Halk oylaması YSK’nın resmi sonuçları açıklaması sonrasında bitmiş olması gerekirdi değil mi? Ancak öyle olmayacak. CHP halk oylamasının iptali için tüm hukuki yolları deneyecek. YSK sonrasında Danıştay ve şimdi AİHM’ye gidecek.

                Bu çabalardan bir şey çıkar mı? Diyelim ki AİHM halk oylamasında hile yapıldı iptal edilmeli kararı verdi ülkeyi yönetenler bu karara saygılı olur mu? Hukuk’un verdiği ve işlerine gelmeyen her karara saygı göstermedikleri gibi AİHM kararlarına da saygı göstermeyeceklerdir. Çünkü AKP için iktidarda kalmanın tek yolu değiştirmeye çalıştıkları anayasadır.

                Fransa merkezli uluslararası araştırma kuruluşu Ipsos tarafından özel bir tv kanalı için halkoylamasına yönelik anket yapıldı. 16 Nisan Halkoylamasının bir sonraki günü yapılan ilk anket çok ilginç sonuçlar verdi.

Anketin en dikkat çekici sonuçlarından biri MHP seçmenine yönelik!  1 Kasım 2015 seçimlerinde MHP'ye oy vermiş seçmenin yüzde 73'ü, 16 Nisan'da Bahçeli'nin 'evet' çağrısına karşın 'hayır' oyu vermiş.  Bu oran İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Bursa gibi büyük illerde yüzde 80'i buluyor. Zonguldak’ta da bu oranlardan aşağıda olduğunu sanmıyorum.

Araştırmaya göre CHP 'evet' veren seçmen oranı yüzde 5, HDP'de ise yüzde 9 görünüyor. AKPi seçmeninin yüzde 10'u ise 'hayır' oyu vermiş. Büyük şehirlerde ise CHP seçmeni hiç fire vermemiş.

CHP “evetçi” üyelerini acilen gözden geçirmeli.

İlk kez oy veren seçmenlerin yüzde 58'i de 'hayır' demiş. Demek ki ilk kez oy kullanan gençlerin büyük bölümü Anayasa değişikliği maddelerindeki “milletvekili olma” yemini yutmamış.

Anketinde kent ve kırsal arasındaki oranlar da belirlenmiş. Buna göre il ve ilçe merkezlerinde 'hayır' oranı yüzde 51'e ulaşıyor, 'evet' yüzde 48'de kalıyor. Ancak belde ve köylerde 'evet' oranı, referandumda çıkan yüzde 62. Belde ve köylerde 'hayır' oranı yüzde 38.

Halkoylamasında kadın oylarında %50 gibi bir eşitlik var. Erkekler ise evet yüzde 53, Hayır yüzde 47 oranında ..

Bence en ilgin sonuç şu!

Evet, oyları eğitim seviyesi düştüğünde artıyor. Evet diyenlerin yüzde 70’şı eğitimsiz/ilkokul, yüzde 57 ortaokul, yüzde 42 lise, yüzde 39’zu yükseköğretim mezunu.

Hayır, oyları ise eğitim seviyesi arttığında artıyor. Hayır diyenlerin yüzde 30 Eğitimsiz/İlkokul, yüzde 43 Ortaokul, yüzde 58 lise, yüzde 61’i yükseköğretim mezunu.

İlginçliği ise şu bu ülkede eğitimsiz kesimin “evet” tercihi gerçekleşecek.

Bana göre ankette “evet” diyenlere ”oyunuzu kişisel çıkarlarınız etkiledi mi?” sorusu sorulmalıydı. Muhtemelen “etkiledi” diyenlerin oranı yüzde 40 olurdu. Çünkü AKP seçmenin bir kısmını avanta işlere alıştırdı.

CHP NE YAPILMALI..!

Halkoylaması öncesinde yazılarımda “evet sonrası” ülkeyi karanlık günler beklediğini defalarca yazdım. Yine aynı düşüncedeyim. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra fiili olarak başlamış olan başkanlık rejimi hukuki zemine oturtulmaya çalışılacak. Bu geçiş tabi ki çok sancılı olacak.

Torba yasa ve Kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) ülkeyi yönetmeye başlayan AKP değil Recep Tayyip Erdoğan. Gelecek günlerden ne yapacağı şimdilik belirsiz. Her an her şey erken seçimde dâhil olabilir. Son çıkarılan KHK’larla binlerce insanın işine son verildiğini unutmayın. Gelecek günlerde yargı, hukuk, adalet kavramlarını ise unutun.

Gelecekteki karanlık günlerden çıkış yolu bir sonraki seçim asla değil. Çünkü bundan sonra ülkede yapılacak her seçimi halkoylamasında olduğu gibi AKP kazanacaktır. Sandığa gitmeyen oran her seçimde daha da artacaktır. Seçim güvenliğini falan unutun. Kuzey Kore ve Suriye’de nasıl seçim yapılıyorsa ülkemizde de benzer seçimler yapılacaktır.

Bu arada cezaevlerinin hınca hınç dolu olduğunu, yeni ceza evlerinin hızla yapılmakta olduğunu da hatırlatayım. Nasıl günlerin işareti olduğu bence bir düşünün.

Tablo bu seçimle iktidarı devirmek demokratik seçimler artık yapılmayacağına göre mümkün değil. Bu rejim kısa bir süre sonra iki partili bir meclise daha sonra ise tek partili bir rejime dönüşecektir.

Bahçeli yönetimindeki MHP, AKP’ye koşarak katılacak, muhalefet olarak CHP kalacaktır.

Bu gidişi mecliste etki muhalefetle tersine çevirmek yetmez, zaten mümkün de değil. Çünkü meclis iç tüzüğünü yerle bir edeceklerdir.  CHP muhalefeti meclis dışında örgütlemelidir.  

CHP’nin mevcut genel başkanı ve bu kadrolarıyla bu iş olmaz.

Bunun için CHP’nin Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere “liderliğinde” bu işin başarılamayacağını görmelidir. Kılıçdaroğlu yasal süre içinde CHP’de kongre süreleri başlatmalı olağan kurultayda “genel başkanlığa aday olmayacağını” açıklamalıdır.  

İlçe ve il başkanları aynı şekilde kongreler sonunda görevlerini bırakmalıdır. Vatan ve rejim tehlikedeyken koltuk aşkından vazgeçilmelidir.  Gelecekteki karanlık günlerde elinde, kafasında projeleri olanlar bu makamlara gelmeli, hatta bu kişiler üyelerce zorlanmalıdır.  

Öyle yıllarca hiçbir başarısı olmadığı halde “birde seçimle gelsin” veya çocuğunun düğün davetiyesine partideki unvanını yazma görgüsüzlüğünü gösterenlerin CHP gibi bir partide yönetici olması üzücüdür.

Tüm bunlar için önce CHP içinde tüzük ve yönetmeliklere uygun parti içi seçimlerin yapması yeterlidir.

 Halk, halkoylamasında yapılan oy hırsızlığına tepki olarak,  Anayasanın 34. Maddesinin kendilerine tanıdığı “silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri”  yapma hakkını kullanarak oylarına sahip çıkıyor.

CHP’li yöneticiler ise “bunun içinde olmayacağını” söyleyerek,  oyunu koruyamadığınız gibi o insanları oy hırsızlarına karşı da yalnız bırakıyor.

İşte CHP’nin yenilenecek kadroları bu insanlarımıza sahip çıkacak ve örgütleyecek kişiler olmalı.

Başka türlü bu karanlığı aydınlığa çeviremeyiz.

 

TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi:30.04.2017