Yazımın başlığı ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ait olduğunu biliyor olmalısınız..
Ulu önder Cumhuriyetin ilk yıllarında acaba bu sözü söylemek ihtiyacını neden hissetmiştir..!
Bence söylendiği yıla (1923) bakıldığında bu uyarı yeni Cumhuriyeti yönetecek olan kişilere mesajdır.
Özellikle günümüzdeki politikacıları gördüğümde, ülkeyi yönetenlerin bu sözü yaşam biçimi haline getirmesi gerektiğine daha çok inanıyorum.. Çünkü politika insanları aldatma sanatı haline getirilmiş..
Dürüst, namuslu politikacılarımız yok mu? Var elbet, ancak halkımız bu insanları ne yazık ki kollamıyor, korumuyor, hatta örnek almıyor..
O halde, halkımızın bir kesimi yalanla avutulmayı, uyutulmayı benimsemiş, seviyor..
Gerçekleri söylemek, savunmak yürek işi olduğu içindir ki Mustafa Kemal Atatürk “korkmayınız” demiş..
Bu korku günümüzde “doğrular söylendiğinde menfaat korkusuna” dönüşmüştür.. İnsanlarımızın bir çoğu “doğruyu söylediğimde şu çıkarım zedelenir” anlayışındadır..
Şimdi nereden çıktı bu gerçeği söyleme ve korkmama işi diyenleriniz olabilir..!
Günümüzde öyle ilginç olaylar yaşıyoruz ki, yalanlar içinde boğuluyoruz.. İnsanlarımız en azından bir kısmı iki yüzlü olmakta sakınca görmüyor.. Yaptıkları sonrasında utanmadan sıkılmadan toplum içinde boy göstermeye devam ediyor..
12 Mart Cumartesi günü Ankara’da Atatürkçü Düşünce Derneğinin (ADD) düzenlediği “YENİ ANAYASA TUZAĞI” panelini izledim.. Panelistler Hüsamettin Cindoruk, Sabih Kanadoğlu ve Erdoğan Teziş’ti.
Salon hınca hınç doluydu ve paneli izleyenleri bilinç seviyesini tahmin edersiniz değil mi? Tabi ki politikacılarda bu panele ilgi gösterdiler..
Panele gelenlerin tanıtıldığı bölüme gelindiğinde hayal kırıklığı yaşadığımı söylemeden geçemeyeceğim..
CHP’den Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla ihraç edilen, Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka anons edildiğinde alkışlanması benim gibi bir çok kişiyi de rahatsız etmiş olmalı ki panel sonrasında sohbet ettiğim izleyicilerde aynı konuyu dile getirdiler..
Bu olayda iki davranışa anlam veremedim..
İlki Aylin Hanım “Atatürk resminin duvardan indirilmesiyle” ilgili bu güne kadar insan aklının kabul edebileceği bir açıklama yapabilmiş değil.. YDK’da verdiği ifade kendisini kurtarmaya yetmemiş ki PM’de yapılan oylama sonucunda partiden ATILDI…
Salondaki panel izleyenlerin bilinçli kişiler olduğunu söylemiştim.. Bu bilinçli kesim Nazlıaka gibi birini nasıl alkışladılar anlayabilmiş değilim..,
İkincisi ise şu.. Ben böyle bir suç işleyip partiden disiplin kurulu kararı ile atılmış olsaydım uzun zaman Atatürkçülerin yoğun olduğu toplantılardan uzak dururdum.. Çünkü Atatürk’ü gündeme gelebilmek için kullandığımdan utanırdım ve bu nedenle alacağım tepkilerden çekinirdim.. Gittiğim yerlerde insanlar beni nezaketen de alkışlasalar asla sırıtamazdım…
Yerel siyasette de buna benzer davranışlar yaşanıyor..
Zonguldak belediye başkanı Muharrem Akdemir ile ilgili yolsuzluklar gündeme geliyor.. Oğlunun evinden çalınan kasa hırsızlığı da bunlardan biri.. Yine yerel basında doğrudan temin ile bir iş adamına sürekli verilen ihalelerin listesi yayınlandı..
Başkandan iddialar karşısında bir açıklama yok..
He az daha unutuyordum Başkan Akdemir bu iddiaları gündeme getiren ve yazan gazeteciye hakaret davası açmış..
Yine yerel basında.!
Kilimli Belediyesi Alacaağzı olarak bilinen Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait alana çöp dökmeye devam ediyor…
Geceleri ise aynı yerde başka bir hareketlilik var… Şist diye bilinen ekonomik değeri olan kömür atıkları ticari amaçla kamyonlara yüklenerek termik santral veya fabrikalara satılıyor.. Şist taşıyan araçlar Kilimli Belediyesine ait..
Her ikisi de suç mu? Çevreyi kirletme ve hırsızlık suçu..
Gazetenin yaptığı bu iddiaya cevap vermesi gereken Kilimli Belediye Başkanı Ali Aslankılıç değil mi?
Henüz bir açıklama yapılmadı, belki de yapılamadı..
Eğer bir siyasetçinin hakkında bu tür ciddi iddialar arsa ki var bu durumda susmak doğru olmaz.. Bu iddialara cevap verilmesi, kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmiyor mu?
Her iki başkanın siyaseten bağlı olduğu ilçe ve il örgütünden kendilerine bu iddialar nedir diye soruldu mu? Hiç sanmıyorum.. Soramazlar.. Çünkü belediye başkanları kendilerini ağlı oldukları örgütün üzerinde görüyor..
Eğer örgütler iddia edilenleri sordular da başkanlardan kendilerini ikna eden cevaplar aldılarsa işte o cevapları kamuoyu da bekliyor.. Lütfen açıklayın..
Eğer CHP yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının üzerine gitmez ve kendisine oy veren kitleye ikna edici açıklamalar yapamazsa AKP’den farkı kalmaz.. Ancak şu unutulmasın CHP üyesi AKP üyesine benzemez.. Yolsuzluk yapana sahip çıkmaz..
Tam aksine hırsıza hırsız der ve gerçekleri söylemekten korkmaz..
TURGUT GÜVEN