Geçtiğimiz Cumartesi günü MHP’den ihraç edilen Ümit Özdağ Zonguldak’taydı. GMİS konferans salonunda Anayasada yapılmak istenen değişikliklerle ilgili önemli bilgiler verdi.
Ümit Hocanın Zonguldak ziyaretinde açıkladığı ulusal tv’lerin haber bültenlerinde de yer bulan “Başbakan Binali Yıldırım istifa etti, ancak istifası kabul edilmedi” iddiası bu güne kadar yalanlanmadı. Bu iddia halkoylaması öncesinde AKP içindeki çatlağında ne kadar büyük olduğunu göstergesi değil mi?
Aynı gün Zonguldak’ta MHP Merkez ilçe kongresi de yapıldı. Tek adaylı girilen kongrede Niyazi Kıransoy sizce güven tazeledi mi? Bence hayır! Nedenini aşağıda okuyacaksınız.
Kendi kongresini bildik cümlelerle değerlendiren Kıransoy’un aklı Ümit Hocanın konferansında kalmış olmalı ki hemen peşinden bu organizasyonla ilgili kıskançlık kokan (!) açıklamalarda bulundu.
Açıklamayı okuyunca “politik hastalığın” her partide salgın olduğuna karar verdim!
Bizim siyasetçilerimizin genel hastalığı çifte standartlı oluşları yanında asla özeleştiri yapmamaları ise en büyük zaaflarıdır. Bu cümle aklınızda bulunsun yazının sonunda neden yazdığımı anlayacaksınız.
Kıransoy Ümit Hocanın konferansını değerlendirirken şunları söylemiş. “MHP’de asla muhaliflik diye bir şey yoktur. Bizim partimiz olmazsa olmazları olan keskin çizgileri olan katı bir ideolojik çevreleri olan bir partidir. Bizlerde Ülküdaşlık hukuku vardır. Bu sebepten ötürü bu muhalif diye isimlendirilen kişiler bizim dikkate alacağımız insanlar değillerdir. Netice itibari ile bu kişiler kendilerine yeni bir siyasi akım benimsemişlerdir. Bundan sonra hangi ilçe başkanı ile yan yana oturduysalar o partide siyaset yapmalarını tavsiye ediyorum. Bize müracaat etmeleri halinde kendilerine üyeliklerinin silinmesi konusunda her türlü kolaylığı sağlayacağımı sizin aracılığı ile söz veririm. Teşekkür mesajı yayımlamışlar ama dikkate almadığım bir güruhun teşekkürü olmaz. Yani olmayan bir şeyin üstünden bize mesaj yollamışlar. Biz CHP’nin organizasyonuna dönmüş bir toplantıya neden müdahale edelim. Yaptıkları faaliyet tamamen CHP’nin organizasyonuna dönüşmüştür. Protokolde CHP İlçe Başkanı Ebru Uzun ve eski bir il başkanı hazır bulundu. Bu muhalifler çizgilerini belli etmişlerdir ve sanıyorum ki, bundan sonraki adresleri CHP olacaktır. Herhalde Ebru Uzun kendilerini CHP’ye üye yapacaktır diye düşünüyorum. Tabi başka bir partinin iç işlerine karışmak istemem”
Siyasetçilerin ne konuştuğunu ve söylediklerinin nereye gittiğini iyi düşünmesi gerek. Kıransoy da düşünmeden konuşanlardan. Çünkü sözleri çifte standartlarla dolu! Ayrıca bu çıkış kendi kongresinde yaşadığı hayal kırıklığından kaynaklanıyor olabilir!
Çünkü MHP’ler ilçe kongresinden çok Ümit Hocanın konferansını tercih ettiler.
MHP ilçe seçimlerinde delege sayısı 400.Merkez İlçe kongresi 100-150 kişinin katılımı ile yani çoğunluk sağlanamadan yapıldı. Kongreye katılanların 50’sinin yönetici ve misafir olduğunu düşünürseniz Kıransoy açısından durum vahim demektir. Bana göre Kıransoy işte bu nedenle güven tazeleyememiştir diyorum.
Gelelim sarf edilen sözlere!
Bir siyasi partide “muhalifleri dikkate almamak” bu sözü söyleyenin kafasında ne kadar demokrasi olduğunu gösteren sözlerdir. Ne yani partide herkes senin gibi mi düşünecek. Her denilene “emredersin baş üstüne mi” diyecek. Sonra dikkate almamayı düşündüğün kişiler kim? En az senin kadar bu düşünceye emek vermiş kişiler.
“Muhaliflerin yeni bir siyasi akım belirlemesi” diye bir şey olamaz. İçlerinde yakından tanıdığım ülkücüler var. Kıransoy’un ülkücülüğünü onlarla karşılaştırmak bana gülünç gelir. Anayasa’ya getirilmek istenen değişikliğe yüreklice “hayır” diyorlar ve ülkücülüklerinden de vazgeçmiyorlar. Saklanıp, gizlenmeden, oraya buraya kıvırmadan üstelik!
Önce şu görüşün altını çizelim ki Kıransoy da anlasın. Bakınız 17 Nisanda yapılacak halk oylaması Anayasa değişikliğidir. Bu değişiklik her Türk vatandaşını ilgilendirir. Anayasalar ortak yaşam sözleşmesidir. Büyük oranda kabul görmesi çok daha doğru olacaktır. Yapılacak halkoylaması seçim değil ülke geleceğini ilgilendirir.
Kıransoy bu anlayışta olmadığı için organizasyonu yapan ülkücülerin farklı siyasi görüşten kişilerle özellikle CHP’lilerle bir araya gelmesinden oldukça rahatsızlık duymuş. Küçümser bir tavırla bu kişilerin CHP’ye üye olmalarını önermiş.
Önce şunu hatırlatayım, CHP bu ülkenin kurucu partisidir. Eğer CHP bu Cumhuriyeti kurmamış olsaydı kürsülere çıkıp “44 yıl önce kurulmuş MHP” diye övünemezdin.
Bu durumda şunu da sormak gerek, CHP ilçe başkanının yanına oturunca CHP’li mi olunuyor? Bu bakış açısıyla bakalım o halde, Pazar Günü Kilimli de yapılan MHP ilçe kongresinde AKP Kilimli İlçe Başkanı da vardı ve Kilimlideki MHP’li yöneticilerle yan yana oturdu. Kıransoy’un anlayışına göre Kilimlideki kongreye gelen AKP’liler MHP’li mi oldu?
Bitmedi.!
Geçtiğimiz günlerde AKP’de danışmanlık yapan misafirleriniz vardı. Başbakan Binali Yıldırım MHP il başkanı Hamdi Ayan’ı ziyaret ettiğinde sanırım Kıransoy da oradaydı. Bu ziyaret sonrasında AKP’li mi oldunuz?
Siyasetin içindeki biri üstelikte merkez ilçe başkanı bu kadar sığ, sözlerinin nereye gittiğini hesaplayamadan nasıl konuşur.
İşin doğrusu şudur! Aklı başında bir ilçe başkanı halkoylaması gibi konularda genel merkezin değil parti tabanının kararına uyar. Çünkü kendisini göreve getiren partinin üyesidir. Bu gün MHP de yönetim kadrolarının dışında parti üyesinin büyük kısmı hayırcıdır.
Parti üyesinin tercihi yerine, genel merkezin emrini yerine getiren siyasetçiler zaman içinde yok olup gitmişlerdir. Onlar seçilmiş yöneticiden çok genel merkezin memurları konumundadır.
Aslında MHP’nin “evetci“ kanadı 17 Nisandan sonra AKP ile birleşmeli. Kira, elektrik, su gibi maddi sıkıntıları da olmaz. Hazır parti de iktidarda bundan iyisi can sağlığı!
TURGUT GÜVEN
Yayın Tarihi:29.03.2017