Genel seçime 1,5 yıl varken MHP Genel Başkanı (AKP genel başkan yardımcısıdır aynı zamanda) Devlet Bahçeli her zaman yaptığı gibi erken seçim çağrısı yaptı. Bu çağrı üzerine AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin karar organlarına bile sormadan, danışmadan 24 Haziran seçim tarihidir dedi. Başbakan Binali Yıldırım ve AKP Milletvekilleri seçim tarihini televizyonlardan öğrendi.

İşte bu uygulama ülke halkına demokrasi diye yutturuluyor. Böyle bir uygulamanın adı demokrasi değil, resmen diktatörlüktür. 24 Haziran erken seçim sonrasında AKP, MHP ittifakı seçimleri kazandığında Recep Tayyip Erdoğan diktatörlüğü resmi hale gelecektir. 

            Sizi biraz geriye getireyim, özellikle AKP Genel Başkanı RTE’nın erken seçim konusunda açıklamalarını hatırlıyor olmalısınız. Erken seçim istemenin vatan hainliği olduğunu bile söyledi. Bu sözleri sarf eden kişi bu güne kadar zamanında tek bir seçim yapmış değil. Bunun yanında 15 Temmuz sözde darbe senaryosundan sonra Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) Olağanüstü hal (OHAL) olmadı MHP’nin desteği, yandaş medyayı da sayın bu imkânlar yetmedi, AKP erken seçim kararı almak zorunda kaldı.

            Bitmedi!

            AKP’li politikacıların ekonomi uçuyor, 7.4 büyüdük, ekonomi altın çağını yaşıyor, tarımda çağ atladık, dünyanın ilk on ekonomisi içindeyiz, hatta Avrupa bizi kıskanıyor vs söylemlerinin tamamının doğru olmadığı alınan erken seçim kararıyla ortaya çıkmıştır.

İşin özeti şudur, 16 yıldır tek başına iktidarda olan AKP ülkeyi iflasın eşiğine getirmiş, laik cumhuriyetin tüm kazanımları yerle bir edilmiştir. Eğitim, Sağlık karmaşası sürerken Adalet siyasi iktidarın insafına terkedilmiştir. İşsizlik zirve yapmış, üretim durmuş, ekonomi çökmüştür. 

Diğer taraftan, 1983 tarihinden bu güne ülkede zamanında ve eşit şartlarda seçim ne yazık ki yapılamadı. Bunun sebebi iktidardaki özellikle sağ partiler seçimleri kendi lehine çevirmek için seçim kanunlarıyla oynadılar. Ancak ne yaptılarsa iktidarlarını sürdürmeleri mümkün olmadı, hepsi yok olup gitti. DP, ANAP gibi AKP’de gidecek.

Şimdi ise sözde “milli ittifak” yeni bir hilenin peşinde. İyi Partiyi seçime sokmayarak kendilerine avantaj sağlamayı düşünüyorlardı. İttifakın bu hamlesi CHP’den on beş vekilin istifası ile bozuldu. Oyun bozulunca da YSK İyi parti seçimlere giriyor açıklaması yapmak zorunda kaldı diye düşünüyorum. Ancak rahmetli İsmet İnönü bu gibi durumlarda “eşkıyanın ne yapacağı belli olmaz” derdi. Her zaman uyanık olmak lazım.

*******

Önce seçimin adını doğru koyalım! Yapılması düşünülen erken seçim değil resmen baskın seçimdir..

Neden!

AKP’li politikacıların erken seçimle ilgili açıklamalarına bakın. Dün seçim zamanında yapılacak diyenler bu gün biz zaten seçime hazırlanıyorduk diyorlar. Ayrıca seçim süresinin ilanından sonraki süre oldukça kısadır ve partilerin seçime hazırlığı için yetersizdir.

Aklınıza şu gelebilir; muhalefet partileri erken seçim istemiyor muydu, o halde neden hazırlıklarını yapmadı gibi ucuz bir düşünceye kapılabilirsiniz. Bu düşünce ilk bakışta doğru gibi gözükse de yanlıştır.

Neden! CHP milletvekili adaylarının %85’ni üyelerle önseçim yaparak belirliyor. Seçim sürecinin kısalığı nedeniyle CHP tüzüğünde yazan hükmü bile uygulayamadan seçime gitmek zorunda.. Bu durumu baskın seçim kararı alan RTE bilmiyor mu? En iyi bilenlerden biri o.. Amaç merkez yoklaması ile ortaya çıkacak adaylara tepki gösterilsin CHP iç karışıklık yaşasın ve seçimlere bu tartışmalarla girsin. Bu nedenle CHP Genel Merkezi özenle aday belirlemeli, bu tartışmaları en aza indirmelidir.

Parti örgütleri ve tabanı da olağanüstü bu durumda gönlündeki adaylar olmasa bile sessiz kalmalıdır. Hedef AKP ve MHP diktatörlüğünü yıkmak olmalıdır.

Gelişmelerin bir başka boyutu ise şu! Kim ne derse desin, ülkeyi bu girdaptan kurtaracak partilerin başında CHP geliyor. CHP kendi düşüncesine yakın partilerle yapacağı birliktelikle ülkenin üzerine çökmüş AKP ve MHP kâbusundan, bir başka deyişle diktatörlüğe gidişten, kuvvetler ayrılığını esas alan parlamenter sisteme dönüşü sağlayabilir.

Bu dönüşü sağlamak için CHP örgütlerinin iç kavgalarını, beklentilerini, hedeflerini ertelemeleri hatta bitirmeleri gerekir. Siz CHP’li politikacıların “seçime hazırız” söylemlerine çok fazla inanmayın derim. Çünkü örgütlerin yapısını iyi bilenlerdenim, kimse kimseyi kandırmasın, gerçekçi olmalıyız.

İç tartışmaları körüklemeden ve örgüt ismi vermeden yazayım, yönetimlerde etiket peşinde koşma, çekememezlik ve kıskançlık zamanı değil.

Yönetim kurullarındaki bazı kişileri alanlara çıkartmayın çünkü yaptıkları densizliklerle partiye zarar verdikleri oldukça açık..

Partiye seçim kazanmak adına lanse edilmiş ancak aradan dört koca yıl geçmesine rağmen hala partili olamamış Belediye Başkanlarını kontrol altına alın. Kilimli Belediye Başkanı Ali Aslankılıç’ı özellikle uyarın CHP’ye verdiği zarar artık yeter.

En önemlisi ise il ve ilçe başkanlarının milletvekili olmak için istifayı düşünmemelidir. Seçime 60 gün kala örgütlerin boşalması ve başkan olma yarışına girilmesi doğru değildir. CHP Genel Merkezinden son aldığım bilgiye göre de il ve ilçe başkanlarının istifa edip milletvekili adayı olması kabul edilmeyecek. Genel Merkezin bu konudaki talimatı gelecek günlerde örgütlere gönderilecektir diye düşünüyorum..  

            Zonguldak Merkez İlçeye ise naçizane iki tavsiyede bulunmak isterim. Merkez İlçe Kadın Kolu seçimlerinin nasıl yapıldığını hepimiz biliyoruz. O seçimde Yeşim İçli başkanlığında ortaya çıkan yönetim onurlu bir duruşla bu görevlerinde istifa ettiler. Doğru da yaptılar çünkü yaşananların sorumluları onlar değildiler.

Merkez İlçe başkan ve yönetiminin bu yarayı sarmak, iç tartışmaları bitirmek gibi bir görevi var. Yeşim İçli ve yönetim kurulunda bulunan kadın üyeleri davet edip ve çalışmalara katmanın tam zamanıdır.

İkinci tavsiyem ise Merkez İlçede yapılan usulsüz seçime itiraz ettikleri için kesin ihraç talebi ile disipline verilen ve istifa eden kadın arkadaşlarımız içindir..

Merkez ilçe kadın kolu başkan ve yönetimi istifa ettiği için sorun şimdilik ortadan kalkmıştır. Zaman diğer sorunları tartışmak için uygun değildir. CHP’ye yıllarını vermiş ve seçim tecrübelerini bildiğim bu kadın üyelerimize kapıyı açmanın ve onlarla kucaklaşmanın zamanıdır diye düşünüyorum. Merkez ilçe başkan ve yönetiminin alanlara çıkmadan yapması gereken ilk işlerden biri hatta görevi budur.  

Çünkü demokrasi ve seçim iç barışı sağlanmış, düzenli, tecrübeli bir ordu ile kazanılır.

 

TURGUT GÜVEN    

Yayın Tarihi: 22.04.2018