Ülke sınırları içinde silahlı güç Türk Silahlı Kuvvetleridir. (TSK) Bunun dışında her kim örgüt kurup eline silah alıyor ve bir amaca dönük mücadele ediyorsa, bu örgüt silahlı terör örgütüdür..
PKK’da da ülkemizde 30 yıldır zaman zaman mücadele, bazen de müzakere edilen terör örgütlerinin başında gelir.. Kısa kimse kıvırıp durmasın PKK silahlı terör örgütüdür..
Siyasi iktidar AKP Mart 2013 yılında gecenin geç saatlerinde muhalefetten gelen eleştirilere de kulağını kapatarak 4.yargı paketini meclisten geçirdi..
Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. Maddesi'nin 2. Fıkrası şu şekildeydi.
Mevcut durumda; "Terör örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" hükmü yerine,
"Terör örgütlerinin cebir, şiddet, tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi" hükmü getirildi.
Bu da cebir, şiddet, tehdit veya teşvik içermiyorsa terör örgütü propagandası serbest manasına geliyordu. Bir başka deyişle bu değişiklik; ifade özgürlüğünün tehlikeli şekilde genişlettiğini söyleyebilirim.
Değişiklik gerçekleştiğinde; “terör örgütleri propagandasından herhangi bir soruşturma açıldığında, avukatlar propagandanın cebir, şiddet içermediğini, kimseyi şiddete teşvik etmediğini söyleyerek savunma yapacaklar” diyen muhalefeti de takan olmamıştı..
Bitmedi, iktidar hızını alamamıştı.. 4.yargı paketinde bir başka değişiklik daha yaptı;
“Terörle Mücadele Kanununun (TMK) 6. Maddesinin 2. fıkrası ‘Terör örgütlerinin; cebir, şiddet, tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bildiri veya açıklamalarını basanlara veya yayınlayanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.’ bu şekilde değiştiriliyor. 6. Maddenin mevcut hali ise ‘Terör örgütlerine bildiri veya açıklama basanlara….’ Şeklindeydi.
Yeni düzenlemeyle suçun oluşması için cebir, şiddet veya tehdit unsurları şart koşuluyor. Bu unsurlar yok ise suç oluşmuyor.
Tüm bu değişikliklere değindikten sonra şimdi gelelim gündeme..
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi hakkında, bir televizyon programında söylediği PKK'yla ilgili sözleri nedeniyle yakalama kararı çıkarıldı ve göz altına alındı.. şu saatlerde ise tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi..
Ne demişti Baro başkanı Elçi; “Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, toplumda çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir”
Şahsen benim katılmadığı bir görüş, yanlış anlaşılmamak içinde yazının hemen başında PKK terör örgütüdür diye de belirttim.. Bir ilave daha yapayım, PKK silah bırakıp teslim de olmalıdır..
Şimdi gelelim saadete…
Baro başkanı Elçi’yi bu açıklamayı yapma cesaretini nereden alıyor.. Elçi bir hukuk adamı, sanırım yasaları benden iyi bilir.. Ben işin bu tarafında değilim..
Madalyonun diğer yüzüne bakılması gerektiğine inanıyorum…
“Sayın Apdullah Öcalan aldıkları kellelerin hesabını veriyor.” İşte her şey bununla başladı.. Bakın bu söz edildikten sonra yargının işlemediğini ve kişilere göre nasıl dizayn edildiğinden bahsetmiyorum. Bu sözleri sarf eden kişinin Cumhurbaşkanı olması bu sözün Türk Halkı tarafından kabul edildiğini, söyleyen kişinin ödüllendirildiğini de göstermiyor mu?
Bu sözler terör örgütünü övmenin miladıdır..
Bakın ondan sonra ve özellikle açılım sürecinde AKP’li vekiller tarafından neler söylendi..
AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner.. Sayın Öcalan Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlıyor..
AKP’li eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin.. Sayın Öcalan bölgenin reel politiğini daha iyi değerlendiriyor..
AKP’li Devlet Bakanı Beşir Atalay.. Beğenseniz de, beğenmesiniz de Öçalan Kürtlerin lideridir..
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan; Öçalan’ın olayları okuma kabiliyeti var..
Yukarıda ki sözler terör örgütü liderine övgü niteliği taşıyor mu? Evet..
Yasalar gereği ne yapıldı.. Hiç..
Halk tepki verdimi, AKP ve HDP seçmeni dışında evet..
O zaman gerçek tüm çıplaklığı ile ortada duruyor..
AKP iktidarda olmanın avantajını kullanarak, yasaları dilediği ve istediği zaman işine geldiği gibi resmen kullanıyor..
Oysa Diyarbakır Baro Başkanının işlediği söylenen suçları “barış süreci” adı altında milletvekili, hatta bakan olmuş kişilerin yıllarca ve defalarca işlendiğini üzülerek gördük, yaşadık..
AKP'nin Adalet anlayışı işte tam da budur..
İşin en üzücü yanı AKP’liler bunları söyleyince toplumun kabul etmesi ve suç görmemesidir ki acı olan da budur..
TURGUT GÜVEN