Sanırım bu yapılan Türkiye de bir ilk..

                Kilimlide özel bir firmaya ait maden ocağında dört aydır maaş alamayan işçilerin ocak içinde başlattıkları “açlık direnişi” Zonguldak Emniyet Müdürlüğünde kontrol altına alınmış.. Eylem bölgesinde incelemede bulunan polis ekipleri, eylemdeki işçilerin arka girişi kullanma ihtimaline karşı ocak girişinde nöbete başlamış.

                Bu nöbetin amacı nedir?

“Acaba açlık direnişi yapan işçiler bakalım çaktırmadan yemek yiyorlar mı?” Bu mudur amaç..?

Bu çağda kafaya bak..!

                Ancak şaşırmamak gerek bu ülkede böyle saçma sapan az işle karşılaşmıyoruz..

                Emniyet yetkilileri eylemdeki işçilerden biri veya bir kaçının açlık direnişinin dışına çıkmasını tespit ederlerse, bu eylemin itibarını kıracaklarını, gelişmekte olan desteği durdurup bu haklı eylemi yerinde boğmayı ve yok etmeyi düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar..

                Bu durum eylem yapan işçilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldırır mı?.

                Emniyet Müdürlüğü ekipleri barikat kurarak ocağın bulunduğu bölgeye girişleri kapatmış. Amaç, eylem destek bulmasın mı isteniyor?, Ülke çapına duyulmasın, sessizliği gömülsün ne olacaksa o sessizlik içinde olsun mu isteniyor?

                Polisin bu davranışı karşısında yüzlerce soru sormak mümkün..

                Ancak; Polis siyasal iktidarın eski yoldaşı FETÖ ile yapılan kavgada taraf olmamalı.. Bu gibi eylemlerde ne yapması gerekiyorsa onu yapmalı.. Tabi ki yapılması gereken eyleme destek için gelenlerin yolunu kesmek, eylemcilerin dış dünya ile bağını koparmak olmamalı..    

Zonguldak Emniyet müdürü arşivlerini gözden geçirirse 1990-1991 Zonguldak direnişinde emniyet yetkililerinin  neler yaptığını bulabilir.. İnanıyorum ki faydası olur..

Ancak şu gerçeğinde altını çizmek lazım.. AKP iktidarı öncesinde de Polis ile halk arasında mesafe vardı.. Bu mesafe son yıllarda daha da çok açıldı.. Polis halka, halk polise güvenmiyor.. Diğer bir gerçek ise polis teşkilatı bu uygulamaları ile  “halkın polisi” asla olamıyor..

*****

                Eylem izleyebildiğim kadar ülkede gerekli sesi getirdi.. Televizyon ve radyo haberlerinde gündem oluşturdu.. Görüntüler sonrası çeşitli yorumlar yapıldı..

                Ancak şu bir gerçek..! Bu ülkeyi soyanların elini kolunu sallayarak dolaştığı, emekçilerin ise hak ettikleri maaşı eylem yaparak hatta canını ortaya atarak aldığı günlere geldik..  Bu çağda bu vahşet dünyanın gözü önünde yapılıyor..

                Eylemler birlikte bir çok garipliklerde yaşanıyor..

                Pazartesi günü işçi ailelerinin çağrısıyla yapılan eylem sonrasında ocak ağzına yapılan yürüyüş Bölüm mahallesinde kurulan Polis barikatıyla sonlandırıldı. Eylemi yönetenler “kışkırtma olur” düşüncesiyle eyleme destek için gelenlerin gitmesini istemesi  anlaşılır gibi değil..

Buradan şu anlaşılıyor veya benim anladığım şu.. Eylem yapan işçiler oldukça bilinçsiz.. Ayrıca düşünceleri şu “biz haklarımızı almak için eylem yapalım, ancak dışarıdan eyleme destek verenleri de içimize sokmayalım bu durumda siyasi iktidarı kızdırır hiçbir şey alamayız” anlayışı oluşmuş..

Bu davranışın halk dilindeki adı yalakalıktır.. İşçi sınıfının mücadele tarihinde yalakalık yapılarak hak alındığı görülmemiştir..

                Bu kafayla hak değil nasihat alınır.. 

                Polis eylemdeki işçilerin yiyip içtiklerini kontrol edeceğine, eyleme destek olanların can güvenliğini sağlasın.. Eyleme destek için  giden Halkevi yöneticileri ve üyelerine, Maden Mühendisleri Odası Başkan ve yöneticilerine bir gurup tarafından saldırı yapılması yukarıda yazdığım anlayışın ürünüdür.. Bu kişilere saldırılması eylemcilerin kafasına kurşun sıkmasından başka bir şey değildir..  

                Garipliklerden biri de şu; GMİS yetkililerinin bu  haklı eylemi sadece seyrediyor.. Eylemin yapıldığı yere gidip izlemek eyleme destek olmak değildir.. Zonguldak’ta hatta bu ülkenin her köşesinde sendikacılar o eylemin parçası itici gücü olmak zorundadır..

                GMİS eğer gerçekten eyleme destek olmak istiyorsa ( hiç sanmıyorum) yapılması gereken bellidir.. Eyleme destek şöyle olur GMİS Başkan ve yetkilileri okuyup öğrensin..

                Hemen yarın bir basın toplantısı düzenlersin.. Kamuoyu ve yetkililere bu haklı eylemde ki işçilerin sorunlarını derhal çözün dersin.. Bu sorun çözülmediğinde  TTK’da ilk gün 2 saat, ikinci gün 4 saat, sonraki günlerde ise sorun kökten çözülene dek greve çıkıyoruz dersin..

                Ancak emeğin bayramında, eylem günlerinde umre ziyareti yapanların, sendikal mücadele yerine dinci görüşleri bilinen bu günkü GMİS yöneticilerinin böyle bir eylemi kucaklamaları ve yazdığım gibi destek olmaları mümkün değildir. Bu eylemi yapmak yürek ister..   

                Son gariplik ise şu.. Özel maden ocaklarında şu an eylem yapan işçilerin büyük çoğunluğu işverenlerin baskısıyla seçimlerde AKP’ye oy veriyor.. Bunca hak arama mücadelesinden sonra ders alırlar mı bilemem…

                Ancak  deve kuşu misali kafasını kuma gömmüş yaşananların bitmesini bekleyen AKP’nin milletvekilleri ve yerel yöneticileri nerede.. Bu eylem için söyleyecek sözünüz veya yapacak hiçbir girişiminiz yok mu? Hani yetkili bakanla görüşseniz.. Fotoğraf çekip facebook sayfanızda da paylaşır primde yaparsınız üstelik..

Beyler bu insanlar size destek oldu, oy verdi iktidara taşıdı.. Ankara’da AKP Kongresinde kaçak saraydan gelen mesajı ayakta dinleyen beyler sözlerim size.. Bir şey yapmak için talimat mı bekliyorsunuz?

TURGUT GÜVEN