24 Haziran genel seçimleri muhalefet partilerinin başarısızlığı ile bitti. Şimdi “biz ne ve nerede hata yaptık” dönemi. Özellikle CHP’de örgütler başarısızlığın sebebini yönetim kurullarında tartışıp ortaya çıkarmalı ve gereğini yapmalılar.. Parti içi demokrasiye inanan bir örgüt seçim yenilgisini üye danışma toplantısında bile tartışabilmelidir.

            Bakınız Yüksek Seçim Kurulunun internet sitesinde seçimlerin kesinleşmiş resmi sandık sonuçları yayınlandı. Örgütler topladıkları ıslak imzalı sandık tutanakları ile bu sonuçlarını karşılaştırmalılar değil mi?  Böyle bir çalışma yapan bir ilçe örgütü olduğunu hiç sanmıyorum.

             Zonguldak’ın tüm ilçelerinde seçim sonuçları şöyle!

            ALAPLI: 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 7681 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 6749 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 932 oy kaybetmiş.

            ÇAYCUMA: 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 23.929 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 20379 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 3.550 oy kaybetmiş.

            DEVREK: 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 10.553 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 8.727 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 1.826 oy kaybetmiş.

            EREĞLİ:  1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 38.539 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 33.996 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 4.543 oy kaybetmiş.

            GÖKÇEBEY:   1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 5.413 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 4.410 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 1.003 oy kaybetmiş.

            KİLİMLİ: 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 10.121 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 7.944 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 2.177 oy kaybetmiş.

            KOZLU:1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 8.772 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 8.000 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 772 oy kaybetmiş.

            MERKEZ: 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 31.398 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 26.529 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 4.869 oy kaybetmiş.

            ZONGULDAK GENEL: 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP 136.586 oy almış. 24 Haziran seçimlerinde ise 116.734 oy almış. Alaplı ilçemizde CHP 19.852 oy kaybetmiş.

            24 Haziran seçim sonuçlarını 7 Haziran seçimleri ile karşılaştırıldığında CHP açısından durum daha da kötü.

            CHP tüm ülkede ve Zonguldak genelinde seçim başarısızlığı yaşadı. Hiçbir örgüt bir önceki seçimde aldığı oyu dahi alamadı. Zonguldak ilçeleri arasında oran olarak en çok oy kaybeden ilçe ise çok başarılı ve her konuda uzman (!) yöneticileri içinde barındıran Kilimli ilçe örgütü oldu. 

            Peki, bu durumda ilçe yönetimlerinin yapması gereken seçim sonuçlarını tartışmak ve gereğini yapmak değil mi?

            Bu konuda örnek alınacak birkaç uygulamadan bahsedeyim.

            Kilimli belde örgütleri her seçimden sonra üyeleri ile birlikte değerlendirme yapar ve seçim başarısızlığının sebepleri tartışılır yönetimler istifa eder, yeni yönetim belirlenirdi. Bu doğru gelenek “Hanımefendi” önce belde sonra ilçe başkanı olduktan sonra ortadan kaldırıldı.

            Bir başka güzel örnek!

            Yıl 1999, yerel ve genel seçimler birlikte yapıldı ve CHP barajı geçemedi.   Benimde içinde bulunduğum Merkez ilçe yönetimi, seçimden beş gün sonra yaptığımız ilk yönetim toplantısında “partinin barajı geçememesinde bizimde sorumluluğumuz var” diyerek istifa ettik. Bir süre sonra ise başka gelişmeler yaşandı ve Genel Başkan Deniz Baykal’da istifa etmek zorunda kadı.

            24 Haziran seçimleri sonrasında haklı olarak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığı nedeniyle istifası, partinin, dolayısı ile ülkenin önünü açmasını istiyor. Bu talep doğrudur sonuna kadar katılıyorum..

Ancak aynı sorumluluğu il ve ilçe yönetimleri de taşıdığına göre başarısız tüm örgütler istifa etmelidir. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’ndan istediklerini  kendileri de yapmalıdır ki isteklerinde haklı olsunlar..

Diğer taraftan seçim sonuçlarını hiç umursamayan, ilçe örgütlerini de gereğini yapmaya zorlayacak olan parti üyeleridir.  Koltuk sevdası ülke sevdasının önüne geçtiğinde yok olmak kaçınılmazdır.

HEPİMİZ HAKAN’IZ!  

            Gazeteci veya köşe yazarı adına her ne derseniz deyin ilk görevi okurlarına haber vermektir. Bu görevi yaparken ülkemizde “adam gibi” yapan olduğu gibi, “madam gibi” yapan da vardır. Bu karakter tercihi gazetecinin kişiliğini ortaya koyduğu gibi okurları arasında da bağ kurmasını sağlar.

            Madam gibi gazeteciye okur inanıp güvenmezken adam gibi gazetecilik yapana inanır, güvenir onu takip eder vs.

            Kentimizde adam gibi gazetecilik yapan, köşe yazanlardan biri de iyi tanıdığım Hakan Küçük’tür. Hakan’ı takip edip okuyanlardan biriyim. Boş atıp tutmaz, sallamaz, yazarken dayandığı bir veri mutlaka vardır.

            Geçtiğimiz günlerde Hakan üstelikte dilinden basın özgürlüğü, insan hakları, demokrasi, sözlerini düşürmeyenlerce tehdit edildi. Kendisiyle de görüşüp konuyu ayrıntıları ile öğrendim.. 

            Hakan’a yapılan bu tehdit aklıma başka konuları da getirmedi değil..  Yazdığım köşe yazıları sonrası bende tehditler aldım, telefon edilip küfür eden bırakın erkeği kadın ilçe başkanı bile oldu. Ancak yazdıklarımın yanlışlığından değil  “neden yazdın” diyorlardı. Yazdığım konunun doğru oluşu, foyalarının ortaya dökülüşü, maskelerinin düşüşüydü onları rahatsız eden.

            Bir başka önemli konu ise bu insanların dünya görüşü bize yakındı.  Özgürlüklerden, insan haklarından, basın özgürlüğünden, hak, hukuk, adalet diyorlardı aynı bizim gibi. Eleştirdiğimiz bu görüşleri de değildi oysa.. Dünya görüşleriyle çelişen davranışlarıydı bizim eleştirdiğimiz.

            Geçtiğimiz Günlerde Şerif Cihan, Batuhan Karamalak, dün Hakan Küçük gelecek günlerde ise hangi eli kalem tutan yazıp çizdiği için işyeri kapatılmaya çalışılacak,  tehditler alacak bilemiyorum. Ancak bu davranış yaşadığımız Kentte gelenek haline gelmeye başladı. Bu davranış doğru değil, hiçbir kişinin böyle bir hakkı da yok..

            Gazeteci, yazar, çizer adı her neyse yazdığından, çizdiğinden sorumludur. Eğer yanlışı varsa tehditle değil konuşarak, açıklama göndererek düzeltmek mümkün. Bunun yolları var ve her gazeteci, yazar, çizer de yanlışının bu şekilde düzeltilmesinden yanadır.

            Olmadı mı? Mahkeme yolu açık.. Adalet Sarayı da limanda..

            Yok, ben tehditle işimi hallederim diyorsanız bu kentte her eli kalem tutan Hakan olur. Her köşede yaptığınız yanlışı okursunuz. Yazarda, okurda, adam olacak.. Öyle yağma yok..

 

            TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi:08.07.2018