CHP İLE İLGİLİ ÜÇ KONU..!

 

                Geçtiğimiz günlerde (23 Mayıs 2016) CHP’de tüzük emri olduğu halde örgütlerce yapılmayan danışma toplantılarından bahsetmiştim..

                İlçe ve İl yöneticileri içinde görüştüğüm kişiler, danışma toplantılarıyla ilgili “milletvekilleri ile yapılan toplantıda yapılmama kararı aldığını” söylediler.. Gerekçesini sorduğum da ise “örgütün bu tip toplantılara alışık olmadığı ve bu nedenle tartışmaların kavgaya dönüşebileceği” endişesiydi..

                Kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarda alınan kararlar kapı dışına, ya yanına kişisel eklemeler yapılarak, ya da eksiltilerek çıkar.. O nedenle bu açıklamalar çok çeşitli olduğu gibi inandırıcı da olmaz..

Ayrıca tüzük emri, milletvekili görüşlerinin üzerindedir.. Bir milletvekili tüzük emrini yok sayamaz..

                Bu konuya neden tekrar değinmek ihtiyacı duyduğuma gelince.!

                 Geçtiğimiz hafta Cumartesi günü CHP merkez ilçenin “dayanışma kahvaltısı” Deniz Kulübünde yapıldı..

                CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpçu dayanışma kahvaltısında yaptığı konuşmada yapılmayan danışma toplantılarına değinmiş ve ne zaman yapılacağını sormuş.!

                Peşinden, Ramazan ayına girileceği ve tatil mevsiminin başlayacağını düşünerek danışma toplantılarının Eylül ya da Ekim ayında olabileceğini söylemiş..

                Tabi ki kafam karıştı..

                İl ve ilçe yönetimindekilerin beyanı ile Turpçu’nun beyanı çelişiyor.. Aslında Turpçu bu açıklaması ile danışma toplantıları konusunda kendini aklarken, parti yöneticileri zor durumda kaldı..  Çünkü yöneticiler yapılmayan danışma toplantılarının yapılama nedenini  Milletvekilleri istemiyor derken Turpçu’ya bağlıyorlardı..

                Turpçu’nun bu açıklamasından sonra işin rengi değişti..

                Bu açıklamadan sonra açığa çıkan şu; örgütler çekinip yapmak istemedikleri tüzük emirlerini çaktırmadan milletvekillerine yüklüyor.. Turpçu keşke genel seçimlerden hemen sonra söyleseydi, böylece bir çok dedikodunun önüne de geçmiş olurdu..

                *****

                Zonguldak Belediye sineması neden kapalı.!

                Bilindiği gibi bu sinema Demir Şirketler Grubuna kiraya verilmişti.. Kiralandığı günden bu güne tek seans bile oynatılmadı ve kapatıldı..

                Önceleri kiralandığı için yeniden düzenleniyor düşüncesi boş çıktı..  Kiralayan şirketten bu güne kadar neden kapalı olduğu konusunda tek bir açıklama yapılmadı..

                Oysa kira sözleşmesinde , “sinema kiralayan tarafından dilediğinde kapatılabilir” diye bir maddenin olduğunu sanmıyorum..

                Bu sinemanın kiralanarak çalıştırılmaması kiralayan şirketin sinemaları nedeniyle tekel olma düşüncesi..

                Bu sinema da insanların hatıraları, tarihi bir değeri var.. Ayrıca film izlemek isteyen neden şehir içindeki bir sinemaya gitmesinde ta AVM’ye kadar gitsin..  

                Zonguldak insanının önündeki bu seçenek bir firmanı tek olma ve kira sözleşmesini yerine getirmemesi nedeniyle yok ediliyor..

                Peki, Zonguldak’ta bu aymazlığı görecek CHP örgütleri yok mu?  Belediye Başkanı Muharrem Akdemir orada ne iş yapar.. Sayın başkan lütfen biraz yürekli olup, altına imza attığınız sözleşmenin gereğini yapın.. Altına imza attığınız bir sözleşmeyi bile uygulatamıyorsanız o makamları terk edin, gidin.. 

                ******

                Dün gece gazeteci Ahmet Hakan’ın programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu izledim.. Ahmet Hakan ülke gündemiyle ilgili sorularını yanıtladı, görüşlerini anlattı..

Programın bir bölümünde; AKP’li politikacıları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek; “biz onlar gibi olamayız, bir biz olayı suiistimal edemeyiz, özür dilerim ama bizim bir tavrımız var, biz bir olayı samimi olarak çözmek isteriz, biz ahlakı erdemi bilen insanlarız,  biz kadına da saygı duyarız, çöpten kağıt toplayan insana da saygı duyarız, kimin sorunu varsa ilgileniriz ve hiç ayrım yapmayız,  biz hapiste hasta yatan PKK’lıya da gittik DHKP-C’liye de gittik, kader kurbanı olana da gittik, diğer İslami kesimden hapiste yatan ve sağlığı zorda olan insanlara da gittik.” Deyince kendi kendime “eyvah” dedim..

Sabah Ankara’da ilan panoların da  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu protesto ediliyordu.. Panolar büyük bir ihtimalle İ.Melih Gökçek tarafından süslenmişti..

Çünkü Kılıçdaroğlu Recep Tayyip Erdoğan’a ve AKP’nin üstüne para verseler söylemeyeceği lafları etmişti..

Kılıçaroğlu’nun programda söylediklerini harfiyen yazdım.. İnternetten videoyu bulup izleyebilirsiniz..

Biz hapiste hasta yatan PKK’lıya da gittik DHKP-C’liye de gittik, kader kurbanı olana da gittik, diğer İslami kesimden hapiste yatan ve sağlığı zorda olan insanlara da gittik” derken yaptığı hata ise bu ziyaretlerin nedenini tam olarak anlatmamasıydı..

CHP’li milletvekillerinin bu ziyaretleri “cezaevlerini araştırma komisyonunun” verdiği bir görevdi.. Bunu atladı söylemedi..

Peki, bugün Ankara da ilan panolarını süsleyenler ve siyasi parti lideri gibi her gün muhalefete eleştiren Recep Tayyip Erdoğan bu gerçeği bilmiyor mu?

Bal gibi biliyor tabi..

Bakınız Recep Tayyip Erdoğan Kılıçdaroğlu’nun topladığı muhtarlara yaptığı açıklamada o açıklamayı nasıl çarpıtıp anlatıyor..

 “Bir siyasi partinin başında ki, ki bu siyasi parti ana muhalefet partisidir. "biz yeri geliyor hastanelerdeki PKK'lıları ziyaret ettik" diyor. Şu ifadeye bak ya, ne kadar da rahatlıkla bunu söylüyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu ülkede ana muhalefetin başı olacaksın, bölücü terör örgütü mensuplarını ziyaret edeceksin. Neymiş, yaralıymış. Ben milletin idaresine bunları havale ediyorum.” Diyor..

Kılıçdaroğlu ne demişti.. “Biz hapiste hasta yatan PKK’lıya da gittik DHKP-C’liye de gittik, kader kurbanı olana da gittik, diğer İslami kesimden hapiste yatan ve sağlığı zorda olan insanlara da gittik”

Erdoğan ise “hapiste hasta “ sözünü “hastanede hasta” ya çeviriyor..

Bu fırsatı asla kaçırmazlar.. Çünkü kendi tabanlarını kemikleştirmek zorundalar.. Ankara da ilan panolarını okuyan, Erdoğan’ı izleyen bir AKP yandaşına gerçeği anlatmak imkansızdır.. 

Her şeye rağmen bu hata yapılmamalıydı.. Çünkü karşınızda siyasi rant için belden aşağı vuruş yapanlar var..

İşin özü şu; CHP Genel Başkanlığı koltuğunda yanlış kişi oturuyor.. Bu en çok iktidar partisi AKP’ye ve Başkanlık peşindeki Recep Tayyip Erdoğan’a yarıyor..

 

TURGUT GÜVEN