CHP ilçelerinde köy ve mahalle delege seçimleri tamamlandı. Haliyle yine mahallelerden ilçe merkezlerine kadar bölündük. Çünkü “demokrasi kavramı” çok anlayıp uygulayabildiğimiz bir olgu değil. CHP'de de olsa farklı düşüncelere sıcak bakan, saygı gösteren bir toplum değiliz.

            Bu yazıyı yazmadan önce bir süre bekleme ihtiyacı hissettim, çünkü özellikle merkez ilçede tansiyon oldukca yüksekti. Herkes üye iradesine zamanında saygı göstermeyi beceremiyor. Seçim yenilgisini her ne kadar “kaybeden yok, kazanan CHP'dir” gibi klasik sözler edilse de uygulama da söylendiği gibi olmadığı görülüyor. Sağa sola sataşmalar, koltuktan kalkmamak için çamura yatmalar olmuyor değil.

            Merkez ilçeler her şehirde lokomotiftir. Genelde o şehri siyaseten yönlendiren, organizasyonu yapan merkez ilçe başkan ve yönetimleri olmuştur. Bu gelenek eski şiddetinde olmasa da yine sürmektedir. Bu önem nedeniyle Zonguldak CHP'de de Merkez İlçede yapılan  delege seçimleri yakından izlendi.

            Delege seçimlerinin hemen sonrasında “cinsiyet kotası” itirazına can simidi misali sarılan Ebru Uzun ve yönetimi yapılan “itirazı” reddetmekle akıllı bir iş yapmış oldu. Sinekten yağ çıkarmadan öteye gitmeyecek bu itirazı kabul etmeleri var olan gerginliği daha da arttıracaktı. Aldıkları red kararıyla üye iradesine gerekli saygıyıda biraz olsun göstermiş oldular.

            Siyasette yazılı kurallar tüzük ve yönetmeliklerle belirtilmiştir. Yönetimler göreve geldiklerinde bu yazılı kurallara göre hareket etmek zorundadırlar. Yazılı kuralların dışına çıkan yönetimlere bilinki dışarıdan müdahale ediliyordur. Ve bu müdahale partinin ve o ilçenin geleceği için değil, kişi veya kişilerin çıkarına hizmet için yapılıyordur.

            Siyasette bir de yazılı olmayan kurallar vardı ki bu centilmenliği ve üye iradesine saygıyı gerektirir. Yazılı olmayan kurallara uymak ise o kişileri unutulmaz yapar, yıllar geçsede akıllarda tutar. Çünkü o insan aynı zamanda bir centilmendir.

            Merkez ilçenin yazılı olmayan kuralları bence şunları diyor!

             Seçim kaybedildiğinde inatlaşmayıp zıtlaşmayacak, kazananın elini sıkacaksın, üye iradesine saygı gereği gerekirse omuz omuza mücadele edeceksin. Delege seçimlerinde başarısız oldunsa asla adaylığı düşünmeyeceksin. Seni İlçe başkanlığına taşıyanlar desteğini çektiğinde görevini tamamladığını anlayacaksın. Çünkü hayalini bile kurmadığın o makama seni taşıyanlar kendi çıkarı için getirmişti o günlerde bu destek seninde işine geldi. Şimdi “kendi gücümle yoluma devam ederim” sözün çok inandırıcı değil. Aday olmayı asla düşünme çünkü sonu hüsran olacaktır. Seni o makama taşıyanlar kendi çıkarları için şimdi yeni birini arıyorlar.

            Her iki listede aynı isimlerin oluşu seni asla umutlandırmasın. Ortak isimler seçimi kazanan rengin delegeleri sayılır. Oradan gelecek üç beş oy seçilmen için yeterli olmaz. Siyaseti bilen biri bu küçük hesap peşinde olmaz. 

            Şimdi yapacağın davranış bir centilmen gibi davranmaktır. Bunun yolu da ilçe seçimlerinde ortaya çıkacak adayları yönetiminle birlikte tarafsız kalarak tüzük ve yönetmeliğe göre eşit yarıştırmaktır. Bu aynı zamanda senin için jübiledir. 

            ******

            Merkez ilçede delege seçimlerini kazanan mavi listenin çok parçalı oluşu, parti yönetimlerini elinde tutma düşüncesinde olanların umutlarını arttırıyor.

            Daha önce yazdık tekrar etmekte hiç bir sakınca görmüyorum. Delege seçimlerinden iki gün sonra Milletvekili Şerafettin Turpçu'nun  “beyaz listeyi destekledim” açıklaması hataydı. Gelecek günlerde yapılacak ilçe ve il seçimlerinde taraf olursa daha büyük bir hata yapacaktır.           

            Buna benzer bir hatayı mavi listeye destek veren Halil Furat, Ertuğrul Koltuk ve Tarık Coşkun kendilerini öne çıkararak yapmamalıdır. Bu gün kendilerinin başarısız bulduğu mevcut il ve ilçe yönetimleri kendilerinin başarısızlığı nedeniyle oluşmuştur. İsimlerini yazdığım kişiler siyasette geldikleri veya getirildikleri makamlarda doğru ve kalıcı hiç bir başarıları yoktur. Kusura bakmasınlar ama birinin yönetimi istifa ettiği için, diğeri ise kullanılıp tekrar aday gösterilmediğinden, ötekisi ise görevden alınarak bu işi yapamadıklarını adeta belgelediler.

            Keşke bu şahışlar başkanlık yaptıkları dönemlerde tüzük ve yönetmeliğe uygun delege seçimleri yapabilseydi. Parti içi demokrasiyi taçlandırıp başarılı olabilselerdi.

            Şimdi partinin ve bu şehrin geleceği için mücadele verme zamanıdır. Dilerim grupların çoğunun kabul edeceği bir ilçe başkanını göreve taşımayı başarırlar.

            *****

            CHP delege seçimleri hiç bir ilçede tüzük ve yönetmeliğe uygun yapılmadı. Merkez ilçe de şimdi ortaya çıkıp “mahallelere sandık kurduk” diye övünenlere inanmayın. O sandıkları mahalellere üye baskısı ile kurdular. İlçe başkanı hala sandıkların mahallelere kurulması için imza toplamasından üyelerin rahatsız olduğunu söyleyebilmekte. Bir çok ilçede delege seçimleri yine eskisi gibi masa başında işine geldiği gibi yazıldı.

            Delegelik sistemi doğru çlıştırılmıyor. Parti delegesi sadece kongrelerde oy kullanıyor, yönetimler oluşturulduktan sonra delegelik görevi fiilen bitiyor. Oysa delege partinin tüm çalışmalarında aktif olmalıdır. Delege partinin militanı demektir. Ne yazık ki bu CHP'de başarılamadı. 

            İşte tüzük ve yönetmeliğe uygun seçim yapılması özellikle ilçe yönetimlerinin işine gelmiyor. Delege seçimleri parti üyelerinin mahallelere kadar bölünmesine yol açıyor. Yapılması gereken ilk kurultayda tüzük değişikliği yapılarak delegelik sistemi kaldırılmalıdır. 

 

            TURGUT GÜVEN

           Yayın Tarihi:22.10.2017