KİLİMLİ CHP’DE YAŞANANLAR-4.!

 

                Bir önceki yazıda “Su kurnazı” İlçe Sekreteri İbrahim Kurtocağı’nın numaralarında kalmıştık! Oradan devam edelim.

                İbrahim Kurtocağı’nı Kilimlide benim kadar iyi tanıyan bir başka kişi yoktur. Bu benim iddiam.  Kilimli Lisesinden okul arkadaşımdır ve bu güne kadar ilişkilerimiz hiç kopmadı.   

                Bir Atasözümüz vardır; “kişi yedisinde neyse yetmişinde de odur” diye. Bu söz her insan için geçerli olmasa da büyük bir kesim için geçerlidir.

Lise yıllarında İbrahim’in bir huyu vardı. Sınıfı karıştırır ancak hiç suçu yokmuş gibi durup, süt dökmüş kediye döner kenara çekilirdi. Bunu yaparken de sınıf içinde bir iki saf arkadaşımızı kullanırdı. Tabi yanan onlar olurdu. Bu huyu lise çağlarında anlayışla, hatta gırgır şamatayla karşılanır bizde İbrahim’i o huyuyla severdik.  

                Aradan geçen yıllar İbrahim’in bu huyunu hiç değişmediğini gösteriyor. İşin berbat yanı lise çağlarında sempati ile bakılan bu huy, siyasete taşındığında işin şekli değişiyor. Lise çağlarındaki gibi sempati ile bakılmıyor. İşin kötü yani İbrahim bu huyuna “su kurnazlığını da” eklemiş. Hatta bu iş su kurnazlığında üçkâğıtçılığa doğru yola çıkmış.

                Yaşananları yazdıkça bir arkadaşım için neden bunları yazdığımı daha iyi anlayacaksınız.

                İbrahim’in senaryosunu yazdığı İlçe Kadın Kolu Başkanı Aysel Çakır’ın “eşgüdüm içinde çalışmadığı için görevden alınma talebi” İl Kadın Kolu Başkanı Merve Kırdan dönmesi Kilimli İlçe başkan ve yönetiminin moralini oldukça bozmuştu.

                Bu durumda İbrahim’in başka senaryolar yazması gerekiyordu. Yazdı da!

                Tüzük gereği her on beş günde bir yönetim kurulu toplantısı yapması gereken ilçe yönetimi gündemde bir şey yok diyerek yönetim kurulu toplantılarını ayda bir yaptığını yazmıştım. Şimdi ise acil gündem vardı, ilçe yönetimi hemen olağanüstü toplantıya çağrıldı. Tabi her yönetim kurulu üyesi değil. İbrahim’in senaryosuna evet diyecek olanlar.

                Sonnur Aydoğan ve İzzet Turgut uydurma gerekçelere hayır diyeceklerini bildikleri için toplantıya çağrılmalarına gerek yoktu, çağırmadılar da.

                İlçe Kadın Kolu Başkanını görevden aldırmak için yeni gerekçeler yaratıldı. Olağanüstü yönetim toplantısına çağrılan üyelere karar defterine yazılan bu gerekçeler imzalatıldı.

                Lütfen bu satırları çok dikkatle okuyun!

İmzalar tamamlandıktan sonra karar defterinde ki gerekçelerden çok daha farklı gerekçeler yazılarak İl Kadın Kolu Başkanı Merve Kır’a gönderildi.

                Neden bu kanıya vardığıma gelince. Aysel Çakır’ın ve daha sonra benim görüştüğüm, karar defterindeki gerekçelere imza attığını söyleyen yönetim kurulu üyelerine “bu uydurma gerekçelere nasıl imza attınız” dendiğinde görüştüklerimizin hepsi şu savunmayı yapıyor. “Bize imzalatılan gerekçeler içinde sizin söylediğiniz gerekçeler yoktu, ben böyle bir gerekçenin altına imza atmadım” oluyordu.

                Hatta yönetim kurulu toplantılarına hiç katılmayan yönetim kurulu üyesi Emir Yavuz  “ben gerekçe falan imzalamadım, bana gitmediğim yönetim kurulu toplantılarında alınan kararlar imzalatıldı” dedi. Zaten şahsın partide olup bitenle alakası da yoktu. (Yönetim kurulu toplantısına katılmayan üyeni n üyeliği neden düşürülmez buda başka bir konu)

                Yukarıda yazdıklarımı okuduktan sonra ilçe yönetim kurulu üyelerinin yapması gereken bir iş var. Karar defterinde yazılı olan imza attıkları gerekçelerle, İl Kadın Kolu Başkanı Merve Kır’a Aysel Çakır’ı görevden almak için yazılan gerekçeleri karşılaştırmak. Baksınlar bakalım gerekçeler aynı mı?

Çünkü ilçe sekreteri İbrahim Kurtocağı tarafından aldatıldıklarını düşünüyorum!

                İşin bir başka yönü daha var. Bu ise düşünülmeden yapıldığı için daha da vahim.

                Bakınız Aysel Çakır’ın görevden alınması için İl Kadın Kolu Başkanına yazılan gerekçede dört konu var.

                Bunlardan biri İlçe Kadın Kolu Başkanı “eşgüdüm içinde çalışmıyor” gerekçesiydi. Aysel Çakır’ın yönetim kurulu toplantılarına sokulmadığını hepsi biliyor ama altını imzalıyorlardı.

                Bir başka yönetim kurulu üyesine konuşurken şunu sordum. Çelenk koyma törenine katıldın mı(?)“evet katıldım” dedi. Gerekçede yapıldığı iddia edilen tartışmada söylenen sözleri duydun mu(?)diye sordum. “Hayır, duymadım o tartışmayı anlattılar” dedi!

Dağıtılan yardımlar konusunda Aysel Çakır’ın yönetim kurulu üyelerinden herhangi biriyle tartıştığını gördün mü(?) diye sordum. Hayır, göremedim dedi.  Görmediğin bir olaya imza atarak yalancı şahitlik yapmış olmuyor musun (?) dediğimde sessiz kaldı.

                Yönetim Kurulu üyelerinin çoğu duymadığı sözlere şahitlik yapmış ve duymuş gibi gerekçenin altına imza atmıştı.

                Bir başkası yazılı olan gerekçeleri ne görmüş neden duymuştu. İmzayı atmış ama gerekçeleri benden dinlemişti.  Hatta bu gerekçelerin bazılarından İlçe Başkanı Hanımefendinin de haberi olduğunu sanmıyorum.

                İşte böyle hazırlanan, karar defterinde farklı, görevden alma yazısında farklı gerekçelerle Aysel Çakır’ın görevden alınma isteği Merve Kır vasıtası ile Genel Merkeze ulaştırıldı.

                Merve Kır ile tesadüfen TBMM’de Milletvekili Şerafettin Turpçu’nun makamında karşılaştık. Yanımda Zeki Kırdar da vardı. Bu konuyu açtık ve konuştuk. Merve Hanım genel merkezde bu konuyla ilgili yaptığı görüşmeleri anlattı ve “benim en iyi çalışan ilçe başkanının bu gerekçelerle görevden alınmasına vicdanım razı olmaz” dedi.

                Hemen peşinden her iki tarafa gönderdiği yazıda;  ilçe kadın kolu başkanı ile aranızdaki sorunları 30 gün içinde çözün, aksi durumda partimiz zarar görecektir, dedikten sonra, uydurulan gerekçeleri yeterli görmemiş olacak ki Aysel Çakır’ı görevden almadı.

                Eğer ben bu gerekçelerin altına imza atan yönetim kurulu üyelerinden biri olsaydım bu durumdan görevimden istifa ederdim. Kimse kusura bakmasın ama demek ki ilçe yönetim kurulunda bu karakterde biri yok.

                Yazının başında İbrahim için “ortalığı karıştırırken sınıf içinde bir iki saf arkadaşımızı kullanırdı” demiştim!

                Yönetim Kurulu üyeleri içinde de İbrahim “saf” bulma ve “kullanma” sıkıntısı çekmemiş doğrusu. Çünkü ilçe başkanı hanımefendi dâhil, yönetimdeki bütün saflara uydurma gerekçelerin altına imza attırmış.

                Şimdi gelelim İbrahim Kurtocağı’na.!

                Yaptığı işin tarifi yönetim kurulu üyelerini aldatmak ve partinin kadın kollarını sahte gerekçelerle görevden aldırmaya çalışmak. Açın parti tüzüğü bu eyleme uygun en az beş disiplin hükmü bulursunuz.

                İl Başkanı Ahmet Altun’un ve il disiplin kurulunun incelemesi gereken bir konudur diye düşünüyorum.

Tüm bunlardan sonra İbrahim’in vazgeçtiğini mi düşünüyorsunuz? Çok yanılıyorsunuz “benim arkadaşımda” numara bitmez!  Devam edeceğim.!

 

                TURGUT GÜVEN

 

Yayın Tarihi:27.02.2017