Zonguldak’ta yapılması düşünülen ve  ÇED süreci devam eden termik santraller gündemi oluşturmaya devam ediyor.. Sanırım bu iş sonuçlanana kadar da devam edecek..

                Aslında bu konuda müthiş bir bilgi kirliliği var.. Bir kör dövüşüdür yaşanıyor, halk yeterince bilgilendirilmiyor, çevre il müdürlüğü, yerel yönetimler, çevre dernekleri vs, bu konuda çok etkili değil..

                Önce ÇED ne demektir ona bakalım… Çevresel Etki Değerlendirmesinin kısaltması, yani baş harfleri.. . Belirli bir proje veya gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir sürecin adı ÇED… Merak edenlere internette “çevresel etki değerlendirme yönetmeliğini” okumalarını öneririm..

                Bu sürecin birçok ayağı var…

                Örneğin,” Ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında korumak, çevresel etkilerin önceden tespit edilip, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak” gibi bir amacı var..

                “Projelerle ve gelişmelerle ilgili karar vericilerin daha bütünsel, yani karara etkiyecek birden fazla faktörü göz önüne alır bir şekilde daha sağlıklı karar vermelerini sağlamak için, onlara projelerden kaynaklanabilecek çevresel etkileri net bir şekilde göstermek” gibi de bir görevi var…

                Bunların dışında bence bu sürecin en önemli ayağı “Halkın katılımı toplantısı”.. Bu toplantıyı biraz açayım..!

Halkı yatırım hakkında bilgilendirmek, projeye ilişkin görüş ve önerilerini almak üzere; Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar ve proje sahibinin katılımı ile Bakanlıkça belirlenen tarihte, projeden en çok etkilenmesi beklenen ilgili halkın kolaylıkla ulaşabileceği Valilikçe belirlenen merkezi bir yer ve saatte Halkın Katılımı Toplantısı düzenlenir.

Bu toplantıda yöre halkı kurulması düşünülen santral ile ilgili düşüncelerini anlatıyor.. Kısaca işin özü bu..

                Muslu ve Çatalağzı için bu tarih belli… 6 Ağustosta Muslu, 7 Ağustosta Çatalağzı’nda..

                Çatalağzı, Muslu belediye başkanları ve çevreci dernekler 26 Temmuzda Çatalağzı’n da yaptıkları toplantıda yöre halkını keşke sürecin nasıl işleyeceğini ve santrallerin çevreye kısaca yaşama verdiği zararlar konusunda bilgilendirseydiler çok daha faydalı olurlardı.. Hatta bahsettiğim konuda bu güne kadar onlarca bilgilendirme toplantıları yapmaları gerekirdi ki halk hazır olsun..

                Zaten yapılan toplantıya damga vuran bu yörede geçmişte yaşananlar oldu..

                Oysa geçmişte yaşananların ortaya dökülmemesi, geçmişte bu konularda hata yapanların yine ön saflarda oluşu bir başka önemli sorunu yaratıyor.. Gü-ven-siz-lik…!         

                Yeni santral kurmak isteyen Eren Enerji ve Çates’i satın alan Elsan firmaları değil mi?

                Eren Enerjide işe girmek isteyenler hangi belediye başkanının kapısını çalıyor..? Bu belediye başkanı aracılığı ile Eren Enerjiye bu güne kadar kaç kişi işbaşı yaptı..?

                Böyle bir belediye başkanı şimdi aynı firmanın yapmayı düşündüğü diğer santralleri önleyelim derse ne kadar inandırıcı olabilir? İşe girmesine yardımcı olduğun kişiler yerel seçimlerde sana oy verdi mi? Bu avantajı Eren Enerji sayesinde yakaladın mı? Eeeee şimdi ne diyorsun..?

                Ya bir başkası, santralin yönetim kadroları ile can ciğer kuzu sarması olmuş… Hatta santral müdürüne “çevre ödülü” vermiş.. Çevre ödülü verildiğine göre mevcut santrallerin, çevreye zararı yok diyebilir miyiz?

                Zonguldak’ta çevre derneği var, düzenlediği gezinin sponsoru santral yapmak isteyen firma.. Bu iş meydana çıktığında doyurucu bir açıklama yapama, ama görevinden de istifa etme..

                Şimdi biri bana çıkıp söylesin bu insanlara nasıl güvenilecek…

                Yazdıklarım benim yeni keşfettiğim ilişkiler değil.. Yöre halkı tarafından çok iyi biliniyor.. Ya bilmediklerimiz?

                İnsanın aklına mecburen şeytanın avukatlığı geliyor.. Geçmişte yaşananların tartışılmasından özenle kaçanlar, başka kirli ilişkilerin ortaya dökülmesinden mi korkuyorlar diye gel de düşünme..

                Toplantı sonrasında Sabahattin AdıyamanTC kimlik numaralarımızla hesaplarımızı incelesinler” diyor…  Tamam başkan da Minareyi çalan kılıfı hazırlar diye de bir atasözümüz var…

                Eren Enerjinin şu an üretimdeki ve yapımı devam eden santrali bu yöreye nasıl kurdu..? Eğer “bu izin bizden önce alındı” diyorsanız, o zaman tartışılmasını neden istemiyorsunuz (?) diye sorarlar adama..

                Çatalağzı Belediye Başkanının Pazar günü yapılan toplantıda söylediği bir konu dikkatimi çekti.. Başkan “Çatalağzı’nı altın ile kaplamaları lazım” diyor.. Bu söylem yoruma o kadar açık ki..! Örneğin ben şöyle anladım; “çevreye o kadar zarar veriyorlar ki, karşılığını altın ile kaplasalar dahi altından kalkamazlar”. Durum buysa daha vahim değil mi?  Bu açıklamadan, Altınla kaplarlarsa çevreye zarar vermeye devam etsinler mi, sorusu çıkmaz mı?

                Bir önceki yazımda çevreyi zehirleyen firmaların sadece göz boyamak için yöre belediyelerinin bazı işlerini yapması rüşvettir.. Kendilerini aklama çalışmalarıdır.. Yasalara ve çevreye saygılı bir firma neden bu tip işleri içine girsin ki.. Eğer halk olarak rüşvete razıysan ve devam etsin diyorsan zehirlenmeyi kabul etmişsin demektir..

                Bu yazıma Çatalağzı Çevre Koruma Derneği Başkanı Kadir Orhan sosyal medyadan yorum gönderdi..  “Geçmişte ne yapılırsa yapılsın, ''zehirlenmeye katlanmak'' lafı bile edilmemeli.. Anlıyorum ki, Sayın başkan da geçmişin tartışılmasını istemeyenlerden.. Yine anlıyorum ki yapılanlara rüşvet olarak bakmayanlardan..  ÇAÇEV’in internet sitesi var, ancak Sayın başkana bu köşede açık, yapılanların rüşvet değil de ne anlama geldiğini açıklarsa, bende bu köşeden yayınlamaya hazırım…

                Yeni santral yapılmasına karşı çıkmanın en doğru yolu, yöre halkını konu hakkında bilinçlendirip, için içine taşımaktır.. Daha öncede yazdım, sadece Muslu ve Çatalağzı değil tüm Zonguldak ve Bartın halkı santrallere karşı mücadeleyi birlikte vermek zorundadır.. Çünkü hep birlikte soluduğumuz hava zehirdir, yöresel ayrım yok, hep birlikte zehirleniyoruz..

                Yine bu organizasyonu yapanlar, bu eylemi siyasi bir parti kimliği ile yapmamaları gerekir.. Eğer düşünceniz buysa halkın katılımı düşecektir… Söz konusu iki belediye başkanının Ankara’ya giderek konuyu TBMM’ne taşımaları doğrudur. Ancak Sabahattin Adıyaman’ın (yerel basında çıkan açıklama doğruysa) “Genel Başkan Yardımcılarım ve Milletvekillerimizi bu yaşam mücadelemizde ÇED toplantılarında görmek arzusu” oldukça yanlış bir girişimdir..  CHP’nin Genel Başkan yardımcılarına ÇED toplantısında ihtiyaç yoktur.. Onlar görevlerini TBMM’de ve bakanlıkta yapsınlar..

                ÇED toplantısında ihtiyaç duyulacak tek güç yöre halkıdır..

 

                TURGUT GÜVEN