Halkoylaması öncesinde evetci ve hayırcılar alanlarda halk ile buluşuyor. Evet, çiler ülkenin tüm imkânlarını kullanırken, hayırcılar kendi imkânlarıyla ve engellemelere rağmen çalışmalarını sürdürüyor.
Halkoylamasında adaleti sağlayacak Yüksek Seçim Kurulu bu haksızlıkları görmezlikten geliyor. Ülkede Adaletin çivisi çıkmış durumda.
Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu’na “sen siyasetçi değilsin” diyerek tepki gösteren Cumhurbaşkanı tarafsızlık yemini etmiş olmasına rağmen toplu açılışlar düzenleyerek alanlarda halka hitap ediyor. Bu davranışıyla Adaletin çivisini bir kez daha çekiliyor.
Cumhurbaşkanı halka hitap ettiği birçok yerde değiştirilmesi düşünülen Anayasanın içeriğini anlatmıyor. Oda diğer evetciler gibi AB ülkelerine kafa tutuyor, hayır diyenleri terör örgütlerinle ilişkilendiriyor.
Sakarya da halka hitap ederken ülkemizde 103.000 kişiye bir milletvekili düştüğünü AB ülkelerinde Almanya’da 93 bin, İspanya’da 56 bin, Fransa’da 50 bin, İtalya’da 49 bin kişiye bir vekil düştüğünü söylüyor.
Bu rakamlar doğru değil. Cumhurbaşkanına bu bilgileri verenler yanıltıyor gibi görünüyor. Çünkü ülkemizin nüfusu 78 milyon. Milletvekili sayısı ise 550. 141,000 kişiye bir milletvekili düşüyor. Milletvekili sayısı 600 ze çıkarsa 130,000 kişiye bir vekil düşecek.
AB ülkelerine bakalım; Almanya'nın nüfusu 83 milyon. Milletvekili sayısı 630. 131.000 kişiye bir milletvekili düşüyor. Cumhurbaşkanının dediği gibi 93 bin değil.
İspanyanın nüfusu 46 milyon, milletvekili sayısı 350. 131.000 kişiye bir Milletvekili düşüyor. Cumhurbaşkanının dediği gibi 56 bin kişiye değil.
Fransa Nüfusu 65,5 milyon, milletvekili sayısı 577. 114.000 kişiye bir milletvekili düşüyor. Cumhurbaşkanının dediği gibi 50 bin kişiye değil.
İtalya Nüfusu 43 Milyon, milletvekili sayısı 630. 68.000 kişiye bir milletvekili düşüyor. Cumhurbaşkanının dediği gibi 49 bin kişiye değil.
Rakamlar böyle olunca AB ortalaması da Cumhurbaşkanının açıkladığı gibi 40 bin olması mümkün değil.
Anlatmak istediğim şu Cumhurbaşkanının açıkladığı rakamlarda büyük bir yanlışlık var. Doğru rakamlara ulaşmaksa oldukça kolay! Ülke nüfusunu milletvekili sayısına bölün yazdığım rakamlara ulaşırsınız. Ancak amaç bu rakamlarla evet oylarını arttırmaksa bu yol yanlış.
Birde AB ülkeleriyle ülkemizin refah seviyesini karşılaştırırsanız bizde 550 milletvekilinin bile fazla olduğu ortada, hayır diyenlerin ise milletvekili sayısının artmasına karşı çıkış nedeni bu.
Siyaset bilimi çifte standarttı kaldırmaz. AKP’li siyasetçiler AB ülkelerinin kendilerine toplantı yapma hakkı tanınmadığını, kendilerine tanınmayan bu “hakkın” (hakta değil çünkü AKP yurtdışında siyaset yapma yasağını kendileri getirdi) PKK gibi terör örgütüne kullandırıldığını söylediler.
AKP’li siyasetçilerin ileri sürdükleri bu iddia doğru!
Aynı Almanya Cumhuriyet düşmanı şeriatçı, dinci örgütlerinde cirit attığı da bir ülke! AKP’li siyasetçilerin “dinci ve şeriatçı cumhuriyet düşmanı” bu örgütlerin Almanya’daki faaliyetlerinden hiç rahatsız değil. Hatta “çözüm sürecinde” PKK’nın Almanya da örgütlenmesine faaliyet göstermesine neden sessiz kaldılar da şimdi rahatsızlar oldular. Şimdi PPK’yı dile getirenler AB ülkelerinde ki dinci yapılanmayı neden dile getirmiyorlar? İki örgütlenmede ülkemiz için tehlikeli değil mi? Yoksa PKK hayırcı dinci şeriatçılar evetçi diye bilindiği için mi? Oysa PPK’nin lideri bebek katili Öçalan, evet’in kitabını yazdığını tüm Türkiye öğrendi.
Mevcut Anayasamıza göre tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanının muhalefet partilerine sataşması, aşağılaması çok şık değil. Parlamenter sisteme de yakışmıyor.
Bir tv programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na veryansın ediyor. “Yedi seçim kaybetti hala partisinin başında duruyor” diyor. İlave ediyor ve; “Avrupa ülkelerinde böyle bir şey olmaz, seçim kaybeden gider” diyor.
Tarafsızlık yemini etmiş birinin bir muhalefet liderine bunları söylemesi ne kadar doğrudur takdir sizlerin.
Cumhurbaşkanının söylediği doğru ama bunu söylemesi gereken kendisi değil. AB ülkelerinde seçim kaybeden liderler siyasetten çekildiği doğrudur.
Ancak AB ülkelerinde şu da değişmez bir gerçektir. Siyasiler hakkında en küçük bir usulsüzlük, yolsuzluk, sahtekârlık, rüşvet, ayrımcılık yapmak vs gibi davranışların söylentisi bile ortaya çıktığında bu suçlamalara maruz kalan siyasetçi derhal istifa eder. Ülkemizde olduğu gibi parmak çokluğuyla kendisini aklamaz.
Bu durum çifte standarttır, AKP içinde bu güne kadar suçlananların hiç biri yargıya gidip aklanmamıştır.
AB ülkelerinde siyaset leke kabul etmez. Lekeli siyasetçinin siyasi yaşamı anında sona erer. Ülkenin eksiği de bu siyasi ahlaktır. Ülkemizde de siyasilerimizde özlenen kaliteyi yakalayabilse.
Keşke anayasa maddelerinden biri siyasi ahlak üzerine olsaydı.
TURGUT GÜVEN
Yayın Tarihi:21.03.2017