19 Temmuz 2017 Çarşamba günü yazdığım “ŞANAL'I İZLERDEN” başlıklı yazı da Şenol Şanal'ın basın toplantısında altını çizdiklerinden bahsetmiş sonunda “konuya devam edeceğim” diyerek bitirmiştim.
Devam etmekte ki israrımın nedeni şu; Şanal'ın görevden alınması iki kişi arasında olup bitmiş küçük bir olay gibi gösterilip geçiştirilemez. Tüm Zonguldak halkını da yakından ilgilendirir. Ayrıca Akdemir başkanlığındaki belediyenin bu şehrin sorunlarını çözemeyeceğinin de cevabı niteliğinde.
Konuya kaldığımız yerden devam edelim.!
Şanal basın toplantısında görevde bulunduğu üç yıl içinde edindiği tecrübeyi de basın yoluyla Zonguldak halkı ile paylaştı. Akdemir'in “seçim oldu. 9 oy Şenol Şanal, 6 ay diğer aday olan arkadaşımız aldı. O akşam bölündük. Hiç hoş olmayan davranışlar ve konuşmalar orada ortaya çıktı” sözlerini öne çıkardı ve Akdemir'in seçimleri “bölücülük” olarak anladığının da altını çizdi.
Ancak benim kafamı kurcalayan işler ise başka! Şanal 2 Temmuz 2014 tarihinde Belediye Başkan Yardımcısı olarak göreve başladıktan sonra belediye gelirlerine yaptığı katkıyı rakamlarıyla verdi.
Belediye bütçesine katkılarını şu şekilde saydı; “Barajda çalışan çok kıymetli teknisyen arkadaşlarla birlikte hazırladığımız projeyle yılda 800 bin TL, 5 yılda 4 milyon TL tasarruf sağlayan projeyi hayata geçirdik.” dedi.
Devamında;
“- 2014 yılı su gelirleri 13 milyon TL,
-2015 yılı su gelirleri 18,5 milyon TL,
-2016 yılı su gelirleri 23 milyon TL,
-2017 yılı hedefi 30 milyon TL, Eğer bu yılı tamamlayabilseydik 4 yılda yalnızca su gelirlerinden TOPLAM 32,5 milyon TL artış olacaktı” dedi.
Suya 3 yıldır zam yapılmadı ve bu şehirde her yıl nüfus azalıyor! Diyerekte başarısındaki mücizenin altını çizdi.
Bu rakamlar doğru mu? Doğru. Doğruluğundan Akdemir dahil kimsenin şüphesi yok. Suya zam yapılmadığı, nüfusun azaldığı bir şehirde bu artış nasıl sağlandı (?) sorusunun cevabı şu! Kayıt dışı aboneyi kayıt altına almış ve yılların birikmiş alacaklarını tahsil etmiş. Şanal'ı iyi tanıyan biri olarak bu mücizenin Şanal'ın insan ilişkilerindeki samimiyetinde, çözüme odaklı anlayışına bağlıyorum.
Barajla ilgili Şanal'ın tasarruf sağlayan iki önemli projesi var. Şöyle anlattı;
“2017 yılı sonuna kadar bir türbin yerleştirip elektrik üretimine başlayacağız ve barajın elektrik ihtiyacının % 25 ini buradan karşılayacağız.. Bu aylık 50 bin TL tasarruf demek.
Yine 2017 yılı sonuna kadar yüzeyden su alma yapısını hayata geçirip tüm şehir’ e dünya kalitesinde su vereceğiz. Böylece arıtma tesisinde kullanılan tüm kimyasallarda % 90 oranında tasarruf sağlayıp, kente içilebilir kalitede arı su vereceğiz, 1,5 yılda tesis maliyetini çıkartmış olacağız.”
Sonrasın da Şanal “gelelim diğer küçük kazandırdıklarıma” diyerek şunları söyledi;
Mali Hizmetlerin tarafıma bağlı olduğu ve bir işçimize 250 TL avans veremeyeceğimi söyleyen Akdemir’e görevi iade edene kadar geçen dokuz aylık süre içerisinde yalnızca el ilanlarından yaklaşık 700 bin TL;
7 yılda sonunda BİLBOARD alanlarının kiraya verilmesinden kaynaklanan ve her ne hikmetse bir türlü tahsil etmediğiniz 112 bin TL kurum alacağı bulunan ve size (Akdemir'e) zorla iptal ettirttiğim, sonra her şeyini hazırladığım ve 5 yıllık sürede kuruma ödenecek tutarların toplamı 1 milyon 300 bin TL;
Zabıta Müdürlüğünün tarafıma bağlı olduğu süre içerisinde Kabahatler kanununa muhalefetten ne kadar toplandığını bilemediğim ancak, kayda değer olduğuna inandığım bir tutar.”
Bunlara baktığınızda Şanal anlattıklarıyla “belediye kasasını benim başında bulunduğum birimler doldurdu” demiş olsaydı, buna kimsenin itiraz edecek bir hali de yoktu.!
Tüm bunlardan sonra kafamı kurcalayan ise şu soru; Akdemir özellikle akçeli konularda hakkında iddialar olan biri. Akdemir belediye kasasını dolduran birinden neden rahatsız oluyor.? Üstelik Şanal'ın yaptığı işlerden ve çalışmalarından memnun olduğunu söylediği halde. Bunun mantıklı açıklaması çikolatayı geri gönderdi olamaz.
Ancak benim ve basın açıklamasına katılanların ilgisini çeken önemli bir açıklama var.
Şanal diyor ki;
“Yine Zabıta Müdürlüğünün tarafıma bağlı olduğu süre içerisinde tüm görüşmelerini yaptığım ve sonuçlandıracağıma inandığım KARDEMİR’den alınacak 1,5 milyon TL’yi ısrarla almamak üzere hareket etmeniz sonrasında, zorlayarak ve içime sinmeden aldığımız iş makinasının değeri olan 380 bin TL.”
Burada konuya bir açıklık getireyim! Kardemir bu tutarı Zonguldak limanından yaptığı nakliye sırasında çevreyi kirletme nedeniyle ödüyor. Tabi bu ödeme para olarak değil, araç, iş makinasi vs bağışı şeklinde gerçekleşiyor. Şanal öncesi bu nakliye nedeniyle Kardemir’den alınan para 82 bin lira, oda adeta yalvararak..
Şimdi burada duralım! Şanal KARDEMİR yetkilileri ile görüşerek Zonguldak Belediyesine ödenmek üzere 1,5 milyon TL de ısrar ediyor. Nakit olmaz ise bu tutar karşılığında araç-gereç için anlaşmaya çalışıyor. Ancak Akdemir devreye girip 1.5 miyon yerine 380 bin TL tutarında araca razı oluyor.Aradaki fark öyle böyle değil 1 milyon 120 bin TL.
Şanal'ın yukarıda söylediği yukarıda benimde altını çizdiğim “ısrarla almamak üzere hareket etmeniz” dediği 1 milyon 200 bin TL'den nasıl alınmaz, nasıl vazgeçilir?
Burada şeytanın avukatlığını yapayım! Aradaki fark bir başka şekilden alınmış olabilir mi? Örneğin, Akdemir'e yakın yüklenicilerin şantiyesine veya değişik inşaatlara demir olarak ödenmiş olabilir mi?
Şanal'ı “Çikolatayı geri gönderdi” diyerek görevden aldığını söyleyen Akdemir, belli ki çok disiplinli çalışıyor. Bu durumda aklıma şu geliyor; seçimlerden bir gün önce AKP den belediye meclis üyeliğine müracaat eden, bir gün sonra Akdemir kontenjanından belediye meclisine giren Zeki Çolak'ın “imara aykırı binalarına” neden göz yumuyor, neden sessiz kalıyor? Yıkım kararını neden uygulamıyor?
Önemli soru ise şu, CHP'li bir meclis üyesi üstelikte görev yaptığı belediye sınırları içinde nasıl imara uygun olmayan binalar yapıyor, bir belediye başkanı bu imarsız yapılara neden göz yumuyor.
Bir başka önemli iddia ise şu; Zonguldak belediyesinde kim müteahhit ile “ maliyetine daire” pazarlığı yapıyor? Neyin, hangi hizmetin kaşılığında yapıyor?
Şanal, Akdemir'in “kaçak su” kullanıldığına dair kendisine önce altı ay, daha sonra iki aydır ihbar geldiğini söylüyor. Akdemir ihbar geldiği halde bu süre içinde neden beklemiş, kaçak su kullanımına bu süre içinde neden göz yummuş. Diyelim ki iddia doğru; zamanında müdahale edilmediği için ortaya çıkan kamu zararından Akdemir sorumlu değil mi?
Ayrıca su kaçağına neden yetkisi olamayan belediye zabıtası zabıt tutmuş.
Şanal'a “kaçak su ihbarı” var, bu ihbarı dikkate almıyor ve bundan menfaat sağlıyor senaryosu ile komplo kurulduğunu düşünüyorum. Ancak bu komplo Şanal'a tutar mı? Kendisini tanıyan biri olarak tutmayacağını gelecek günlerde görüp anlayacağız. Bence Şanal bu oyunu bozar.
Yazımın başlığını “FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK..!” koydum. Nedeni şu. Bu gün Şenol Şanal ile Ankara'da buluşup sabah kahvaltısı yaptık. Görevden alındıktan sonra kendisiyle ilk yüz yüze görüşmemizdi. Oldukça sakin, sağduyulu, hırsını değil, aklını öne çıkaran, mantıklı akıl dolu çözümlerini dikkatle dinledim. Bundan sonraki süreçte yapmayı düşündüklerini ise aramızda kalmak kaydı ile soğukkanlı ve kararlı bir şekilde anlattı.
Zonguldak’a fırtına öncesi sessizlik hâkim, Şanal'ın fırtınası ise yakında esmeye başlar. Bekleyin, görün.
TURGUT GÜVEN
Yayın Tarihi:04.08.2017