Geçtiğimiz hafta Akçakoca’dan Amasra’ya kadar olan sahil şeridinde şiddetli bir fırtına yaşandı. Sanırım bu güne kadar esen şiddeti en yüksek fırtınalardan biriydi.

                Fırtına limanlarda ve balıkçı barınaklarında çeşitli zararlara sebep oldu, mendirekleri yıktı, tekneleri batırdı, parçaladı. Yapılmasına karşı çıkılan Sahil yollarını, kıyı kenar çizgisine yasaları hiçe sayarak yapılmasına müsaade edilen iş yerlerini kullanılamaz hale getirdi. Parkları yıktı.

               Kozlu’da tüm ikazlara, olmaz denildiği halde , binlerce lira  verilerek sahile dizilen kum torbalarını,  altına çakıl dökülerek yapıldığı iddia edilen mendireği feneri ile birlikte yerle bir etti.

              Ancak birileri tüm uyarılara ve yasalara rağmen ne yaparsa yapsın doğanın işleyişine torpil geçmiyor, doğa asla affetmiyor. Önüne koyulan engelleri, yapılan sahte işleri, herkese açık olması gereken alanların kişilere özel kullanılmasının faturasını bir şekilde kesiyor.

              Doğa bir başka görevini de hiç aksatmıyor, çeşitli zaman aralıklarıyla insanların kendisine karşı işlediği suçları acımasızca yüzüne vuruyor.

              Bahsettiğim sahil şeridindeki manzara şu! Bizler denizi çöp toplama alanı olarak görüyoruz. Başta plastik şişeler olmak üzere aklınıza ne gelirse denize atmışız. Deniz de “yeter artık sizin yaptığınız” diyerek fırtına eşliğinde yıkarak bizlere iade ediyor.. Fırtına sonrası tüm sahillerde görülen manzara bu.

             Bakınız Kilimli, Çatalağzı ve Muslu belediyeleri yıllardır çöplerini Alacaağzı mevkiine döküyor. (İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun görevlendirdiği müfettiş görmese bile bu bir gerçek. Bu belediyelere ait çöp araçlarının bahsettiğim yere çöp döktüğünün videoları mevcut.) Fırtınada belediye başkanları döktürdükleri çöpleri dalga aldı ve izleri yok etti diye sevinmiş. Haklılar ama fırtına bu çöpleri alıp tüm sahillere iade etmiştir.

            İşin özü şu, belediyeler bu çöpleri sahile dökerken doğa bir şekilde iade ederek halka da sessiz kalmanın faturasını kesiyor. Yaşananların özeti budur..

          Önemli bir ayrıntı ise şu! Fırtına sonrası sahillerdeki atıklar arasında tıbbi atık (enjektör, kan tüpleri ve ilaç şişeleri) var. İşte bu tıbbi atıklar şahıslar tarafından doğaya atılmıyor. Bunu yapan resmi veya özel sağlık kuruluşları.  Bu durum sağlık müdürlüğünü harekete geçirmeli ve gereği yapılmalı. Çünkü bu çok tehlikeli bir durumdur.

          Yaşanan fırtına doğanın hilesinin, torpilinin, yasa dışılığa hoşgörüsünün olmadığını da gösteriyor. Doğa yanlışı affetmiyor, kendisine zarar verene de bir süre sonra dersini veriyor. Aynı zamanda doğa belirleyici ve yönlendiricidir. Bu gerçeği kabul etmeyene doğruyu bir şekilde öğretiyor. Çünkü doğa resmen kustu. Dilerim yaşananlardan ders alınır. 

           PES ARTIK!

            Zonguldak Şoförler ve Otomobilciler Odası’nın 4 Şubat’ta yapılacak olağan genel kurulunu yapacak. Şu ana kadar dört aday var ve bunlardan biri eski başkanlardan Alaattin Toros . İşe bu  nedenle yazımın başlığını “PES ARTIK” olarak atmak zorunda kaldım. Gerçekten pes!

            Çünkü daha önce bu görevi yapmış olan Alaattin Toros (!) bu konudaki “üstün başarılarını ve marifetlerini” saymaya kalksak sayfalar yetmez.

            Önce şunu özellikle belirteyim, bende bu odanın bir süre üyesiydim ve bize “pes artık” dedirten şahsı tanıma fırsatım oldu. Kanaatim şu  bu tip kişiler bu gibi derneklerin değil başkanı, üyesi dahi olamamalı. Çünkü bu şahıs şimdi tekrar aday olduğu görevdeyken suç işlemiş. İki kez görevden alınmış, yargılanıp ceza almış 2.5 yıl hapis yatmış biri. Suçu mu? Yolsuzluk, evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanmak ve zimmet! Daha ne olsun.

            Bu arada bir anımı da anlatmak isterim. Sanırım yıl 2008 Alaattin Toros yine başkanlığa aday. Şoför esnafını durakları gezerek dolaşıyor, seçildiğinde yapmayı düşündüğü işleri anlatıyor. Kilimli de benimde tesadüfen bulunduğum bir taksi durağında hazret konuşuyor. Aynen şunları söylüyor! “Manitanı attın arabana çıktın Gaca’ya jandarma seni iş üzerinde yakaladı, hemen beni arayacaksın.” Daha bir şey anlatmama gerek var mı? Bu kafadaki biri bu mesleğin hangi sorununa çözüm üretebilir ki?

            Böyle suç işlemiş ve ahlaken de bitik biri bu derneğin başkanlığına tekrar aday olmasına yasalardan çok üyelerin oy vermeyip kendisini seçmeyerek hak ettiği cezayı vermesi gerekir.

 Bir süre üyesi olduğum için bu odadaki işleyişi bilirim ve son yıllarda Zonguldak’ta şoför esnafının iyi temsil edilmediğini ve hak ve menfaatlerinin korunmadığını düşünüyorum. 

Bu görevi layıkıyla yapan şoför esnafının hak ve menfaatlerini koruyan kişileri ayrı tutuyor ve diyorum ki! Meslek gereği bitirim ayakları öne çıkmış, racon kesme yeteneği olan, ayakkabısının topuklarına basmayı delikanlılık sanan maço tipler genelde bu derneğin başkanlığına talip olmuşlardır.  Bu tipler oda esnafının hiçbir sorununu çözmedikleri gibi o makamı acımasızca da kullanmışlardır. 

Son sözüm şoför esnafınadır, sizleri temsil edecek mesleğin içinden gelmiş, saygınlığı olan, resmi makamlarda sözünü dinletebilecek efendi ve bağımsız birinin sizleri temsil etmesine imkan verin..

TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi:25.01.2018