Ülkemizde çalışma şartları çağdaş ülkelerle karşılaştırılamayacak kadar berbat durumda. Anayasanın 50 maddesiyle ve buna bağlı yasalarla çalışma yaşamı güvence altına alınmış olsa da geçen süre içinde tüm bunlar kâğıt üzerinde kalmış.

Yasalara uyan olmadığı gibi devlet adına denetleyende yok.

                Çalışma hayatında özellikle özel sektörde tam bir sömürü düzeni kurulmuş. Yaşanan gerçek ise şu, ülkedeki işsizler ordusu en çok özel sektörün işine yarıyor. Çünkü çalışma şartlarına itiraz edip hakkını arayan işçi, anında kapının önüne konulup, işsizler ordusundan bir başkası sisteme dâhil ediliyor. 

                İş Kanunu  “normal çalışma süresi haftada en fazla 45, günlük 7,5 saattir, ancak, İş Kanununa uygun olarak işveren tarafından çalışma süresi yasal sınırlar dâhilinde düzenlenebilir” der.

                Ayrıca çalışma yasamıza göre, “bir işçi kendisi rıza gösterse bile yılda 270 saatten daha çok fazla mesai yapamaz. İşçiler günde 11 saatten fazla da çalıştırılamaz. 11 Saatlik çalışama süresinin 3,5 saati fazla mesai sayılıp ayrıca ücretlendirilir ve bu çalışma şekli sürekli olamaz”!!!

                Haftalık 45 saatlik çalışma süresi sınırını aşan her bir saat fazla mesai için işçiye normal saatlik ücretinin yüzde 50 üzerinde ücret ödenir. Örneğin işçinin saatlik ücreti 10 TL ise, her bir saat fazla mesai karşılığı işçiye 15 TL ödenir.

                Ayrıca çalışanların ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları vardır.

                Yasalarımız böyle diyor ama uygulama nasıl ona bakalım!

                Zonguldak’ta yaşayanlar iyi bilir çünkü çocukluk yıllarımızdan bu güne Filyos masalı bizlere anlatılır. AKP iktidarı 9 Aralık 2016 tarihinde Filyos Limanının temelini Başbakan Binali Yıldırım tarafından hem de valilik önünden atıldı (!). Limanın 15 Temmuz 2019 tarihinde biteceği söylendi.

                Bittiğinde bölge ekonomik olarak kurtulacak, göç duracak, işsiz kalmayacak vs. Bu masalları da yıllardır dinliyoruz.

                Filyos Limanı bu projenin ilk ayağı. Liman için yapılan ihaleyi Kolin İnşaat ve Bayburt grup kazandı ve işe koyuldular. İhaleyi alan bu firmalar her yerde olduğu gibi işin bir kısmını Hakbal ve YDS İnşaat gibi taşeron firmalara devretti. 

                AKP’li politikacılar da yöremizde ki işsizleri bu firmalara gönderip, işsizlere iş bulduklarını sağda solda övünerek anlattılar.

                İşte bu yazımızın konusu da Filyos limanında çalışan işçilerin çalışma koşulları.

                Hemen işin başında taşeron firmalardan biri Osmaniye ilinden otuz kişiyi 2,500-3.000 TL maaş, günlük 7,5 saat çalışma, hafta tatili, sosyal haklar diyerek çalıştırmak üzere Filyos’a getiriyorlar. Ancak işçiler bir süre sonra söylenen çalışma koşullarının tam tersi ile karşılaşıyorlar ve işi bırakıyorlar.

  Taşeron firma Osmaniye’den getirdiği bir işçileri kuş uçmaz kervan geçmez şantiye sahasında bırakıyor, servis araçları ile tren garına bile getirmiyor.  

                Gelelim AKP’li belediye başkanlarının ve politikacıların sizi işe koyduk diye övündükleri diğer işçilerin çalışma şartlarına.

                Günlük çalışma süresi 11 saat. İki vardiya şeklinde çalışılıyor, hafta tatili 15 günde bir ancak vardiya dönüşlerinde mecburen yapılıyor. (Yasalarımıza göre de işçilerin gece çalışmaları yedi buçuk saati geçemez.)  (İŞ K. 69/1 ve 3) Ancak bu yasa Filyos Limanını yapmakta olan firmaları bağlamıyor olmalı ki çalışmalar her yasa dışılığa rağmen sürüyor.

                Fazla çalışmaya kesinlikle ücret ödenmiyor. Hiçbir çalışan da “işten atılırım korkusuyla” fazla mesai karşılığını isteyemiyor.

                Maaşlar 2000-2200 TL arasında değişiyor, ancak maaş ödemeleri bu güne kadar zamanında yapılmış değil. Taşeronun canı ne zaman isterse maaşlar o gün ödeniyor. Bu süre çoğu zaman 45-50 günü buluyor. İşverenin maaşları geç ödemesi ve içeride tutması işçileri bir yönüyle de bu zor koşullarda çalışmaya mahkûm ediyor. 

                Yasalarımızda çalışma süreleri neye göre belirlenmiş? Çalışanların günlük çalışma saatleri dışında dinlenme, diğer ihtiyaçlarını görme, sosyal yaşama katılma vs gibi insan olmasından kaynaklanan hakları var. Eğer bir çalışan yeterli derecede dinlenemiyorsa o iş yerinde verimli çalışması mümkün değildir.

                Her gün 11 saat aralıksız çalışan biri iş kazalarına davetiye çıkarır. İşte gözlerde uzak Filyos Liman inşaatında sürekli iş kazaları yaşamakta. Bir hafta içinde dört kamyonun ve iş makinasının devrildiği biliniyor.

Filyos limanında şimdilik dolgu çalışmaları yapılıyor. Bu iş için kullanılan iş makineleri ve kamyonlar eski ve bakımsız. Bu durum da iş kazalarına davetiye çıkarıyor. 

                En son iş kazası ise 1 Mayıs tarihinde yaşanmış. 1 Mayıs tatil olmasına rağmen normal bir günmüş gibi işçiler çalıştırılıyor. O günkü çalışmada kamyon devriliyor ve sürücünün el parmakları ve kolu kırılıyor.

                Çalışanlar sigortalı olup olmadığı konusunda şüphe duyuyor.  

                İşçileri 11 saat sadece maaş karşılığı çalıştıran taşeron her işçiyi 3,5 saat ücret ödemeden fazladan çalıştırıyor. Böylede üç vardiyada yapacağı işi iki vardiyada yaptırıyor.           

                Filyos Limanında çalışan işçiler çalışma koşullarını bildirmek için aradıkları “Alo 170 ihbar hattı” kendilerinden adı, soyadı ve TC kimlik numarası istendiğinden maruz kaldıkları olumsuz koşulları bildirmekten çekiniyorlar.

                Bölgemizin gözlerden uzak bir yöresinde çalışma koşulları ne yazık ki yasa dışı bir şekilde sürdürülüyor. Başta Zonguldak Valiliği, Bölge Çalışma Müdürlüğü, SGK ve İş-kur yetkililerin Filyos da yaşanan yasa dışı çalışma koşullarına en kısa sürede müdahale etmesi gerekiyor.

                Orada birileri düşük maliyetle işçi çalıştırıp, emek hırsızlığı yapıp köşe dönmeye çalışırken işgücü, canı kanı ile sömürülen bizim insanlarımız değil mi? O insanları işsizlikle korkutarak ortaçağ şartlarında çalışmalarına seyirci kalmayı vicdanlar nasıl kabullenir?

                İşin özeti şudur!

AKP 15 yıllık iktidarı süresince ülkede işsizler ordusu yaratma yanında çalışanları örgütsüz ve sendikasızlaştırarak müthiş bir sömürü alanı yaratmıştır.  Bu ortaçağ çalışma şartlarını oluşturan AKP’li politikacılar ise işsizler ordusuna “sizi iş sağladık” diyerek yine bu durumdan faydalananlar olmuştur.

AKP’li Belediye Başkanları ve yerel politikacılar bu ortamdan faydalanma vicdansızlığını gösterenlerin başında geliyor.

                Filyos Liman inşaatında çalışma koşulları düzelene dek bu konunun yazmaya devam edeceğim.

TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi:16.05.2017