye Başkanı gönderdi” diyebildiler.

Şimdi gelelim konumuza!

Eren Enerji patronu gerekçesiz olarak işe geri almadığı iki işçi var.. Özer Turan ve  Selçuk Şahin Demir..

Özer Turan sendikal örgütlenmenin önünde olan işçilerden biriydi..

Çalıştığı dönemlerde başarı ödülü almış ve terfi etmiş bir işçi.. Emeğin karşılığını almak, hak kaybına uğramamak için sendikal örgütlenmenin şart olduğuna inananlardan .. İşçilik yaşamı boyunca bu düşüncenin mücadelesini vermiş..

Özer işe alınmadı.. Kendisine neden işe alınmadığının gerekçesi de açıklanmadı. Bana göre Eren patronu eylemin öncü işçisinin boyun eğmesini istiyordu, Özer işsizliğine rağmen eğilmedi.

            Özer “emek, sermaye karşısında örgütlenmek zorundadır. Bu örgütlenme bu iş yerinde de gelecek günlerde başlayacaktır. Yarın bu iş yerinde sendikal örgütlenme başladığında yerdeki bayrağı eline alacak ilk kişi yine ben olacağım” diyenlerden biridir. İşte bu tip yürekli işçilerden patronlar korkar, korktukları içinde onurunu kırıp işe almak işlerine gelmez. İsterler ki, itibarsızlaşsın, karizması çizilsin ki yarın kimse peşinden gitmesin..  Özer bu oyuna da gelmedi.. Şimdi işsiz ama Kilimli sokaklarında başı dik gezebiliyor.. 

            Selçuk Şahin Demir’in bu eylemdeki duruşuna hayran olmamak, saygı duymamak elde değil..

Selçuk Eren Enerjide çalışırken sendikal örgütlenme başlıyor.. İşten çıkarılmadığı halde her Cuma günü işten çıkarılan işçi arkadaşlarının yaptığı eyleme destek veriyor.. Üstelik eşi ve çocuğuyla..   

Eren Patronu Selçuk’a haber gönderiyor, çeşitli tekliflerde bulunuyor, terfi sınavlarındaki başarısından, terfi ettirilmekten bahsediyorlar. Önüne ne konulursa elinin tersiyle itiyor, eylem yapan işçi arkadaşlarının haklı davasına kendi geleceğini düşünmeden, benim eşim ve çocuğum var demeden destek oluyor.

Çalışma hayatı sendika mücadele içinde geçmiş biri olarak yazıyorum; bu tip yürekli insanlara rastlamak, onlarla yan yana mücadele etmek büyük şanstır. Çünkü bu tip yürekli işçilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İşçi sınıfının öncüleri de işte bu yürekli işçilerdir.

Tüm teklifleri elinin tersiyle iten Selçuk’a tazminatsız olarak kapıyı gösteriyorlar. Selçuk’ta hakları için dava açtı, süreç devam ediyor..

İşe alınması için kendisine tazminatından ve tüm alacaklarından vazgeç denildi, Selçuk bu teklifi de kabul etmeyince işe başlatılmadı. Şu an başka şehirlerde alın teri dökerek ekmeğini kazanmaya devam ediyor..  Selçuk’ta aynı Özer gibi bu ülkenin sokaklarında başı dik aslan gibi gezebiliyor..

Yazının başında yazmak ile yazmamak arasında kaldığımdan, Disk’e bağlı dört, Hak-İş’e bağlı iki işçinin işe başladığından bahsetmiştim..

Hak-İş’e bağlı iki işçiyi bir kenara bırakıyorum.. Çünkü onlar kendi işi için bile mücadele etmeyenlerden doğru bir duruş beklemek yanlış olur.

Sözüm Disk üyesi dört işçiyedir! Eğer sizin içinizden biri olsaydım Özer ve Selçuk işe alınmıyorsa bende işe geri dönüyorum derdim.. Çünkü; sınıf bilinci, işçi dayanışması da, mertlikte, adam olmakta bunu gerektirir..

Uzun çalışma yaşamınızda, gelecek günlerde Özer ve Selçuk gibi yürekli işçilere çok ihtiyaç duyacak, dün yaptığınız yanlış defalarca önünüze gelecek, her iki yürekli işçiyi çok arayacaksınız..

Eylemi baştan sona yakından takip etmiş biri olarak, bu düşüncemi yazmakla doğru yaptığıma inanıyorum.. Aksi halde Özer ve Selçuk’a haksızlık etmiş olurdum.. 

 

    TURGUT GÜVEN

     Yayın Tarihi 28.03.2018