CHP’de il kongreleri bitti, kurultay delegeleri belirledi ve 3-4 Şubat tarihlerinde büyük kurultayını Ankara’da yapacak. 

            CHP Genel Başkanlığına ilk adaylığını açıklayan İstanbul barosu  eski başkanı Umit Kocasakal oldu. Kemalist, ulusalcı bir aydın. Sanırım hafta sonu CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’de adaylık açıklaması yapmayı düşünüyor.. İnce’de bu parti içinde emeği ve yeri olan, mücadeleyi seven bu nedenle partide kalıcı olmayı başarmış milletvekillerinden biri. Her ikisine de parti içi yarışta başarılar diliyorum.

            Mevcut Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusuna gelmeden önce önemli gördüğüm bir ayrıntıya değinmek isterim.

            Bugün Cuma! Kocasakal  Genel Başkan adaylığını Mustafa Kemal Atatürk vurgusu yaparak dün açıkladı. Kocasakal için CHP içindeki ulusalcı kanatın adayı demek yanlış olmaz.

            Doğal olarak Kocasakal’ın adaylığı ve kişiliği ulusal basında ve sosyal medyada tartışılmaya başlandı. Adaylığını benim gibi destekleyenlerin yanında karalayanların telaşı inanın beni şaşırttı ve yıllar içinde CHP’deki geriye gidişin ne kadar vahim bir noktaya geldiğini ortaya koydu. 

            Şöyle ki; CHP bir kitle partisidir (!) bunda kuşku yok. Ancak CHP’nın aslı, omurgası, kuruluş felsefesi emperyalizme karşı ulusal duruşudur. CHP öncelikle ulusalcıdır,  bugünkü %25’lerde patinaj yapmasının asıl nedeni de bu yapısından bir program dahilinde uzaklaştırıldığı içindir.

            “CHP kitle partisidir” sözü sanırım bazı çevrelerce “her düşünceden insanın bulunduğu” siyasal bir kuruluş olarak algılanıyor ve kabul ediyor. Bu bakış açısı yanlıştır. CHP toplumun her kesiminden kendi ideolojisine gönül veren insanları içine alan bir kitle partisidir. Onu sınıf partilerinden ayıran en önemli özellikte budur. Bünyesinde her sınıftan insanları kapsaması kapsısının her ideolojiye açık olduğu anlamına gelmez.

            CHP’nin ideolojisi tüzüğünde yazıldığı şekliyle; “Başta Kurtuluş Savaşımız olmak üzere, özgürlük hareketlerinden, emek mücadelesinden ve evrensel dayanışmadan kaynağını alan sosyal demokrasinin değerlerine dayanan; kadın erkek eşitliğine inanan; bu değerleri gerçekleştirmeyi hedefleyen; devleti, kişilerin özgürlüklerini ve refahını sağlamaya yönelik bir hizmet aracı olarak kabul eden çağdaş demokratik sol bir siyasal partidir.” Bu ideolojiye inanan her kesimden insanları da doğal olarak kabul eder.

            CHP tüzüğünde kendini tarif ederken “Başta Kurtuluş Savaşımız olmak üzere, özgürlük hareketlerinden” cümlesi ulusalcılığın ifadesidir. Hal böyleyken ulusalcı Kocasakal’ın genel başkan adayı olması parti ideolojisini unutmuş, bir şekilde uzaklaşmış arkadaşlarımızın bu duruşu karalaması CHP üyesi olarak beni üzmenin ötesinde gelecek için umudumu da kırdığını söylemeliyim.

            Bu durum aynı zamanda Kemal Kılıçdaroğlu’yla başlayan ve sağdan devşirme kişilerle üst yönetimleri doldurulan CHP’nin bilinçli uyguladığı bir dönüşüm programıdır. Ulusalcılığa karşı duruşu görünce, CHP içine yuvalananların başarılı olduğunu anlıyorum.

            Bakınız bir toplumda veya partide geriye gidiş çok yavaş ve sinsice yapılır! Yapılması düşünülen değişime tepki gösterildiğinde ya durulur, ya geri adım atılır, ya da aynı adımı atmak için uygun zaman beklenir. AKP’nin ülkemizde toplumu geriye getirmeye çalışırken 15 yıldır yaptığını, Kemal Kılıçdaroğlu’da CHP’de yapmakta,  ideolojik dönümüşü ve partiyi yolundan çevirmeyi 8 yıldır başarma çabasındadır. Aynı zamanda bu dağınıklık, CHP’de ki görevidir.!

            Kocasakal’a yapılan en büyük eleştiri ulusalcı olmasının yanında, Adalet yürüyüşüne katılmayı kabul etmediği içindir. Çok detaya gitmeden Adalet yürüyüşü kimin işine yaramıştır buna bakmak lazım. Bu yürüyüş Adalet konusunda siyasi iktidarı yola mı getirmiştir! Bu yürüyüşten sonra ülkede Adalet sağlanmış mıdır? Hayır! Ancak Adalet yürüyüşü sonunda Kılıçdaroğlu CHP içinde daha da güçlenmiştir. Yürüyüş bu yönüyle amacına ulaşmıştır.            

            Bir başka soruyla dilerseniz  konuyu daha anlaşılır hale getireyim! 17 Nisan halkoylamasında mühürsüz oylar geçerli sayılıp halk kendiliğinden sokağa döküldüğünde bu doğal tepki örgütlenseydi daha doğru ve sonuç alıcı olmaz mıydı? Örgütlenen tepki karşısında halkoylaması sonucu “evet” çıkabilir miydi? Adalet yürüyüşü ile sadece CHP üyesinin gazı alınmıştır. 

            Kocasakalın adaylığına ve söz konuşu yürüyüşe bir de bu gözle bakalım.

 Önümüzdeki günlerde  Muharrem İnce’ninde adaylığı CHP içinde ideolojisini kaybetmek üzere olanlarca mesnetsiz iddialarla karalanacaktır. 

           Gelelim Kılıçdaroğlu’nun adaylığına!

           Ben bugün sosyal medyada “3-4 Şubatta yapılacak olan CHP kurultayında Kılıçdaroğlu asla aday olmamalıdır” diye yazdım ve paylaştım. Şu an yönetimlerde bulunan sayfa arkadaşlarımın “beğen” tuşuna parmaklarının gitmemesini yönetici sorumluluğu nedeniyle anlıyorum. Ancak paylaşımı gönülden desteklediklerini biliyorum. Sayfamdaki CHP üyelerinin ise beğen tuşuna parmakları gittiğinde yarın önüme koyulur mu endişesini anlamıyorum.

          Sosyal medyada yaptığım bu paylaşıma benim düşüncemi de büyük oranda kapsayan bir yorumu CHP Zonguldak İl Kadın Kolu eski Başkanı Ayşe Erterzi yaptı. Yorumu aynen buraya taşıyorum. 

         “Herkesin 2019 gibi ülke menfaatinin(!) önemine dair önceliği ve gündemi var ise, ki; Sol için Sol açık sloganlarıyla nidalar attığımız, hatta solculuk ayağına; 23 nisan'la eşdeğer tuttuğumuz 24 Nisan 1915 i soykırım tarihi olarak kabullenip, anma programları düzenleyip katılım sağlayacak kadar içselleştirerek fedakar (!) olabiliyorsak ve bunu "yüzünü sol'a dönmek" olarak kendimize inandırıp (aslında kandırmaktır) canhıraş savunabiliyorsak, 2019 amacı doğrultusunda fedakarlık yapmalıyız telkinleriyle bu pompalanıyorsa, Eeee o zaman, fedakarlıkta Genel Başkan olarak Sayın Kılıçdaroğlu'nun önderliği gerekir sonuçta Genel Başkan ve bu ülkeye ve partililere 7 seçim kaybettirmiş ve bu kayıplar öncesinde; "başaramazsam giderim" şeklinde sözü var.. Haydi 2019 için fedakarlık yapmak, ve mutlak seçim kazanmaksa hedefimiz, Genel başkanımız fedakarlık yaparak çekilmeli..Haydi göreve derken bu herkes için geçerli olmalı, bizler çok fedakarlık yaptık, sıra kendisinde.”

Ayşe’nin dediği gibi şimdi ülke için fedakarlık zamanıdır. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tekrar aday olarak küçülmek yerine, aday olmayarak büyümeyi CHP üyesinin gönlünde kalıcı olmayı tercih etmelidir.  

Bana göre CHP’nin lidere ihtiyacı yoktur! Çünkü CHP’nin değişmez lideri Mustafa Kemal Atatürk’tür. CHP’de kitleleri peşinden sürükleyecek, kuruluş ve kurtuluş ideolojisini partide yaşatacak ve Türk toplumuna kabul ettirecek genel başkana ihtiyacı vardır. Sekiz yıldır görüldüğü gibi bu isim Kemal Kılıçdaroğlu asla değildir. Kılıçdaroğlu yapamadığı, başaramadığı bu görevden ülkemizin geleceğini düşünüyor ve ülkesini seviyorsa asla aday olmamalıdır.

 

TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi:18.01.2018