24 Haziranda yapılacak genel seçimlerde milletvekili aday adaylarının başvurusu devam ediyor.. CHP’de 7 Haziran Pazartesi günü başvuru için son gün. Aday adayı sayısı 30’zu bulacak gibi.. Adaylık başvurusu yapanlar aynı gün üst yönetimde bulunan genel başkan yardımcılarıyla görüşüp kendilerini tanıtıyorlar..   

            Aday belirleme dönemi bencilliğin zirve yaptığı dönemdir. Herkes kendisini vazgeçilmez zanneder ve kimse “şu aday benden daha çok milletvekili olmayı hak etti” demez. Bunun yanında diğer rakiplerini karalamaya çalışanlarda yok değildir.

            Aday adayları yine bu dönemde yerel medyanın desteğini almayı aday yapılmakta avantaj olarak düşünürler.. Yerel basında çıkan haberleri genel merkez yöneticilerine bir şekilde ulaştırmaya çalışırlar. Ancak bu çabanın kendilerine hiç faydası olmaz.

            Adayların bir başka bencilliği ise yönetimlerin desteğini genel merkeze taşıyıp, kendilerine avantaj sağlama düşünmeleridir ki, işte bitmek bilmeyen tartışmalarda burada başlar.

            CHP Zonguldak il ve ilçe örgütleri tam anlamıyla aday adaylarının peşinde darmadağınık olmuş halde. İl örgütü, il başkanı istifa ettiği için ikinci bir yarış içinde. İlk sorunları yeni il başkanını seçmek için ikiye bölünmüş durumdalar.

 Diğer bölünme ise destekledikleri adayın milletvekili olmasını sağlamak. Bunun için il yönetiminin bir kısmı Milletvekili Şerafettin Turpçu’nun, diğerleri ise Umut Başoğlu’nun milletvekili olmasını için çaba harcıyor.  

            Dost ve arkadaşlarımı üzeceğim ama gerçekleri de yazmak zorundayım.. Merkez ilçe ise tam anlamıyla cadı kazanına dönmüş durumda.. Tarafsız olmayan yok gibi, herkes taraf olmuş.. Hiç kimse demokratik bir yarıştan yana değil. Kendisini yönetime getirdiğini düşündüğü kişilerin milletvekili adayı olması için içlerinden çıkan diğer aday adayları nankörlükle suçlayacak kadar gözleri kararmış bir durumda.. Hatta tarafsız olanlar bile suçlu görülmekte.

            Bir dönem önce (2015) yaşanmış benzer olumsuzlukları size tekrar hatırlatmak isterim!

            Deniz Yavuzyılmaz 2015 seçimleri öncesinde hiç hesapta olmayan biriydi, önseçime girip milletvekili adayı olmak için Zonguldak’a geldi. O günlerde de il ve özellikle merkez ilçe destekledikleri adayların dışında her aday adayını karalamaya ve dışlamaya çalışıyordu. Dışlanan ve karalananların başında ise genç Deniz geliyordu.. Deniz, taraf olmuş örgütlerden resmen üvey evlat muamelesi gördü.  

            Nereden çıkmıştı bu çocuk, siyasetten ne anlardı, aşırı solculuğundan tutunda, Haberal’ların desteğine kadar birçok karalama kiralık kalemlerce gazete köşelerine taşındı. Bu karalamayı yapan kalemşorlar içki masalarında yaptıkları hizmetin karşılığını alıyorlardı.

            Deniz ön seçimde kimsenin beklemediği bir başarı ile ikinci, kontenjan konulduğu için üçüncü sıradan milletvekili adayı oldu.  Seçim çalışmalarını ise taraf olmuş il ve merkez ilçe yönetimlerinden bağımsız kendi ekibiyle yaptı. Zorunlu olmadıkça il ve merkez ilçe yöneticileriyle bir araya gelmedi.

            Bu durumda kim kazandı! Hiç kimse, ne Deniz, ne CHP yani parti. Oysa 3. Milletvekilini çıkarmak bir adım ötedeydi. Örgütlerin taraf olmasının faturası CHP’ye 1 milletvekiline patlamıştı.  

            Geçmişte yaşanan bu olayı neden hatırlattığıma gelince.. Yönetimlerde görev alanların taraf olmasının hiçbir kişiye getireceği bir artı yoktur. Ben bu güne kadar görmedim.. Sonuç hep hüsran olmuştur.

            “Yönetimleri ben oluşturdum, onlarda benim milletvekili olmam için çalışsın” düşüncesi doğru değildir. En önemlisi ise adaletten yoksundur, büyük haksızlıktır.  

            Örgütlerin taraf olup dışladığı, yok saydığı diğer adaylar milletvekili adayı yapılırsa (ki hep böyle olmuştur) o kişiler taraf olmuş örgütlere asla güven duymaz, o kişilerle canı gönülden çalışamaz, çalışmaz.  

            Örgütlerin bu yapısı ile AKP’ye karşı başarı elde etmek hayaldir. Çünkü tarih, zaferlerin düzenli ordularla elde edildiğini yazar.  

            Şimdi bakıyorum da, il ve merkez ilçe yöneticileri özellikle sosyal medyada destekledikleri adayların paylaşımlarını yapıyor diğer adayları küçümseyip yok sayıyorlar. Destekledikleri adayın açıktan isimlerini yazıyorlar vs.

 Bu büyük bir yanlıştır.  Bunu yapan yöneticiler her yerde birinin adamı olmakla suçlanırlar. Siyasi yaşamda birinin adamı olmak etiketini silmek mümkün değildir. Bana göre ise alındaki etiket değil, kara bir lekedir.   

Yönetim kurullarında olanların asli görevi her aday adayına eşit mesafede durmak ve onları eşit koşullarda yarıştırmaktır. Yöneticilerin taraf olması, aynı zamanda parti suçudur. Taraf olmak birlik ve beraberliği bozar, parti içi barışı yok eder. Çünkü seçim dönemleri tartışmaların bir kenara bırakıldığı, birlik ve beraberliğin en çok lazım olduğu dönemlerdir.

Eee Turgut Güven çok bilip yazıyor, söylüyorsun da parti yöneticilerinin taraf olma hakkı yok mu? Sorusu aklınıza gelebilir.. Tahmin ediyorum şu an bu soruyu da soruyorsunuz. Tabi ki taraf olma hakkınız var! Bakın nasıl…

Yönetim kurulu görevinizden istifa ederek. 

 Çünkü sizin yönetici olmanız desteklediğiniz aday adayının milletvekili adayı olmasına hiçbir katkısı olmaz. Çünkü Genel Merkez size “kimi milletvekili adayı olarak görmek istiyorsunuz” diye sormayacak. Siz sosyal medyada bahsettiğim paylaşımları yaparak hem desteklediğiniz aday adayına, hem de kişiliğinize zarar veriyorsunuz. Yarının güvenilmez kişisi olacaksınız, çünkü birinin adamı oldunuz. Elde ettiğiniz unvan (!) destek olduğunun kişinin umurunda bile olmayacağını da bilin.

Kendi üzerimden iki örnek vereyim de kimse darılmasın..

Ben milletvekili aday adayı olsaydım, örgütlerin oluşmasında katkım olsa bile yönetim kurullarında bulunan arkadaşlarımı bu yarışta taraf yapmaz, taraf olanları uyarır, diğer aday adaylarına karşı tarafsız davranmalarını ve itibar kaybına uğramamalarını sağlardım.

Eğer Merkez ilçe başkanı olsaydım! Önümüzdeki bir haftalık aday belirleme sürecinde, ilçemden aday olan aday adaylarını toplar her gün bir iki beldeye ve mahallede üyelerle toplantı yaparak aday adaylarını tanıtır, onların milletvekili olduğunda projelerini anlatmasını sağlardım. Bunu yaptığınızda adayların birbirlerini karalamasını da önersiniz.. 

Bilmem anlatabildim mi?

 

TURGUT GÜVEN 

Yayın Tarihi: 06.05.2018