Gazeteci denildiğinde aklınıza ne geliyor.?

                Tabi bu günümüzde oldukça değişik cevaplar verilecek bir soru.! Yine de üç aşağı, beş yukarı verilecek cevaplar aşağıdaki gibi olacaktır.!

                Kimi bulunduğu şartları kendi çıkarı için kullanan satılık kalem..!

                Kimi; güvenilmez, her ortama uyum sağlayan bukalemun..

                Kimi çıkarı için her haltı yiyebilecek güvenilmez biri..

Kimimiz yandaş yakala, iktidarın emrindeki yalan makinası diye bakabilir..

Oysa bu soruya çoğunluğumuz gönül rahatlığı ile “halkın haber alma hakkını kendine görev edinmiş, namuslu, güvenilir, dürüst hiçbir koşulda kalemini satmayan kişi”  diyebilmeliydik..

                Aslında bu cevaplar bir kaçı dışında ülkemizde ve çevremizdeki gazetecilerin gerçek yüzü.. Ne yazık ki ülkemizdeki gazetecilere bakış açısı da haliyle bu.. Gazetecilere güven ise bir kaçı dışında en alt seviyede olduğu kesin..

                Denemesi kolay.. Kariyer Medya muhabiri zaman zaman yaptığı gibi halka mikrofonu uzatıp “gazeteci dendiğinde aklınıza ne geliyor, gazetecilere güvenir misiniz?”  diye sorsun, halkın verdiği cevapları izleyelim.

                Örneğin, şehrimizde köşesinde beş para etmeyen birini parlatmaya ve okura yutturmaya çalışan, akşamları onun masasında iki kadeh içmeyi kendine meslek edinmiş “sözde gazeteciler” var.

                Patronunun isteği şekilde köşe yazan, yanında “sizinle yaptığım haberi manşete çektim” beni de gör diyende var.

                Davet aldığında siyasi partilerin etkinliğine gidip, yaptığı haber çalıştığı gazetede iyi bir yerde çıktığında gömleğinin cebine 50 lira sıkıştırılan “god kafalar” var..  Aynı god kafa köşesinden partinin milletvekiline saldırdığında sessiz kalan ilçe başkanları da var..

                Seçimlerde milletvekili adaylarının peşine takılıp “senin vekilliği garanti ya bizim ne karımız olacak” diyen gazeteciler var..                 

                Son günlerde ulusal basında çok görülmese de şehrimizde farklı bir gazetecilik oluşmaya başladı.. Gazetecilik edebiyatında bu yöntemin adı yok.. Yazının sonunda bu tip gazeteciğe ne demek gerekir adını siz koyun..

                Adı önemli değil, yerel gazetelerimizden birinde çıkan haber şöyle.;

“Zonguldak’ın yakından tanıdığı bir sendikacı, termik santral kurmak isteyen maden şirketinden toplam 400 bin lira rüşvet aldı.

 Termik santral karşıtlığıyla bilinen sendikacı, ekonomik krize girince, şirketin üst düzey yöneticiyle İstanbul’da buluştu. Termik santral karşıtı eylemlere katılmama karşılığında 400 bin liraya anlaştı.

Aldığı paralarla bankalara olan borçlarını kapadı. Parayı aldıktan sonra termik karşıtlığı sona eren sendikacı, tesisleri ziyaret ettiğindeki ilk açıklaması ise "Büyülendim" oldu.

  Eski eşe bir ev, yeni eşe de araba alan sendikacı, rüşvet aldığı anlaşılmasın diye araba için bankadan kredi çekmeyi de ihmal etmedi.”

Haber bu.! Bir okuyucu olarak siz bu haberi okuduğunuza ne düşünürsünüz.?

Rüşvet almak gibi kesin hükümler var..! Buluştukları yer belli.. Zonguldak’ın iyi tanıdığı bir sendikacı.. Termik santral kurmak isteyen firmalar da belli.. Rüşveti alan sendikacının parayı ne yaptığını bilecek kadar gazeteci takip etmiş. Hatta termik santral kurmak isteyen firmanın santral gezdirdiğine, sendikacının da “mükemmel “ dediğine göre bu firmada üç aşağı beş yukarı belli.. Demek ki termik santral firmasının şu anda çalışmakta olan santrali var..  Gazeteci rüşvetçi sendikacının banka ilişkilerini de aldığı rüşveti ne yaptığını da yazmış.

Bu bilgilere ulaşma başarısı gösteren gazeteci yapılan iğrenç pazarlığın kahramanlarının adını neden vermez.!  Bu çirkin pazarlığı bildiği halde ortaya çıkarmayıp tehdit eder gibi haber yapan  gazetecinin toplumdaki saygınlığı olur mu.? Böyle bir gazeteciye inanılır mı?

Çirkin pazarlığı somut haber yapan gazetecinin önce kendi, sonra mesleğinin namusu ve şerefi gibi değerlerinden bahsetmek mümkün mü?

Bir soru daha sorayım..!

Bu haberi yapan gazetecinin amacı nedir?

Olayın kahramanlarının kimler olduğunu yazmadığına göre amacı rüşvetten pay almak olabilir mi? Böyle bir habercilikten “beni de gör yoksa kim olduğunu açıklarım” sonucu çıkmaz mı? 

Gazetecilik halkın gerçek haber alma hakkı için çalışmak değil mi? Bu haberde halkın haber alma hakkı için çaba var mı? Halka doğru ve güvenilir bilgi ulaştırmak gibi bir görev.?

Şimdi bu gazeteciliğin adını siz koyun.!

Bunun adı gazetecilik değil. Bunun adı onursuzluktur ve bu haberi yapmak benim anlayışıma göre suçtur.   

Gazetecilerin örgütlü oldukları dernekler ve cemiyetler gibi kuruluşlar var değil mi? Bu kuruluşların basın ahlak yasasına uymayanları uyarmak gibi bir görevleri var mı (?) bilemiyorum.!

Ben en iyisi konuyu sayıları çok aza inmiş mahalle bekçilerine havale edeyim.. !

 

TURGUT GÜVEN