Necip Hablemitoğlu tarafından yazılmış ve ülkemizde ve dünyada Fethullahcı örgütlenmeyi anlatan 2003 yıllarında okuduğum en iyi kitaplardan biri.. Aynı zamanda dinci örgütlenmeler her gündeme geldiğinde sayfalarını karıştırma gereği duyduğum da bir kitap .. Kısacası yazıldığı günden bu güne güncelliğini hep korudu..  15 Temmuz sonrası ise bir çok insan benim gibi bu kitabı tekrar karıştırıp bilgilerini tazeleme gereği duydu....

                Kitap özellikle Emniyet, mülkiye, yargı ve Milli Eğitim alanındaki Fettullahcı örgütlenmeyi en ince detayına kadar belgelere ve raporlara dayanarak anlatıyor..

Sizce Necip Hablemitoğlu kimi rahatsız etmiş olabilir ki suikastta  kurban edildi..!! Tabi ki Fettullahcıları..! Ancak Hablemitoğlu cinayeti hala meçhuller arasında..

Fettullahcılar 12 Eylül 1980 sonrasında Adliye, Mülkiye, Emniyet ve Milli Eğitim içinde örgütlenmeye başlıyorlar..  Tabi ki tüm siyasi iktidarların desteğiyle.! Bu örgütlenme üzerine (19 yıl sonra) T.C Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı Nuh Mete Yüksel “Fettullah Gülen Örgütü hakkında iddianame” hazırlıyor. (Hazırlık no. 1999/420)  

Fethullacılar bu iddianame sonrasında yargılanmaya çalışılıyor ancak sonuç alınamıyor.. Bu girişimde  Emniyet içinde iki önemli isim bu mahkemeye Fethullacı örgütlenmeyle ilgili rapor sunuyor.. Bunlardan biri o günlerde Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral… Bir diğer isim ise şehrimizi çok yakından ilgilendiriyor, şu an Zonguldak Emniyet Müdürü olan Osman Ak..            

Emniyet Müdürü Osman Ak’ın hayli uzun ve çarpıcı tanık ifadesini o tarihlerce Cumhuriyet gazetesi yayınlıyor, Hablemitoğlu ise Köstebek kitabına taşıyor.. .. Bu ifade bahse konu kitabın 36-40. sayfalarında bulabilirsiniz..

Osman Ak’ın tanık ifadesinde ilginç gördüğüm bazı bölümleri köşeme taşımak isterim..  Örneğin, “haşhaşiler”  ülke gündemine ilk kez Recep Tayyip Erdoğan tarafından getirildiği biliniyor değil mi? Ancak öyle değil, Ak’ın bu yakıştırmayı yaptığı tarihlerde Erdoğan ile Fettullah arasında su sızmıyordu.. Tanık ifadesinde Ak, Fettullahcılar için “Haşşaşileri andıran bir yapılanma” diyor.. “Mahkemeye sundukları rapor hazırlandığında irticacıların kendilerini gizlemeye başladıklarını, maskeleme mantığı ise Usame Bin Ladin’le benzerlik gösteriyor.. Maskeyi düşürüp gerçek yüzleri ortaya çıksaydı, kandırılmış insanlar gerçeği görecekti” diye ilave ediyor..

Fettulahcıların bir hayli yol alıp örgütlendikleri Emniyette onlara karşı tanıklık yapmak da o günlerde yürek işi.. Ayrıca bu tanıklığın bir bedeli de yok değil..

Osman Ak tanıklığında bu durumun altını da çizmiş zaten.. Ak diyor ki; “Bu soruşturma sonunda, soruşturmanın soruşturulmasına dönüşmüştür.. Bizden sonra soruşturmanın örtbas edildiği kanaatindeyim.. Fettullahcı olduğuna inandığım meslektaşlarım şu an önemli görevlerde. Benim cezalandırılmamı isteyenlerden birisi TEMÜH, (terörle mücadele dairesi) diğeri Asayiş Daire Başkanı.. Böyle bir İstihbarat Daire Başkanı da var..” Ak’ın ifadesindeki şu bölüm bence çok önemli “Benim teşkilatımın (Emniyet Genel Müdürlüğünü kastediyor) maalesef şu anda ZAPTEDİLDİĞİ kanaatindeyim” diyor..

İfadenin bir bölümünde Ak; “Mahkemenin anlattıklarıyla yetinmeyerek emniyetin ilgili birimlerine yazı yazacağını, ancak mahkemenin, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat, Terörle Mücadele Şubesi ve Asayiş Daire Başkanlıklarından, Gülen örgütlenmesi konusunda ‘sağlıklı bilgi alamayacağını’” öne sürüyor..  Çünkü Osman Ak, biliyor ki bu daireler Fethullahçıların elinde..

 Ak söz konusu davanın 10 celsesinde (12.11.2001) tanık olarak verdiği ifade de Polis Akademisi, Polis Koleji, Polis Okulları gibi eğitim ve öğretim kurumlarındaki  “Fettullah Hocanın Talebeleri” örgütün soruşturmasında da yer almış.. 

Peki sonrasında ne olmuş..! Yargılanma bitirilememiş.! Şimdi sıkı durun ve Fettulahçıların böyle durumlarda neler yaptığına bakalım..

Fettullahcı örgütlenme iddianamesini hazırlayan Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Nuh Mete Yüksel di..  Savcının Cemaat lideri hakkında dava açması, onu Cemaati’n hasmı durumuna getirmişti. Bu sebeple polis görünümlü cemaat mensupları, görev gereği 24 saat birlikte oldukları Yüksel'in özel hayatına ait sırlara erişmişti. Edindikleri bilgilerle savcının arkadaşı ve avukatı olan kişiyi parayla ikna ettiler. O avukatın bürosuna yerleştirdikleri kameralarla özel hayata ait görüntüleri kaydedip, montajlayarak cemaat ‘in intikamını aldılar. Böylece Savcı'nın DGM'den uzaklaştırılmasını ve cezalandırılmasını sağladılar.

Fettullah Gülen Hakkında dönemin en kapsamlı raporunu hazırlayan Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, İstihbarattan sorumlu yardımcısı Osman Ak ve ekibi, o tarihe kadar hiç kimsenin hayal bile edemeyecekleri bir manipülasyona kurban edildiler.. (Köstebek S. 57)

Adı geçen Emniyet Müdürlerinin (Saral ve Ak) özel hayatları masaya yatırdı, mal varlıkları adeta didik didik edildi.. Fettullahci İstihbaratçılar Saral ve Ak hakkında hiçbir şey bulamayınca bu defa çok sayıda soruşturma açılmasını, bunların sonunda disiplin cezası verilmesini, Ağır Ceza’da yargılanmaları gibi hukuksal baskı mekanizmalarını harekete geçirmişlerdi.. Orta vadede ise; idari yargıda takdir olunacak tazminatların, Saral ve Ak’a rücu edilmesi sağlanarak, onları maddi anlamda cezalandırmayı öngörmüşlerdi.. (Köstebek S.58)

Takdir edersiniz ki bu gelişmelerden sonra iki yürekli emniyet müdürü Saral ve Ak uzun süre kızağa çekilmişlerdi.. Fettullahcı örgütlenmenin başlarına açtığı kumpas davalarıyla mücadele etmişlerdi.. Saral 1998 yılında Ankara Emniyet Müdürüydü, 1999 yılında (rapor sonrası) bu görevinden alınıyor, Emniyet Genel Müdürlüğü APK uzmanlığına getiriliyor. 2008 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılıyor..

15 yıldır aktif görevde bulunmayan Osman Ak ise;  17-25 Aralık operasyonlarının ardından siyasi iktidarın “kandırıldık” açıklamasından sonra Zonguldak Emniyet Müdürü olarak atanıyor..

Bu konuyu köşeme neden taşıdım.

Öncelikle çok güncel..  Fettullahcı bir örgütlenmeyle bir şeyler kaybetse de mevki ve makamı elinin tersiyle itmiş, yasa dışılığa eğilmemiş, biat etmemiş teslim olmayarak canı pahasına mücadele vermiş Türk Polisleri de günümüzde yok değil..  

Bunlarda biri şehrimizde bilin istedim..

TURGUT GÜVEN