Adalet için yola çıkışın 4. günü sabah saatlerinde Kazan'dan başladı.
Bir önceki yazımda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu muhalefet lideri olarak yeterli görmeyen ve acımasızca eleştiren biri olarak bu eylemi desteklediğimi belirtmiştim.
Desteklememin bir kaç nedeni var. Şöyle ki;
Adalet doğru ve haklı bir taleptir. Çünkü ülkede adalet iktidarın emrine girmiştir!
Üç erk “yasama, yürütme ve yargı” ele geçmiş kuvvetler ayrılığı yıkılmıştır.
Adalet, her insanı ve ülkenin tamamını kapsar.
En önemlisi ise, 16 Nisan tarihinde yapılan halk oylamasında mühürsüz oyların geçerli sayılması ile “evet” kazandırılmış, bu günden sonra ülke diktatörlüğe ve dolayısı ile karanlığa çekilmiştir.
İşte bunları düzeltmetmek için Mecliste muhalefet etme şansı bitmiştir, muhalefeti sokakta halk ile birlikte yapma geçte kalınmış olsa yola çıkma zamanıdır. Halk direnme hakkını kullanmalıdır.
Bu yürüyüşe çalışanların örgütlü oldukları sendikaları, diğer kitle örgütlerini ve “hayır bloğunu” katmak şarttır. Ortak talep “ADALET ARAYIŞIDIR”.
Günler ilerledikce iktidar mensuplarının sorumsuzca yapıtıkları açıklamalar bu yürüyüşü saldırıya açık hale getirecek, kendine görev edinmiş “adalet karşıtı yandaşlarını” cesaretlendirecektir. Yandaş medya bu yürüyüşü FETÖ'ye dayandırarak kışkırtmaya şimdiden başlamıştır. Ayrıca ülkede bu düşünceye sahip olan görevlileri cesaretlendireceğine inandığım siyasal iktidar mevcuttur. Daha önce yaşananları, tepkiler kaşısında gözaltına alınıp bir süre sonra salıverenleri hatırlamanızı isterim.
Her geçen gün ve atılan her adımda çok daha dikkatli olmak gerekir. Çünkü her adıma benim tehlikeli bölge olarak adlandırdığım “Kızılcahamam, Gerede, Düzce ve Sakarya” düzergahı kışkırmaya ve saldırıya açık bir alanlardır.
Yürüyüşün başladığı günden sonuna kadar güvenlik, emniyet güçlerinin dışında da sağlanmalıdır. Her düzergah bitimindeki durum değerlendirmesi yapılmalı bir sonraki gün yapılması gerekenler planlanmalıdır. Bu değerlendirme toplantılarına sendikalardan, diğer kitle örgütlerinden ve hayır bloğundan katılımlar sağlanmalı güvenlik için bu güçlerden katkı sağlanmalıdır.
Adalet arayışı içinde söylemeler ve katılımlar oldukca önemlidir. Yürüyüşün ana gövdesi, bakıldığında ilk göze çarpanlar laik, emekten yana, üniter yapıya sahip çıkan, anti emperyalist Cumhuriyet güçleri ve emekci halk olmalıdır.
Adalet talebi böyle bir durumda haklı olacak ve daha da büyüyecektir.
Bu yürüyüşe amaçlarına ulaşmak için katılmak isteyen ayrılıkcı, bölücülerle asla ortaklık yapılmalı, bu kişilerin öne çıkmasına, yürüyüşe gölge düşürüp itibarsızlaştırmasına asla müsaade edilmemelidir.
Yukarıda saydığım güçlerin dışındakilerle kolkola girilmesi Adalet talebini küçültür, yok eder. Halkın desteğini kaybettikten sonra başarı imkansızdır.
Yürüyüş başladığı günden bu güne iktidar mensuplarının yaptığı yorumlar ve tehditleri dikkate almanın, cevap verip muhatap almanın bir önemi yoktur.
Çünkü, “Anayasa mahkemensinin bu kadarına uymuyorum, bu anayasa beni bağlamaz”, ayrıca yargı kuşatılmamışken “dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşıyım çünkü yargıya güvenmiyorum” diyen suçlulara verilecek cevap gülüp geçmektir.
Anayasanın 138.maddesini hatırlatanlara ise en güzel cevabı “adalet sağlandığında” bağımsız yargı “yakasına yapışarak” verecektir.
TURGUT GÜVEN
Yayın Tarihi:18.06.2017