KİLİMLİ CHP’DE YAŞANANLAR-2.!

 

                Bu günde Kilimli CHP ilçe başkanlığında yaşananları yazmaya devam edeceğim.

                Bir önceki yazımda iki kadının zorla istifa ettirildiğini yazmıştım. İki kadından biri ilçe bilişim sorumlusu Sonnur Aydoğan’dı.

                Sonnur Aydoğan istifa dilekçesini Ocak ayı sonunda CHP ilçe başkanlığına verdi.

                İstifa gerekçelerini kendine göre sıralamıştı. Bu gerekçelere bakalım!

                Hanımefendiyi ilçe başkanı olarak yetersiz. Bu durum yönetme zafiyetini ortaya çıkarıyor bu nedenle yönetim kurulundaki “su kurnazı” kişilerin etkisinde kalması. Bu eksiklikler ve “el aklıyla” yönetmesi, yönetim kurulu üyeleri arasında rahatsızlık yaratması.

                Yönetim kurulu toplantılarında gündem yeterinde tartışılmıyordu. Alınan kararların, karar defterine toplantı öncesinde yazılıyordu.

                Yapılan harcamalara açıklık getirilmemesi, bu harcamaların detayı sorulduğunda hakarete varan tartışmaların yaşanması ve tehditlere maruz kalınması.

                İlçe binasında sürekli bir kavganın oluşu, gelen partililerin iyi karşılanmaması nedeniyle partiye gelen gidenin de kalmayışı.

                Yönetim kurulu üyeleri arasında yaşanan bölünme.!

                Bence en önemlisi ise yaşanan sorunları anlatacağı bir makamın olmaması ve sahipsiz kalması!

                Sonnur Aydoğan bu şartlar altında görevimi yapamam diyerek ilçe yönetim kurulu üyeliğinde istifa ediyor.

                CHP İlçe Başkan ve yönetiminden bu istifa ile ilgili tek kelime duydunuz mu? Ben duydum aşağıda yazacağım!

                Böyle bir istifa dilekçesi, işi bilen bir ilçe başkanına verilmiş olsa ne yapar?

İstifa gerekçelerine bakıp, yaşanan sorunları çözmeye çalışacağım der ve istifa eden kişiyi verdiği karardan döndürmeye çalışır değil mi? İşte yetersizliğine kanıt.

Bakın hanımefendi ne yapıyor.

Dilekçeyi okuyor ve o anda partide bulunan kadın kolları ilçe başkanı ve yönetim kurulunda bulunan kişilere “ bu dilekçeyi Sonnur yazmamıştır” diyor.

Hatta etrafındakilere ve telefon edip uzun uzun konuştuğu parti üyelerine de aynı düşüncesini söylüyor.  Ancak kimin yazdığını nedense söyleyemiyor!

Sizce kimden şüpheleniyor olabilir?

Ben yazayım; Turgut Güven’den, yani benden.  Bu bilgiyi yönetim kurulu üyelerinde birinin “Sonnur’a istifa dilekçesini sen yazmışsın” demesiyle öğrendim. İsmini vermeme gerek yok, vermiş olsam da kendisi de zaten inkâr etmeyecektir.

Önemli olan dilekçenin kimin yazdığı değil, önemli olan anlatmak istediği ve içinde ne yazdığıdır. Dilekçeyi Sonnur, ben veya bir başkası yazsa ne olur. İçinde yönetimde yaşanan sıkıntılar anlatılıyor ve ben artık yokum deniyor.

Tabi hanımefendi bunlarla ilgili değil. Aklı koltuğunda!

Bunlar yaşanırken şöyle 7-8 sene öncesine gitme ihtiyacı hissettim. Hanımefendi belde başkanı olarak atandığında partili arkadaşlarla hep birlikte yardımcı olduk. Beldeyi tüzük ve yönetmeliğe göre yönetmesi konusunda kendisine destek verdik.

İşte bu ilk günlerde hanımefendinin basın açıklamalarını ve yapacağı konuşmaların metnini acaba yazan kişi kimdi? Hanımefendiye sorun bakalım ne diyecek!

 Daha sonra hanımefendi bazı kişilerin aklına uyarak bizim bu desteğimizden uzaklaştı. Tüzüğe ve yönetmeliğe uygun olmayan (masa başı delege seçimleri gibi) işler yapmaya başlayınca eleştirdik ”yanlış yapıyorsun” dedik. O nedenle hanımefendi tarafından istenmeyen kişi olduk.

Konu buraya gelmişken yazayım.! Ben kimsenin düşmanı falan değilim. Siyasette kimseye kırgın veya kızgınlığım da yoktur. Sadece döneklerle arama mesafe koyarım. Doğru bildiğimi her ortamda söyler ve yazarım. Benim doğrularım partinin tüzüğü ve yönetmeliğidir. Ha bunları yaptığım için kızanlar darılanlar olmuştur. Bu davranışlar benim umurumda bile olmaz.

Bu gerçekler ortadayken “Turgut benim düşmanım, bunlar (istifa edenler) onun aklıyla hareket ediyor” gibi konuşmalar bir ilçe başkanına yakışmaz. Herkesin bir aklı var. Kimlerin uzaktan kumandalı olduğunu en iyi bilen yine kendisidir. Aksine iddia edildiği gibi bu sözler kendisinin yönetme zafiyetini bir türlü yenemediği egolarının da kanıtı olur.  

Konumuza dönelim.

Sonnur Hanımın istifa gerekçelerinin çoğunun doğruluğundan şüphe duymuyorum. Çünkü istifa gerekçelerini yönetim içinde ve dışındaki bilen kişilerle de görüştüm. Su kurnazları dışında yalanlayan olmadı.

Ayrıca kötü gidiş karşısında partili arkadaşlar ilçede toplantı yaptılar. Bu toplantıda dağıtılan yardım konusunda Sonnur Hanımın iddiaları sonrasında üzerine nasıl yüründüğünü o toplantıda bulunan herkes gördü. Araya girilerek darp edilmesinin engellendiği biliniyor. Bu olayı anlatanlarda o toplantıdaki arkadaşlar.

Partililerin gözü önünde yaşanan bu olayı nasıl inkâr edeceksiniz. Yönetici bir erkeğin, bir kadın yöneticinin üzerine yürümesine, bir kadın olan ilçe başkanı nasıl göz yumar! Böyle bir saldırı kendisine yapılsa kabul eder mi?

Eleştiri karşısında sandalyeleri deviren, masası üzerinde bulunanları sağa sola fırlatan, çantasını duvardan duvara vuran, hırsını alamayınca yakınlarını devreye sokan biri, gözünün önünde yaşanan “kadına şiddet”  girişimine hangi vicdanla sessiz kalır anlamak mümkün değil.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve karar verin. Haksızlığa ve şiddet girişimine uğrayan kendisine sahip çıkılmadığı için yönetim kurulundan istifa etti.  Bir kadına saldıran su kurnazı ise hala Kilimli İlçe yönetiminde başkanlığa vekâlet ediyor ve yerel medyada boy gösteriyor.

Böyle bir durumda istifa haksız mı?  

Devam edeceğim.

TURGUT GÜVEN

 

Yayın Tarihi:21.02.2017