TTK torba yasa ile masaya yatırıldı. Son bir kaç yıldır gündeme getirilen satır aralarında bizim gördüğümüz, ancak AKP'li politikacıların gördükleri halde inkar edip sakladıkları özelleştirme artık saklanamaz hale geldi.

            Geçtiğimiz günlerde AKP'nin “Alaplı vekili”  Faruk Çaturoğlu  bir yerel tv kanalında TTK ile ilgili sorulan sorular karşısında komedyenlere bile taş çıkartan cevaplar verdi.  Proğram sunucusunun sorduklarına ve izleyenler tarafından çekilen mesajlara kaçamak cevaplar veren bir türlü TTK'nın geleceği ile ilgili sorulara doğru cevaplar vermeyen Çaturoğlu ekran başındaki izleyecilerin adeta sacını başını yoldurdu. 

            Sürekli tekrarladığı ancak içeriğini açıklamadığı cümle şu! “TTK yaşatılacak, üretim artacak.” Peki, tüm bunlar nasıl olacak? TTK Devlet eliyle mi özel sektör eliyle mi yaşatılıp üretimi arttırılacak? Bu soruya “devlet eliyle” denilemediğine göre çok açık ve belli ki TTK özelleştirilecek.

            İş yine dönüp dolaşıp ülkeyi yöneten AKP'nin demokrasi ve özgürlükten ne anladığına dayanıyor. AKP'de milletvekilleri bile kendi özgür iradeleri ile kendilerini seçip meclise gönderen halkın yararına işlerde karar veremiyor. Çünkü özgürce karar vermiş olsalar kendilerini milletvekili yapan iradenin isteklerine karşı çıkmış olacakları için bir daha milletvekili yapılmazlar. Bu durumda Zonguldak halkının yararına değil kendi kişisel çıkarları için hareket ediyorlar. İşte Çoturoğlu'nun yerel tv kanalında sorular karşısında kıvırması ve çarpıtması da bu yüzden.

            *****

            Zonguldak ve TTK 1990 yılında yine “zarar ediyor” gerekçesiyle kapatılmaya çalışılmış maden işçisi bu karara direnmiş, Ankara yürüyüşü ile siyasi iktidar geri adım atmak zorunda bırakılmıştı. Bu direniş aynı zamanda siyasi iktidarın da sonunu getirmişti. Şu unutulmasın ki maden işçisi mücadele konusundan eskiden gelen bir tecrübeye sahiptir.           

            Şimdi şu soruyu sormak gerek. Bu ülkenin taşkömürüne ihtiyacı var mı? Var. Bu ihtiyac ithal kömürle karşılanıyor. Ülkemiz 34 milyon ton kömüre 4 milyar dolar döviz ödüyor. Bir başka deyişle ülkemizin zenginlikleri başka ülkelerin kasalarını dolduruyor.

 

            İhtiyacımız olduğuna göre ihtiyacımızın büyük bir kısmını kendi öz kaynaklarımızdan sağlayabiliriz. O halde devlet eliyle maden ocaklarını işletmek durumundayız. Kömür üretiminden şimdilik vazgeçemeyiz. Çünkü enerjimizin büyük bir bölümünü yine kömürden sağlıyoruz.

            Siyasiler işin kolayına kaçarak ithal kömürle birilerini zengin ederken şu gerekçeyi öne sürüyorlar. TTK zarar ediyor! İlk bakışta bu sav doğru gibi görülsede reel bir hesap yapıldığında büyük bir aldatmaca ve yalan olduğu ortaya çıkar. Çünkü devlet Zonguldak'a verdiğinden çok fazlasını vergi olarak geri almaktadır. Oluşan artı değer doğru hesaplandığında TTK'nın zarar etmediği görülür.

            Bir başka önemli konu ise özel sektörün rödevans yöntemi ile üretimde başarılı olduğu söylenemez. Madencilik kar getiren bir yatırım değildir. Kömür belirli bir derinlikten sonra özel sektör eliyle yapılması da mümkün de değildir. Çünkü özel sektörün amacı kar etmektir.

            Ayrıca özel sektör TTK bünyesinde Yapı-Tek ve Star Madencilik şirketleriyle çok kötü bir sınav vermiştir. Unutulmasın ki maden ocaklarında özel sektörün sokulması 38 insanın ölümüne sebep olmuştur. 

            *****

            Polis, Pazar günü oynanan Zonguldak Kömürspor – Bugsaşspor maçı öncesinde GMİS tarafından yaptırılan ve amigolarca maçın oynanacağı stada asılan “Madenci feneri sönmeyecek”, “Madenler bizimdir bizim kalacak” ve “Ocaktan çıkan en güzel cevher madencidir” yazılı pankartları “siyasi” olduğu gerekçesiyle kaldırttı.

            Madenci fenerinin sönmeyecek olması, madenlerin devlet eliyle çalıştırılması, ocaktan çıkan en güzel cevherin madenci olmasının neresi siyasi bunu anlamış değilim.

            Bu durum karşısında AKP'li politikacılar gibi Zonguldakspor başkan ve yönetiminden de ses çıkmadı. Çıkması da mümkün değil çünkü kulüp başkanının ve yönetiminin siyasi kimliği belli.

            Ancak bu duruma tepki gösteren  sadece  Maden Mühendisleri Odası Başkanı Erdoğan Kaymakçı oldu. Pankartları hazırlatıp amigolara astıran GMİS dahi bu güne kadar her hangi bir açıklama yapmış değil.

            Amigolar keşke pankartların kaldırılacağını önceden tahmin edip maç anında seyirci ile birlikte asmış olsalardı.

            Şimdi önemli bir konuyu hatırlatmam gerek!

            1990-91 yıllarında bu şehir zamanın siyasi iktidarına direnmiş ve Zonguldak'a yapılmak isteneni tersine çevirmişti. O günlerde bu şehirde siyasi iktidarın değil devletin valisi görev başındaydı. 54 gün bu şehirde maden işçisi eş ve çocuklarıyla birlikte yürüyüp direndi. Tek bir olay olmadığı gibi bir kişinin burnu bile kanamadı, tek bir kişi devletin polisi ile karşı karşıya kalmadı. Bu ortamı yaratan GMİS öncülüğünde maden işçileri ve şehrin valisi Saim Çotur'du. Vali Saim Çotur bu tavrı ile maden işçisinin ve Zonguldak insanının gönlünde taht kurdu ve unutulmadı.

            Geçmişteki o mücadele dolu günlerde maden işçisinin ve vali Saim Çotur'un tavrı bu ülkede örnek alınması gereken bir davranıştır. Çünkü Vali Çotur devletin valisiydi ve kendisini “toplumsal olaylarda tahrik edici değil,tam tersine olayları yatıştırıcı ve büyümesini engelleyici önlemler almakla yükümlü” hissediyordu.

            Bu durumda yaşanan olaya baktığımız da “GMİS tarafından hazırlanıp amigolar tarafından stada asılan o pankartları indirtmek resmen tahriktir.”     

            Şu gerçeğin de farkına varıp altını çizmek gerek!

            Siyasi iktidar TTK ile ilgili düşüncelerinde bir değişiklik yapmazsa, bu şehir gelecek günlerde ekmeği için direnecek. Bu direnişin kaçınılmaz olduğu şimdiden görülüyor. Vali Ahmet Çınar'ın GMİS ziyareti bu nedenle oldukca anlamlı. Bu nedenle gelecek günlerde Sayın Çınar'ın devletin valisi gibi davranması doğru bir kazanç olacaktır diye düşünüyorum.

            TTK torbadan madencinin direnişi ve sağduyu ile çıkar bu unutulmasın. 

            Özelleştirme TTK'ya maden işçisine ve bu şehre saldırıdır. Mücadelenin önderliğini yapacak olan ise  GMİS'tir. Tek endişem GMİS başkanı ve yönetim kurulunun inandırıcı olup olmayacağıdır.            

            TURGUT GÜVEN

            Yayın Tarihi 31.10.2017