CHP’DE ÖNCE ÖRGÜTLER GÖREVİNİ YAPMALI!

 

                24 Haziran baskın ve şaibeli bir seçim olarak Türk siyasi tarihine geçti..

                Kelimenin tam anlamıyla ülkede rejim değiştirildi. Dünyada eşi ve benzeri olmayan rejimin ülkemize ne getirip ne götüreceğini gelecek günlerde göreceğiz.

                Açıkçası ben ülkem ve geleceği açısından kaygılıyım. İlk üç ay rejimin ne olacağı konusunda ipuçları verecektir. Bekleyip görelim.            

                Millet ittifakını oluşturan partiler (CHP+İYİ Parti+ Saadet Partisi ve DP) 24 Haziran seçimlerinde beklenin altında oy aldı. CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ise bu seçimden AKP ve Tayyip Erdoğan’dan ayrıca ne olduğunu bilmediğimiz rejimden kurtulmanın adresi oldu. Bu tespitim gelecek günlerde daha da netleşecektir..

                Millet ittifakını oluşturan partilerden CHP’de seçimde alınan sonuçlar her zaman tartışılmıştır.  Bu tartışma süresi CHP’de her zamanda uzun sürmüştür.

                Parti içi demokrasi gereği yapılması gereken bu tartışmalar farklı, başka bir mecralara çekilmeye çalışılıyor.. Köşemin de konusu da zaten bu!

                Seçimim hemen ertesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevinden istifa edip, yerini Muharrem İnce’ye bırakması gündeme getirildi. Bu talep kafasında parti içi demokrasiden çok koltuk sevdası olan Kılıçdaroğlu ve ekibinin işine gelmeyen bir talepti, onlarda bu talep karşısında gardını aldılar.  

                Ancak işleyiş bu olmamalıydı.

                CHP Parti içi demokrasi gereği resmileşen seçim sonuçlarını Genel Başkandan sonra en yetkili organı Parti Meçlisinde (PM) tartışmalıydı. Eğer PM Genel Başkan ve Merkez Yönetim Kurulu (MYK) seçimlerin sonucuna göre başarısız buluyorsa ki öyle istifaya davet edilmeliydi.

                İşte burada da akla şu soru geliyor.. Son yapılan kurultayda Kılıçdaroğlu’nun tek tek listeye koyup seçtirdiği PM üyeleri bunu ister mi?

Bence de istemez, ancak demokrasi çareler bulma rejimidir!

                PM seçim sonrası olağanüstü toplandı ancak seçim sonuçlarının görüşülüp, görüşülmediği henüz bilinmiyor. CHP Genel Merkezi önünde ve sosyal medyada Kılıçdaroğlu’nun istifasının istenmesi MYK da görüşüldü ve kabul edilmedi.. Sonuç “istifa da, kurultayda yok” noktasına geldi.

                Oysa Kılıçdaroğlu dokuz seçimde başarıya taşıyamadığı CHP Genel Başkanlığından demokrasiye inanan biri olarak kendi iradesiyle istifa etmeliydi. Çünkü Kılıçdaroğlu ve ekibinin gelecek ilk seçimde CHP’yi başarı ile buluşturması ve ülkeyi AKP belasından kurtarması mümkün değildir.

                Muharrem İnce Cumhurbaşkanı adayı olduktan hemen sonra yaptığı açıklamada “ben bir daha Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak çıkmam” dedi. Bildiğimiz İnce bu sözünü yemez.

                Zaten konu Kılıçdaroğlu kalksın yerine İnce geçsin konusu da değil, olmamalı.

                Çağdaş demokrasilerde ve CHP’de görevini yapamayan durumunu değerlendirsin, başarısız genel başkan görevinden istifa etsin, parti yapılacak olağanüstü kurultayda yeni genel başkanını seçsin.

                Demokrasi çare bulma rejimi dedik ya!  

                Devam edelim..

                İki alışılmış yöntem var!

                Ya kurultay delegeleri olağan kurultay için 700 imza toplayacak. Bence bunun önü kapalı. İmzalar toplandı kurultay kararı alındı ancak Kılıçdaroğlu istifa etmeyip tekrar aday olursa, İnce karşısına aday olmayacağını için zor.

                İkincisi ise Kılıçdaroğlu’nun insafa gelip partinin ve ülkenin geleceğini düşünerek “benimle olmuyor, başaramıyorum” diyerek istifa etmesi sonucu yapılacak olağanüstü kurultayda genel başkan değişikliği. Bu davranışı Kılıçdaroğlundan beklemek hayal olur.. Çünkü demokrat biri olmadığı gibi parti içi demokrasiye inanan biri de değil.

                Bir üçüncü yol daha var!

Bakınız Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığı parti üyelerinin ve yönetimlerinin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Ortak düşünce şu Kılıçdaroğlu ile olmuyor!

Parti üyesi bir daha oy vermeyeceğini açıkça söylüyor. Buna rağmen Kılıçdaroğlu ve ekibi demokrasinin görevini yerine getirip koltuklarından kalkmıyor. Peki; bu durumda Kılıçdaroğlu ve ekibi demokratik bir yöntemle nasıl değiştirilebilir!

Onu da anlatayım!

Yukarıda yazdığım seçim değerlendirmesini her belde, ilçe ve il örgütü de yapmalı.. Bir önceki seçimde almış olduğu sonucu son seçimle karşılaştırmalı. 24 Haziran seçim sonuçlarını bir önceki seçim sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda hiçbir örgütün başarılı olamadığını görmek mümkün. Tüm şehirlerde CHP’nin aldığı oy sayısı düşmüş.  

O halde başarısız Genel Başkan ve MYK’dan yapmasını beklediğimiz davranışı neden belde, ilçe ve il yönetimlerinden beklemeyelim. Bu seçim yenilgisinde onların payı ve sorumluluğu yok mu?

Başarısız tüm örgütlerin sorumlu davranarak istifa etmeleri Kılıçdaroğlu ve MYK’sını çok zor durumda bırakacak, istifa etmelerine sebep olacaktır.  Demokratik bir baskı oluşturmak bu yöntemle mümkündür. Yönetim kurullarında bulunup Kılıdaroğlu’nun istifa etmesi gerektiğini düşünen yöneticiler önce kendi koltuklarını terk etmeye hazır olmalı, kendi yaptıklarını başkasından talep etmelidir.  

Sonrasında beklenen gelişmeler ister istemez yaşanacaktır..

 

TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi: 03.07.2018