AKP’nin iktidara geldiği ilk günlerde (2002) iktidar sarhoşluğu içinde gizli gündemlerini açıklayan yandaşları olurdu.  Toplum tepki gösterdiğinde açıklamayı yapan uyarılır, bazen parti disiplin kuruluna verilir ve parti yetkilileri “sözleri kendini bağlar” açıklaması yapardı.

                AKP 14 yıldır iktidarda ve artık gizli gündemini saklama ihtiyacı hissetmiyorlar, toplumu geren söylemlere ise kayıtsız kalıyor. Çünkü artık kendilerini güçlü görüyorlar.

                Bu konuda iki yaşanmış iki olayı sizlerle paylaşıp aradaki ince çizgiye dikkatinizi çekmek istiyorum.

                Avukat Ömer Tuğrul İnançer 30 Temmuz 2013 tarihinde TRT’de canlı yayınlanan iftar saati programında "Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir" diyor.

                Bu açıklamaya haliyle tepki yağıyor. Diyanet Başkanlığı "Dinimizde kadına tecrit yoktur" açıklaması yapmak zorunda kalıyor. Parasını halkın ödediği TRT ise sözlerle ilgili olarak, “Bu kurumu bağlayan bir görüş değildir” diyerek işin içinden sıyrılıyor.

                Ömer Tuğrul İnançer’e Cumhuriyetin hiçbir savcısı “gel bakalım arkadaş buraya senin derdin nedir” demiyor veya diyemiyor.

                Bakınız bu açıklamaya gereği yapılmayınca kimler harekete geçiriyor, kendine görev ediniyor!

MANİSA'nın Turgutlu İlçesi'nde, akşam saatlerinde parkta spor yapan 1 çocuk annesi, 4 aylık hamile, 32 yaşındaki Ebru Tireli, kimliği belirsiz bir kişinin saldırısına uğrayıp, ayakkabıyla dövüldü.

Saldırgan "Bir daha burada yürüyüp, spor yapmayacaksın" diye bağırıp, ayağından çıkardığı ayakkabısıyla genç kadının suratına defalarca vurdu. Saldırgan, dengesini yitirince düşerek başını kaldırıma çarpan Tireli'ye yerdeyken tekme de atıyor. Korkup, gözyaşları döken Tireli'nin çığlık atması üzerine saldırgan kaçıyor.

Saldırgan yakalandı ancak bir süre sonra serbest bırakıldı, görgü tanıklarının tarifine uymadığı söylendi. Daha sonra tekrar yakalandı ve tutuklanarak hapse atıldı. Haftaya kesin çıkar.!

Bu ve bunun gibi olaylar ülkemizde sıkça yaşanır hale geldi. Çünkü kadınlara yapılan bu tip saldırılar karşısında mevcut yasalar uygulanmıyor. Adalet sistemi kadına şiddet konusunda kör ve sağır.

İşte devletin televizyonunda "Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir" diye açıklama yapan kişiye gereği yapılmazsa geldiğimiz gün işte bu gündür.

Diğer olay ise şu.!

Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız, katıldığı bir tv programında “7 yaşında bir kız çocuğu, 25 yaşında erkek çocuğu ile veya 7 yaşında bir erkek çocuğu, 25 yaşında bir kız ile nikâhlanabilir. Nikâhlanmalarında sakınca yoktur. Evlilik için bir yaş söz konusu değildir. 10 yaşında, 7 yaşında, 6 yaşında nikâha engel bir durum yoktur" dedi. Tarih 11.Ocak 2015.

Medeni yasamıza göre toplumda kızgınlık, öfke yaratan bu açıklama suç değil mi?

 Toplumun tepki gösterdiği bu açıklamaya yasa uygulayıcılarının harekete geçmesi gerekmiyor mu? 

Bu açıklamada ki benzer söylemler ülkenin her şehrinde tekrarlanıyor. Bunlardan biri geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da yaşandığı ortaya çıktı.

Diyarbakır’da karın ağrısı nedeniyle götürüldüğü hastanede hamile olduğu anlaşılan ve geçen 23 Kasım'da sezaryenle doğum yapan G.D.'nin, doğum yaptırılmadan önce polis tarafından çocuk izleme merkezinden alınan ifadesi alındı. İfadesinde G.D kendisine meyve suyu içirildikten sonra bayıldığını anlattı. Sonrası malum.

Ne diyordu yobaz “10 yaşında, 7 yaşında, 6 yaşında nikâha engel bir durum yoktur”. Devlet bu söyleme sessiz kalıyordu.

Bu ülkede erken yaşta evlikler konusunda resmi kayıtlara bakalım.

TÜİK’in verilerine göre 2015’te toplam 602 bin 982 resmi evlilikten 31 bin 337’sinde 16-17 yaşındaki kız çocukları gelin olmuş. Bu sayı, toplam evliliklerin yüzde 5,2’sine denk düşüyor.

Çocuk yaşta evliliğin en yüksek olduğu şehir yüzde 15,3 oranıyla Kilis. En düşük il ise%1 ile Tunceli.  

Bunlar resmi rakamlar. Gerçekte ise kız çocukları daha erken yaşlarda evlendiriliyor, sayısının da çok daha fazla olduğun tahmin ediyorum.

Bakınız bu açıklama ve benzer olayların yüzlercesine örnek vermek mümkün. Geri kalmış toplumlarda bu yaşam biçimi benimsenmiş.

Bu konuda bir şeyler yapıp önlemesi gereken devleti yöneten siyasi iktidar değil mi? Devlet vatandaşı olan çocuğu, kızı, kadını bir şekilde koruyacak, bu asli görevlerinden biri.

Ülkemizde AKP iktidara geldiği günden bu güne kadına şiddet ve çocuk istismarı tavan yapmış durumda. Buna rağmen kadını ve çocuğu koruyacak bir tek yasa çıkarmış değil.

Kadın eve kapanmalıdır anlayışı topluma pompalanıyor.

Yetkililer ise yaşananları sessizlik içinde onaylar gibi. Hatta bu olumsuzluklara yasal kılıf peşindeler. Adalet Bakanı çocuk tecavüzünde “çocuğun rızasını” arıyor.

Bu konuyu neden yazdım!

Ülkemizde kız çocuklarının istismara uğramaması ve okuması için tüm varlığını, yüreğini inancını ortaya koyan Atatürk’ün kızı Türkan Saylan’ın bu gün doğum günü.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğini kurup 35.000 kız çocuğunu tecavüze uğratmadan, yakmadan, kılına zarar getiremeden okutup bu ülkeye kazandırdı.

AKP, O’na beraber yürüdükleri Fettullahcılarla birlikte hasta yatağında bile kumpas kurup saldırdı.

Türkan Saylan’ın tek başına yaptığını AKP devlet imkânları olduğu halde yapmıyor. Kızları okumuş çağdaş toplum yaratmak işine gelmiyor.

Ancak şu akıllardan çıkmasın!

Bu çağdaş Atatürk kızı arkasında 35.000 Atatürk kızı bıraktı, O’nun yaktığı meşale ülkede dolaşıyor bilesiniz..

TURGUT GÜVEN