Bu iki meslek dürüstçe ve namusluca yapılmalı..!

                Kısaca tarif edersek,  gazeteci toplumu doğru bilgilendirmeli ve yönlendirmeli, siyasetçi, seçildiği topluma karşı sorumluluk duymalı, açık olmalı ve bunun gereğini yapmalı…

                Peki, ülkemizde bu iki meslek tarif edildiği gibi mi yapılıyor..!

                Tam tersi.. Her iki meslek içinde bulunanlar, bu meslekler de neler yapılmaması gerekiyorsa onu yapıyor..

                Dilerseniz sırayla gidip gazetecilikten başlayayım..

                Hemen işin başında yazayım ki yanlış anlaşılmasın, ben gazeteci değilim.. O işin kahrını çeken, haber peşinde koşan dürüst gazetecilere saygısızlık yapmak istemem.. Ben haber sitelerinde ve gazete köşelerine evimde oturduğum yerden gündemle ilgili düşüncelerimi paylaşan biriyim.. Taşıdığım sıfatında bence önemi yok.. En önemlisi ise bu işi amatörce ve zevkle yapıyorum..

                Ancak basın içinde olup biteni takip eden ve bilen biriyim..

                Ülke genelinde tv’lerde gördüğünüz, karşılaştığınızda yüzüne tükürmek arzusu ile dolu olduğunuz iktidardan beslenen “yalaka gazeteciler” vardır ya..!  Reytingi ve yediği küfürler başa baş giden.. İşte tarif etmeye çalıştığım tipleri örnek alan yalakalar ne yazık ki şehrimizde de var..

                Geçtiğimiz günlerde yerel basında gazetenin birinde köşe yazan, sevdiğim bir ağabeyime rastlayınca “ yazmıyorsun, okuyamıyoruz seni” diye sorunca..!

                Beni çok üzen ve düşündüren bir cevap verdi, aslında bu yazıyı yazmamın sebebi de bu..

                “Bu meslek çok kirlendi, beni de (karşı kaldırımda yürüyen yalaka gazeteciyi işaret ederek) “onlar” gibi gazeteci sanıyorlar, bu kadar kirlenmek yeter” dedi..

                Yerel ve ulusal basında müthiş bir kirlenme var.. Bu işin mektebinde de, alayında da eminim ki öğretilen bu ahlaksızlık değil..

                İşin garip yanı, gazeteci ve siyasetçi sıkı ilişki içinde ve  birbirini kirletiyor..!

                Siyasetçi gazeteciyi satın alıp, yazdırıyor, gazeteci yazdıklarıyla halkı kandırıp o siyasetçinin seçilmesi için katkı sağlıyor..

                Senelerce uyuyup, seçim döneminde yayına başlayan gazeteleri nasıl yorumlayacağız..? Tam sayfada avantayı aldığı kişiye özel baskı yapıp belli yörelerde beleş dağıtılan gazeteleri ve gazetecileri meslekten mi sayacağız.. 

                Neler duymadık ki..!

                Partisini bile soymuş siyasetçinin biri, gazetecinin haberinde dürüst namuslu adammış gibi tanıtılıyor.. Şehre geldiğinde, hangi saatte nerede olacağı, kimlerle görüşeceği, bir gün önceden gazetenin birinci sayfada haber oluyor..

                Kendine sahip olamayan her kavganın ortasında pozlar veren, kendi yandaşına bile tahammül edemeyip iftar yemeğinde saldıran eski milletvekili, mecliste kiminle görüşürse anında gazetenin internet sitesinde haber yapılıyor..

                Nasıl anında..! Danışman resmini çekip “whatsapp” tan resmi gazeteciye atıyor.. Gazeteci 10 dakika içinde resmi habere çeviriyor.. 

                “Ulupınar bakanla görüştü Zonguldak sorunlarını anlattı”..  Bu tip yüzlerce haber okumuşsunuzdur.. Zonguldak sorunlarının bir teki bile bu şahısın katkısı ile çözüldü mü?

                Bu hizmetin bir karşılığı yok mudur?

                Adı “yirmiliğe” çıkmış gazetecinin biri, memurken çok başarılıymış, sürekli amirlerinden taktirler alırmış.. Araştırılsa ne haltlar yediğine adım gibi eminim.. ”Adama” “yirmilik” yaşı nedeniyle değil, yirmi lira aldığında yazdığı vıcık vıcık yağ kokan yazıları nedeniyle deniliyor..

                Ziya Paşa  “ayine si iştir kişinin lafa bakılmaz” der.. Bu yirmiliğin, gazeteciliğine baktığımızda memurluğun da ne olduğunu görmek mümkün.. 

                İşin özü şu..! Gazeteci aldığı avanta ile yanlı ve doğru olmayan haberler ile halkı kandırıyor, siyasetçiden, belediye başkanından, gayri resmi işlerle uğraşan iş adamından besleniyor..  Yapılan bu ülke ve bu şehrin insanın oluyor..

                Ya siyasetçi..!

                Parti içinde çevirdikleri entrikalara, adam satmalara, hatta rakiplerini tehdit etmeyi ve dövdürme işlerinden hiç bahsetmeyeceğim… Bunlar genelde iç mesele gibi görünür..

                Milletvekilini genel başkan belirliyor, halk seçiyor, seçildikten sonra da doğal olarak  genel başkanının emrine giriyor.. Halkın taleplerini değil, genel başkanının taleplerini yerine getiriyor..

                Güne bakanlar gibi… Işık nereden geliyorsa oraya dönüyor..

                Geçen günlerde tanık olmuşsunuzdur. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, kendisine bağıran Grup Başkan Vekili Engin Altay’a “Tombaladan çıkmış vekil bana talimat veremez, beni parti üyesi seçti” dedi..  Bu sözlerden binlerce konu çıkar.. Tabi anlayana…

                Hangi partide olursa olsun, önseçim çok önemli.. Milletvekiline kim aday yapma şansı tanıyorsa vekil ona hizmet eder.. Halk ise halka, genel başkansa, genel başkana..

                Atanmış ile önseçimden çıkmış vekil arasında uçurum var.. Anlayış ve sorunlara bakış ve çözüm konusunda farklılıkları var.. Atanmış olan yukarıya,(genel başkana) seçilmiş olan halka yakındır..

                Çoğunlukla genel başkanların işaret ettiği kişiler vekil olduğundan, onlarda Ankara’da her an genel başkanın gözü önünde olmayı tercih ediyorlar.. Bu iş sadece Zonguldak’ta değil, Mersinde de, Denizli de de, Gaziantep’te de böyle..

                İşte siyasetçi ile gazeteci bu aşamada yolları kesişiyor.. Siyasetçiyi hem halka, hem de parti genel merkezine pazarlama işi gazeteciye kalıyor.. Oda alıyor fırçayı eline başlıyor eşeği boyayıp sahibine satma işini becermeye çalışıyor

                Bunun bir bedeli olmalı değil mi? 

                Seçim günlerine yaklaştıkça gazeteciler daha yoğun çalışır.. Bu yalan haberler vekil adayı eliyle genel merkeze ulaştırılır ki işe yarasın..  Hatta bu haberleri kitap haline getirip yetkili birimlere dağıtanlarda yok değil..

                Bahsettiğim iki mesleği de doğru, dürüst namusu ile yapanlar yok mu?

                Tabi ki var ama oldukça az, bu mesleklerde akıllarda kalanlarda zaten onlar.. Uğur Mumcu,  Bülent Ecevit.. Vs.

                Peki çözüm ne..!

                Önce siyasetçi düzelmeli diye düşünüyorum… Gazeteciye arpalığı yaratan büyük oranda siyasetçi çünkü… Kirli bir ilişki içindeler…  

                Bu ülkede siyaseti çok yakından takip eden ancak siyasetin kirlenmişliği nedeniyle kendini uzak tutan bir çok dürüst ve namuslu insan tanıyorum.. İşte bu kişilerin şehrin ve ülkenin geleceği için siyasete girmeleri gerek.. Kalite böyle yakalanır.. Bu insanlar girmediği içindir ki siyaset kirli ellerce berbat bir şekilde yapılıyor..

                Namuslular cesur olmak zorunda…

 

                TURGUT GÜVEN