KİLİMLİ CHP’DE YAŞANANLAR-6.!

 

                Dünkü yazının bir bölümünde “İstifa sonrası ise korkuları, istifa edenlerin basına yapacakları açıklamaydı. İbrahim de herhalde boş duracak değildi! Bu konuyu gelecek yazıya bırakayım” demiştim.

                Bu konuyu açmadan bir tespitimi de sizlerle paylaşmak isterim. Kilimli CHP İlçe yönetimini bu süreç içinde ilçe başkanı değil su kurnazı İbrahim tetikçileri ile yönetiyordu.  İlçe Başkanı hanımefendi için önemli olan koltuğunu korumaktı. Kendileri gibi düşünmeyen diğer yönetim kurulu üyelerinin ise çok fazla önemi yoktu.

                Herhangi bir karar için yapılacak oylama öncesinde “bizim oyumuz dokuz, onlarınki yedi ne söylerler se söylesinler” deniyordu.

                İbrahim’in kullandığı saflardan biride Selami Yaman’dı. Muslu Belediye Başkanından düzenlenen yemeğin parasını tahsil etmek için Aysel Çakır ve kadın kollarından iki yönetim kurulu üyesi,  ilçe yönetiminden bir kadın üye ile birlikte gidiyorlar. Alınan parayı da birlikte sayıyorlardı. Bu paranın miktarı tartışma konusu olunca ilçe yönetimi kendisine sorunca “para miktarını ben bilmiyorum” diyordu. Tahsil edilen paranın kadın kolları başkan yardımcısına teslim edildiğini bildiği halde, parayı Aysel Çakır’ın alıp evine getirdiğini söylüyordu.

                Kilimli ilçe yönetimi tarafından yapılan kumanya yardımına ise hiç girmiyorum. Kimlerin dağıtmak için kumanya aldığını ve dağıtıp dağıtmadığı konusundaki karanlığa ışık tutmak hiç istemiyorum.

 Çünkü siyasi partiler yoksula kumanya dağıtıp oy avcılığı yapmaz. İnsanların yoksulluğundan faydalanmaz. Bu onursuzluktur.

CHP’liler onların neden ve nasıl yoksul olduklarının anlatır. Onları mücadelenin içine çeker.  Bu durumda makarna dağıtarak oy isteyen AKP’den farkımız kalır. Bu işler belediyelerin sosyal işler için ayırdığı bütçeden karşılanır.

Gelelim İbrahim’in son numarasına. Bir önceki yazımda değinmiştim. İlçe Başkanı hanımefendi ve yönetimdeki su kurnazlarınız en korktuğu iş istifalar sonrası basına yapacakları açıklamaydı. Bunun için ellerinde bir veri olacak onlar basına açıklama yaparlarsa bizim su kurnazı, Aysel Çakır’ın yanlışını açıklayacaktı.

Su kurnazı İbrahim bunun için eski hesapları karıştırmaya, yapılan etkinliklerde dağıtılan ve parası ödenmeyen biletlerin akıbetini araştırmaya başladı. Aysel Çakır basın açıklaması yaparsa bizim su kurnazı da bu biletlerin parası toplandı ve cebe atıldı diyecekti.

Şimdi burada bir nokta koyup olması gerekeni yazayım. Böyle bir etkinlik düzenleneceği ve bilet satılacağı zaman bu karar defterine bastırılacak biletin sayısına kadar yazılır. Dağıtılan biletler kimlere dağıtılmışsa bir komisyon kurulup kaydı tutulur.

Bunlardan ilçe yönetimi de sorumludur.  Bunlar yapılmamış. Ancak kimlere bilet verildiği, kimlerin parasını ödediği, kimlerin para vermediği İlçe Başkanı Hanımefendiye anlatılmış. Tabi bu yazılı olarak verilse daha doğru yapılmış olurdu.

İlçe başkanı hanımefendi bu yanlış uygulamaya o günlerde neden “böyle yapılmaz, kural şudur” dememiş! Çünkü nasıl yapılacağını kendisi de bilmiyor.

Aradan bir yıl geçtikten sonra şimdi bunların hesabını sormak ne kadar doğrudur. Bu davranış sen böyle yaparsan bende böyle yaparım demekten başka bir şey değildir.

Dönmeyen biletlerden yirmi tanesinin kimse verildiğini ben yazayım.

Yirmi bilet Ali Aslankılıç’a verildi. Hadi gidin alın. Parası almaya gidenlere “ben size salon verdim” denildiğini ilçe başkanı hanımefendi bilmiyor mu?

Su kurnazı İbrahim; bu işlerden bir şey çıkmaz, çıktığında ise ilçe başkan ve yönetimi de suçludur. Kadın kolları hata yaptıysa sizlerin bunu düzeltmek gibi bir görevi vardır.

Bakın düzeltmeniz gereken bir bağışı yazayım. Geçtiğimiz ay yaptığınız yönetim kurulu toplantısında 306 TL bağış yaptınız. Toplantıya katılan saflarda karar defterini sormadan imzaladı. Su kurnazlığını kimseye bırakmayan ilçe sekreteri İbrahim Kurtocağı, sekiz sene belde, bir yıldır da ilçe başkanlığı yapan hanımefendi, tetikçi ilçe başkan yardımcısı vs siyasi partilerin bağış yapamayacağını bilmiyorlar mı? Siz yönetim olarak önce kendi pisliğinizi temizleyin.  

Sürekli yazıyorum, tekrarlamakta da fayda görüyorum. Kilimli de İlçe yönetimi denetimsiz bırakılmıştır. Günlerdir yazdığım ve anlattığım linç girişimine, kadınlara yapılan baskı ve şiddete seyirci kalınmıştır. Meydan boş kalınca isimlerini verdiğim su kurnazları İbrahim Kurtoçağı yönetiminde dilediğini düzmece gerekçelerle görevlerini yapamaz duruma getirmiş istifa ettirilerek amaçlarına ulaşmışlardır. Bunu yaparken de üst yönetimleri ve tüm partilileri aldatmıştır.

Oysa parti üyeleri bu kötü yönetime, yapılan yanlışlara, işlenen parti suçlarına dur diyebilmeliydiler. Hesabını sormalıydılar. Birçoğu beni ilgilendirmez diyerek kenara çekildi. Bir kısmı ise doğruyu söylediğinde, haksızlığa karşı çıktığında güçlü görünenlerle arasının açılacağını düşündü. 

 İlçe başkanlığında yaşananlar Milletvekilleri dâhil il başkan ve yönetimi, il kadın kolları başkanı ve parti üyelerinin bilgisi dâhilindedir. İlçe Başkan ve yönetimdeki su kurnazlarının yaptığı parti suçudur. Parti suçu işleyenler bellidir. İl Başkanı Ahmet Altun bu suçu disiplin kuruluna taşımak zorundadır.

Kilimlide CHP partili olmayanlar ve koltuk sevdalıları tarafından işgal edilmiştir. İlçe yönetiminde bulunanların bir kısmı, Belediye Başkanından belediye meclis üyelerine (2 kişi hariç) kadar CHP kimliği taşıyan kimse yoktur.

Kilimlide partili arkadaşlar ilçe başkanı hanımefendiden en çok “bırakıyorum, yeter artık, bıktım bunlardan, istifa ediyorum” sözlerini çok sık duymuştur. Ancak koltuk sevdası, eleştirildiğinde kızıp söylediği bu sözleri unutturmuştur.

Ülkenin hiçbir CHP örgütünde ilçe başkanı kadın olan bir yönetimde kadınların linç edilmesine, koltuk sevdası ağır bastığı için sessiz kalındığı görülmemiştir. Yaşananlardan sonra vicdanların sorgulanması gerekir. Ben o vicdanların olduğundan şüphe duyuyorum.

Sonuç olarak yapılması gerekenlere gelince! 

Aslında Kilimli ilçe başkan ve yönetimi yönetimde bulunan bu şahsiyetler ilçe başkanı başta olmak üzere tüm yaşananlardan sonra istifa etmelidir. Ancak bu onurlu davranışı ilçe başkanı dâhil hiç birinde göremediğimi de belirteyim.

Suçları sabittir, suçlular bellidir. Bu işin faturası günü geldiğinde bu gün sessiz kalan yetkililere de kesilecektir.

Bu durumda iş parti üyesine düşmektedir. Hemen referandum sonrası olağanüstü kongre için imza toplanmalıdır. Yeterli imza toplandığında kıran kırana bir kongre yerine, mevcut yönetimden kimsenin alınmayacağı yönetim oluşturulmalı, her kesimin kabul edeceği bir ağabey ilçe başkanı yapılarak bu süreç geçilmelidir.

Kilimli CHP ilçe mevcut yönetimden bir an önce kurtulmalıdır. Çünkü mevcut yönetimin olumlu bir iş üretmesi mümkün değildir. Zaten bu güne kadar ürettikleri bir şeyde yoktur.

Şimdilik bitti!

 

TURGUT GÜVEN

Yayın Tarihi 01.03.2017