Sizlere çevre konusunda yaşanmış bir süreci anlatmak istiyorum.. Bu işlerin nasıl döndüğü, hatta kitabına nasıl uydurulduğunu anlamanız açısından yazacaklarım önemli.

Çaycuma ilçemize bağlı Filyos ırmağının denizle buluştuğu yerde şirin bir köy Sazköy.. Kanal Z  televizyonu burada köyün güzelliklerini anlatan bir saatlik tanıtım filmi çekmişti..

https://www.youtube.com/watch?v=OABHCTPaDT8 Filmi bu linkten izleyebilirsiniz..

             Sanırım bu film çekimi sonrasında da Demir Madencilik köye göz koymuş olmalı. Ancak Turistik bir tesis yapıp açmak için değil. Şirket bu güzel köye taş ocağı açmayı uygun görmüş.. Girişimde bulunup, gerekli izinleri almak için çalışma başlatmış.

Sazköy’lü ÇED toplantısına yoğun bir şekilde katılmış, taş ocağı konusunda görüşlerini belirtip, itirazlarını toplantı tutanağına şerh düşerek yazdırmış.  

Bununla da kalmayıp, hemen peşinden çevre köyleri de içine alan bir imza kampanyası başlatmış.. Topladıkları imzaları Valilik yetkililerine ulaştırmış. Bu haklı ve bilinçli mücadele meyvelerini vermiş..  

Sonuç; Demir Madenciliğe Sazköy de taş ocağı açma izni verilmemiş..

            Şirket rotasını bu kez Güdüllü Köyüne çevirmiş..

Yörede bulunan Aşağı Güdüllü Köyü’nde Alagözler şirketinin halen çalışmakta olan bir taş ocağı var.  

Demir Madencilik’in Güdüllü Köyü’nde Taş ocağı açma girişimi sonrasında; Alagözler şirketi de iki taş ocağı birden açmak için başvuru yapıyor..

Anlayacağınız Güdüllü ve etki alanı içinde olan Çayır köylerine taş değil, taş ocağı yağıyor..!

Aşağı Güdüllü ve Yukarı Güdüllü  Köylerinde Alagözler Şirketi’nin  açmayı düşündüğü 2 adet taş ocağı için Köy halkları imza topluyor ve  8 Aralık 2015 tarihinde önce valilik önünde basın açıklaması  yapıp, ardından Vali yardımcısı ile görüşerek itiraz dilekçelerini teslim ediyorlar..

            Demir Madenciliğin Güdüllü Köyü’nde açmayı düşündüğü taş ocağı ile ilgili CED toplantısı 26 Mayıs 2015 de yapılıyor..

ÇED toplantısında köylüler o bölgenin bitki örtüsünün özelliklerini, hayvancılık ve arıcılık yapıldığını, ayrıca Göl dağı Tabiat Parkına yakın olmasından dolayı taş ocağının yörede büyük zararları olacağını toplantı tutanağına yazdırıyor..  

ÇED toplantısı sonrasında çevre konusunda duyarlı ve gönüllü insanlarımızın öncülüğünde aynı Sazköy’de olduğu gibi imza kampanyası düzenleniyor. Hazırlanmış imza metinleri köyde bu konuda duyarlılık gösteren kişilere bırakılıyor..

 Sonuçta, imzalar Güdüllü Köyü Muhtarı Soner Keskin’de toplanıyor..

Ancak toplanan bu imzalar bu güne kadar valiliğe teslim edilmiş değil..

Şimdi oturup düşünelim Güdüllü ve Çayır köylerinde Alagözler Şirketi için toplanıp valiliğe ulaştırılan imzalar, Demir Madencilik için toplandığı halde, neden ulaştırılmıyor bu henüz belli değil..

Çünkü toplanan imzalar konusunda Muhtar çelişkili açıklamalar yapıyor..

            Önce seçim döneminde imzaları milletvekili adayına verip Ankara’ya gönderdiğini, sonra valilikte ismini bilmediği birine teslim ettiğini söylüyor..

 Muhtar Soner Keskin’i ben de birkaç kez aradım ve en son 11 Ocak Pazartesi günü telefonla görüştüm .. Toplanan imzaları bir dosya haline getirdiğini ve Perşembe günü Valiliğe teslim edeceğini söyledi..

Bu konuyu neden yazdım..!

Öncelikle; termik santral, HES ve Taş Ocağı gibi çevreyi mahveden girişimlere karşı olduğum için.. Ayrıca yöreye yatırım yapmayı düşünen şirketlerle de hiçbir işim olmaz.. Yeter ki her şirket çevreye saygılı yatırımlar yapsın işsizliği eritmede katkı sağlasın..  

Sonra; bu gibi konularda halkın yanında olması gerekenler bu gibi işlerde üç maymunu oynuyorlar ve halk ne yazık ki sahipsiz kalıyor.. Bütün kapılar yüzünüze kapanıyor eliniz kolunuz bağlanıyor.

 Halkın ortak malı olması gereken “çevre” sadece bir kişinin kazancı için peşkeş çekiliyor..

Ülkemiz de bu gibi dönemlerde en büyük görev sivil toplum kuruluşlarına düşerken, onlar makamlarında protokol gereği var gibi bir izlenim yaratıyorlar. Halkı bilgilendirip, yönlendirecek öncülük edecek düşünce de insanlar maalesef çok az..

Siyasi partiler ise çevreyi kimin mahvettiğine bakıyor.. Kendine yakın biriyse tabuttan çıkıp şov yapıyor, değilse nemalanma peşine düşüyor, olmadıysa karşı çıkıyor.

İnandığım ve desteklediğim gerçek şu; çevre konusunda yürekli insanlara ihtiyaç var..

 

TURGUT GÜVEN