REJİM DEĞİŞİRKEN.!

 

                Ülkemiz kritik günlerden geçiyor!

                AKP’li ve MHP’li politikacılar her ne kadar inkâr etse de yaşadıklarımız bal gibi rejim değişikliğidir.

                Dün sabah saatlerinde TBMM önünde rejim değişikliğine karşı çıkan Ankara Barosu avukatları ve CHP üyeleri polisin sert müdahalesi ile karşılaştılar. Cop, tazyikli su, biber gazı sonrası gözaltına alınmalar yaşandı.

                AKP’nin “ileri demokrasinde” uygulamalara karşı çıkmak yasak, uygulamaları alanlarda tv kanallarında savunmak serbesttir. Ülkede AKP’nin kurallarına uyulduğu sürece özgürlükler vardır.

Vatandaşın anayasadan kaynaklanan protesto hakkını kullanması AKP’nin ileri demokrasisinde yasaktır.

Bu nedenle rejim değişikliğinin yapılmaya çalışıldığı TBMM’si halkın ziyaretlerine kapatılması yetmediği gibi 1.5 km’lik alan polis kontrolü altında.

Ülkede uyguladığı faşizmi ileri demokrasi adı altında toplumun bir kısmına yutturan AKP yaşanılan olumsuzlukların tek sorumlusu mudur?

Hayır!

Son üç aydır suç ortağı “fiili durumu yasal hale getirmemiz gerekir” diyerek rejim değişikliğinin önünü açan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir.

Meclis görüşmelerini izlediğinizde MHP’li politikacıların, daha doğrusu parti içinde varlıklarını Devlet Bahçeli’ye borçlu olanların konuşmalarına davranışlarına baktığınızda muhalefet partisinden çok koalisyon ortağı gibi davrandıklarına şahit olursunuz.

Dün TBMM’de MHP adına konuşan Mehmet Parsak aylar önce attığı twitte hala “başkanlık” peşindesin! Evet, bir gün başkan olacaksın ama bu, işlediğin suçların cezasını çekeceğin “koğuş başkanlığı” olacak diyordu.

Devlet Bahçeli ise tweter hesabındaki önceki paylaşımları silmekle meşgul olduğu basında yer aldı. Bir tanesi oldukça ilginçti! “Biz RTE’yi mutlu etmek ve “Başkanlık” hayalini gerçekleştirmek için Anayasa yapamayız, yapmayacağız!” diyordu.

Dün dediklerinin tam tersini söyleyen politikacılar, onlara bağlı olarak görüş değiştiren il ve ilçe başkanları, parti üyeleri bırakın yaptıkları açıklamaları hangi yüzle sokağa çıkıyorlar şaşırıyorum.

Dün meclisteki oylamalar anayasanın “seçimler gizli oy” ilkesine uygun değildi. Çünkü AKP vekillerine güvenmiyor, şüphelendiği vekilini kontrol altında tutuyor.

Bu nedenle, AKP'li vekiller gizli olması gereken oylamada, oylarını objektiflere gösterdiler. O vekillerden Orhan Deligöz'ün, oyunu göstermesinin sebebi belli oldu. Deligöz'ün kardeşi Ayhan Deligöz, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştı. Halk dilinde bu davranış herhalde “Deligöz ülkeyi değil kıçını kurtarma” peşindeydi diye yorumlanır.

Teklifin maddelerine geçilmesine ilişkin ilk oylamaya 480 milletvekili katıldı. 338 oyla 330 sınırının üstünde kabul çıkarken, 134 ret, 2 çekimser, 5 boş ve 1 geçersiz oy kullanıldı.

MHP beklenen fireyi verdi daha da verecek. Son oylamada ise AKP içinden “hayır” diyenlerde olacak. Hatta bazı maddeler geçmeyebilir.

HDP oylamayı tutuklu vekilleri nedeniyle boykot etti.! Bu boykot onlara ne kazandırdı bilmiyorum.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise oylamaya açıklanmayan mazereti nedeniyle katılmadı. Bu yazdıklarımla CHP’li arkadaşlarımız üzeceğim ama bu şahıstan CHP’ye değil genel başkan parti üyesi bile olmaz.

Ölüm dışında hiçbir mazeret oylamaya katılmamayı haklı gösteremez. Bu şahıs mı alanlarda “rejim değişikliğine hayır “ oyu isteyecek.  Ayıptır adama gülerler.

CHP bu genel başkandan en kısa sürede kurtulmalı. Çünkü parti tabanında bu şahsa güven her geçen gün düşüyor ve şu anda etrafındakilerden başka güvenen olduğunu sanmıyorum.

Rejim değişikliği kabul edildiği takdirde, 'kuvvetler ayrılığı ilkesi' sizlere ömür. Yasama, yürütme ve yargı yetkileri tek kişide toplanacak. Sen bunları biliyor ve söylüyorsun ama oylamaya katılmıyorsun. Pes yani.  

Türkiye Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Meclis'in yetkileri ve ülkenin tek adam yönetimine bırakılmaması için önemli uyarılar yapmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk, "şimdiye kadar milletimizin başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır” derken sanırım bu günleri gördü ve işaret etti.

Bu ülke bir kişini egosunu tatmin için bu kadar gerilmez, Anayasaya uymayan ve olmayan yetkilerini kullanan siyasilerin aklını başına alması gerek. Çünkü faşizme karşı halkın direnme hakkı doğuyor.

 

TURGUT GÜVEN