Şehrin gündeminde AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan varken, epeydir yazmayı düşündüğüm, bir yönüyle “bana özel” konuyu sizlerle sohbet tadında paylaşayım..

                Çok genç yaşımdan (17) bu güne siyasetin içindeyim. Önce ideoloji dedim ve CHP tarihini okudum. Nutuk’u Mustafa Kemal Atatürk’ü okuyup “yolum budur” dedim. Demokrasiyi öğrendim.

Siyaset içinde hiçbir yere, makama, delege seçimleri dâhil demokrasi ile bağdaşmayan hiçbir seçimde aday olmadım. Parti içi demokrasi, tüzük ve yönetmelik benim her zaman rehberim oldu. Parti içi sorunların çözüm yerini yine tüzük bildim ve sorana da tüzüğe uygun yol gösterdim.  

                Tüzük parti içi demokrasiye uygun mu? Değil, değiştirilmesi gerek. Ancak değişene dek partinin anayasası budur uyulması gerekir. 

                “Birinin adamı olmak” söyleminin en geçerli olduğu yer tahmin edersiniz ki siyaset. Siyasi arenada genelde başı çekenler, etrafında “adamları” olsun güç elimden kaçmasın, her zaman, her yerde benim dediklerim kabul görsün ve yapılsın anlayışındadır. Bunun amacı hep zirvede kalmaktır. Etrafında adam olduğunu zannedenler güçlerini yitirdiklerinde, güven duyup beslediklerinin adamcık olduğunu görür. Artık iş işten geçmiş zirvedeki, kafası üstüne yere çakılmıştır.              

                Bana özel dedim ya; gerçekten de son yıllarda benimle ilgili dedikodulara, yakıştırmalara epeydir sessiz kalıp dikkate almayışımdır şu an beni yazdıran. Çünkü sevdiğim birinin bu tip yakıştırması beni epeyce yaraladı diyebilirim. Ancak yaralarımı erken sarıp tez zamanda iyileştirmesini bilenlerdenim. Bir ipucu vereyim lazım olabilir, bu durumlarda arkanıza bakmayın derim.

                Sizi biraz gerilere CHP Zonguldak Merkez ilçede yapılan delege seçimleri öncesine getireyim. Sanırım Ekim, Kasım ve Aralık aylarında yapılan bu seçimlerde tüzük ve yönetmeliğe uygun seçimler yapılmasını yazıp çizdim. Sandıklarım mahallelere kurulmasının gereğini anlatıp durdum. Sonuçta bu taleplerimiz yeterli olmasa da küçük oranda gerçekleşti. Bu seçimlerde bende İnağzı Mahallesinde görev aldım. Deniz Yavuzyılmaz ile birlikte hareket ettim. 

                Hemen senaryo yazıldı! Deniz Yavuzyılmaz ilk seçimde milletvekili, Turgut Güven’de onun danışmanı olacaktı. Gülüp geçtim, aramızda bu tip sohbet bile geçmemişti.  Erken seçim kararı alındı,24 Haziran seçimleri yaşandı Yavuzyılmaz milletvekili seçildi kendisine göre mecliste kadrosunu kurdu, iyi de çalışıyor. Bende genelde Salı günleri meclise gidip çayını içiyor ülke ve Zonguldak gündemini tartışıyoruz.

                Bu dedikoduyu yapıp iddia edenlerin beni gördüğünde hala yüzlerinin kızarmadığına şaşırmıyorum, çünkü bu kişiler siyasetin yüzsüzleri olduğunu biliyorum..

                Geçtiğimiz günlerde kulağıma beni çok tanıyıp bilmeyen biri tarafından Deniz Yavuzyılmaz’ın adamı olduğum söylendi. Güldüm ve “ Zonguldak’ta CHP’yi kendisine en uzun anlatan insanlardan biri benim, üstelik kendisi oğlum yaşında, olsa olsa o benim adamım olur” dedim.

                Yerel seçimler öncesinde aday belirleme sürecinde Ankara’da gündemi yakından takip ettim, Şenol Şanal ile dolaştım, birlikte görüşmelere katıldım.  Edindiğim bilgileri partili arkadaşlarla ve basındaki arkadaşlarımla da paylaştım. Sanırım benden aldığı bilgiler ile yanılttığım biri olmamıştır.   

                Şanal Belediye Başkanı olarak atandı onunla birlikte Zonguldak’a döndüm.. Bir hafta sonrasında ise 15 gün kaldım bazı çalışmalara katıldım ve geçtiğimiz Cuma günü Ankara’ya döndüm. Haftaya seçim sonuna kadar orada olacağım.  Bu arada belediye meclis üyeliklerinin başvuruları ve sıralamalar yapılıyordu.

                Yine CHP içinde siyaset yapan, siyaset yapmayı birinin adamı olmak zanneden, işi gücü eğip bükemediklerine “kara çalmak” olan yalamanın biri dedikoduyu patlatmış.

Belediye meclisine girip Şanal’ın yardımcısı olacakmışım!

                Böyle bir şey aklımdan bile geçmemiş, talebim ve beklentim yoktu, gülüp geçtim.  “Dün gece bir işçi masasında yancılık yapıyordu kafayı bulunca Turgut’ları karıştırmış olabilir” dedim.

                Bu şahsiyetsizde Zonguldak CHP içinde siyaset yaptığını sanıyor. Birinin adamı olmak bu yalama için gurur kaynağı olmuş durumda.                             

                Parti içinde mevcut grupların içine girsem de çok kalıcı olamam.  Çünkü ben birinin çıkarı için yukarıdan gelen emirlere ve uygulamalara kısa sürede karşı çıkarım. En önemlisi ise bu gruplar çıkar gruplarıdır.

Her grupta ortak düşünceden, ideolojiden yanayım. Ortak aklın işletildiği ve uygulandığı her ortamda seve seve görev yaparım.

                Yukarıda saydığım nedenlerle  Zonguldak siyasetinde kendime en yakın bulduğum siyasetçi arkadaşım ve dostum Avukat Deniz Dilaver’dir.. Çünkü bu konuda benzer düşüncelere sahibiz. Bu nedenle uzun yıllar ayrı şehirlerde de olsak birbirimizden kopmadık. 

                İkimizin ortak bir sorunu var.

Hadi bu sırrı da sizinle paylaşayım.

Kimsenin adamı olamıyoruz.! Bu zamana da kadar olamadık..

Bu nedenle!

“Benim için yalamanın değil ama sevdiğim birinin, “birinin adamı mı?” sorusu canımı sıkar beni üzer.

                Birinin adamı olduğumu düşünen veya kara çalmak isteyen varsa daha çok bekleyecek.. Ben hiçbir gücün ve kimsenin adamı olmam. Hiçbir menfaat ve çıkar beni eğip bükemez. Alın teri döküp emek vermediğim hiçbir şeye el uzatmam.

                Çünkü önce kendimi sonrasında ise soyadımı taşıyacakları düşünürüm. Kara çalmaya çalışanlar bu değerlerden anlamazsınız ya neyse!

 

                TURGUT GÜVEN

                Yayın Tarihi:05.03.2019