Siyasette ve sivil toplum örgütlerinde görev yapan insanların dürüst, namuslu, adı hiç bir şaibeli işe karışmamış olması dünyanın her yerinde yazılı olmayan bir kuraldır. Bu gibi kuruluşların yönetimleri ve üyeleri de yazılı olmayan bu kurala uymak ve görevdeyken yanlış işlere bulaşmış kişileri söz konusu makamlarda tutmaması gerekir.

            Ancak ister ülkemizde, ister başka ülkelerde de yaşasa yazılı olmayan bu kural Türk insanı için çok geçerli değil. Zaten gereği de yapılmıyor.  İddianızı belgeyle ispatlasınız bile siyasilerimiz belgeyi bile görmeden yandaş medya aracılığıyla “belgeler sahte, düzmece, fetö tarafından verilmiş” gibi saçma sapan savunma yapmaktalar.

            ABD'de görülen Zarrap davası, CHP'nin son günlerde belgeleriyle ileri sürdüğü iddialar, geçmiş dönemlerde ülkenin şahit olup dinlediği ses tapeleri AKP'li politikacılara göre “yalan düzmece, olmadı montaj, Türkiye üzerinde oynanan oyun” denilerek geçiştirilemez. Ancak gerçeklerin er veya geç  gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır, unutulmasın.

            Her şey belgeleri ve kayıtlarıyla ortadayken bu ülke halkı olup biteni hala izliyorsa ki öyle,  bu durum ülkemizde halkı harekete geçirecek ne siyasi bir parti, ne de sivil toplum örgütünün olmadığını gösterir. Bir başka deyişler bu ülkede demokratik işleyiş yoktur.

            AKP'li politikacılar bu gibi durumlarda çözümü yargıya ve millete (seçime) götürmekten bahsediyorlar. Şimdi düşünün AKP'li politikacılar rüşvet aldığı iddia edilen dört bakanı yargıya göndermekten kaçınıp mecliste parmak çokluğuyla aklamaya çalıştılar. Bunu yapan AKP'liler Man adasına para transferi ile ilgili belgelerin yargıya verilmesini istiyorlar.

             Şunu da unutmayalım aynı AKP'li politikacılar 2002 yılında iktidara geldiklerinde “dokunulmazlıkların kaldırılması” konusunda mecliste red oyu kullanmışlar, nedeni sorulduğunda ise, “bu yargıya güvenmiyoruz” demişlerdi. Şimdi ise özellikle 2010 halk oylamasından sonra, bu ülke insanı yargının bağımsız olduğuna inanmıyor, tam aksine siyasetin emrinde olduğunu düşünüyor.

            Zarrap davası ve Man adasına para transferi konusunda yaşananları ise dikkatlice izliyorsunuz. AKP her sıkıştığında bu davanın Türkiye üzerine bir oyun olduğunu, dün hayırsever iş adamı diye ödül verdikleri, yandaş tv kanalllarında devlet adamları gibi Türk Bayrağı önünde proğram yaptırdıkları, uğruna ABD'ye iki nota verilen çakma Türk vatandaşını bir anda ABD ajanı ilan ettiler. Mal varlığına el koydular. Peki, Zarrap ve Man belgelerinin suçladığı insanlar ise bu ülkede yaşıyor ve haklarında tek bir işlem yapılmış değil. İşte bu ülke insanları bu çarpıcı ikilemi gördükleri için yargının işlemediğine inanıyor.           

            Millete gitmek, yani seçim konusunda ise her bulunduğum konu açıldığında şunu söylüyorum. Bu ülkede 2002 yılından sonra yapılan tüm seçimlerde oylar çalındığı için hilelidir diyorum! Çünkü; ülkeyi bu kadar kötü yöneten, eğitim, sağlık, ulaşım, ekonomi, işsizlik, dış politika gibi çok önemli konularda dibe vurmuş, olumsuzlukların sorumlusu bir parti hala seçimleri kazanıyorsa yapılan seçimlerin adil olduğuna inanmak büyük bir saflık olur. Yolsuzluk ve hırsızlığı saymıyorum bile.

            Çok kötü günler bizi bekliyor bilginiz olsun. Ülke AKP eliyle on beş yıldır karanlık bir tünelin içine sokuldu ve el yordamı ile yürüyoruz. Işığı görmek ise gerçekleşmeyecek bir hayal gibi.

 

            DOLANDIRICI KARAKULAK!

            Yazıma “siyasette ve sivil toplum örgütlerinde görev yapan insanların dürüst, namuslu, adı hiç bir şaibeli işe karışmamış olması dünyanın her yerinde yazılı olmayan bir kuraldır” diye başladım.

            İşte bir başka örnek! 

            Genel Merkezi Almanyanın Gelsenkirchen şehrinde bulunan Avrupa Zonguldaklılar Derneği var. Dernek hakkında ilk söyleyebileceğim olumsuzluklar şunlar! Derneğin değil Avrupa da, bulunduğu şehirde bile hiç bir itibarı yok. Derneğin adını “Devrekliler derneği” olarak değiştirseler doğru bir iş yapmış olurlar. Çünkü dernekte müthiş bir yöresel ayrımcılık yaşanıyor. Bu nedenle Almanyada yaşayan Zonguldaklılar ilçe dernekleri dahi kurmuşlar. Ayrıca bu dernek Avrupada yaşayan Zonguldaklıların hak ve menfaatlerini koruyup kollamak, geliştirmekten çok bir “çıkar örgütü” gibi çalışıyor. Dernek aynı zamanda AKP'li politikacıların Almanyadaki yan kuruluşu niteliğinde. Bu olumsuzluklar nedeniyle Almanya'da yaşayan gurbetciler derneğe sıcak bakmıyor, üye dahi olmuyor.

            Derneğin başkanı ise Mehmet Karakulak Alman yargısı tarafında nitelikli dolandırıcı olarak yargılanıp hüküm giymiş biri.

            Mahkeme;  “Almanya Bochum 5.Eyalet Mahkemesi Halk adına karar veriyor. Daire Hakimi Dr. Dehmel başkanlığında 22.05.2017 tarihinde yapılan sözlü duruşmanın  sonunda varılan kararda; 30.141.98 Avro artı 5 faiz oranı üzerinden  davalı Mehmet Karakulak 27.08.2017 tarihinden beri ana para  30.141.98  Avro artı 5 faiz davacı Seyfi Danışman'a ödemeye mahküm edilmiştir.” diyor. Karakulak'ın bu tip bir çok sahtekarlığı olduğu gurbetciler arasında hala konuşuluyor.

            İşte bu niteliki dolandırıcı dernek başkanlığını bırakması gerekirken şu an Zonguldak'ta dernek başkanı sıfatıyla görüşmeler yapıyor.

            Basından öğrendiğimize göre nitelikli dolandırıcı, Karakulak ve Avrupa Zonguldaklılar Dernek Üyesi Zonguldak Temsilcisi Bünyamin Altundağ, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA) Genel Sekreter Vekili Elif Acar’ı makamında ziyaret edip,görevinde başarılar dilemişler. Elif Acar nitelikli dolandırıcı Karakulak'ın  ziyaretlerinden dolayı memnuniyetini dile getirmiş. 

            Elif Hanım Karakulak'ın Alman yargısı tarafından nitelikli dolandırıcıktan mahkum edilmiş olduğunu bilmediği için ziyaretten memnun olmalı. Öncelikle bunu hatırlatmış olayım. Şunu da hatırlatayım bu derneğin tek bir derdi vardır  görüşmede de Karakulak'ta dile getirmiş. Zonguldak Havalanının faal hale gelmesi. Başka dertleri yoktur. Nedeni ise gurbetcinin rahat gidip gelmesi değil, derneğin uçak bileti satmasıdır. Oysa uçak biletleri diğer hava alanlarına uçuşlardan çok daha pahalı olduğundan gurbetciler ilgi göstermemektedir.

            Nitelikli dolandırıcı Karakulak bu şehre gelerek dernek başkanı sıfatıyla resmi makamları ve özellikle belediye başkanlarını kapısını çalıyor. Bu görüşmeler haliyle yerel basında yer almakta. Hatta tv proğramlarına çıkıp dürüst, namuslu, gurbetcilerin çıkarları için çaba harcayan bir profil çizmeye çalışıyor.

            Karakulak denen dolandırıcıya açık çağrımdır. Kendine güveniyorsan, yüreğin yetiyorsa, Kariyer tv ekranları kendini anlatman için sana açık. Yalnız Zonguldak'ta çıktığın diğer tv kanallarındaki gibi çanak soru bekleme.

            Hem de reklamını yaparsın tüm ilgililer senin nasıl biri olduğunu öğrenmiş olur. Ancak masken kesin düşer bilesin. Bekliyorum..

 

            TURGUT GÜVEN 

            Yayın Tarihi: 06.12.2017