Dünkü “Halil Furat Dayatması” yazıma kaldığım yerden devam edeyim!
Bu yazı sonrası gerek sosyal medyadan ve telefonla bana ulaşanlar dışında yüz yüze görüştüğüm kişilerden de çok olumlu tepkiler aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim.
Öncelikle Milletvekili Şerafettin Turpçu'nun aday olarak çıkarıp taraf olmasına parti üyesinin tepkisi Halil Furat'a olan tepkinin iki katı olduğunu açık yüreklilikle söylemiş olayım. Okurların ve partililerin sordukları önemli bir soru ise bu durumda çıkış yolu nedir, şimdi ne yapmak lazım sorusuydu. Dilim döndüğünce yapılması gerekenleri anlattım, ve düşündüklerimi yazacağımın da sözünü verdim.
“Eğer zorda kalırsan, içinden çıkılamaz bir durumdaysan, Atatürk gibi düşün.” Çok derin bir anlamı olan bu söz İsveç atasözüdür. İsveçliler Mustafa Kemal Atatürk'ün emperyalizmin pençesinde paylaşılmış bir imparatorluktan, yepyeni laik demokratik bir Cumhuriyet kurma mücadelesini mücize olarak görmüşler ve çaresiz kaldığında insanlığı Atatürk gibi düşünüp çıkış yolu bulmaya davet etmişlerdir. Bu anlayış önümüzdeki iki üç gün içinde CHP Zonguldak üyelerinin de çıkış yoludur. CHP üyeleri Furat ve Turpçu dayatmasına karşı Atatürk gibi düşünüp çıkış yolu bulmak zorundadır. Yazı sonunda bu konuya döneceğim!
Dünkü yazımda da belirttim, Turpçu'nun bir adayı desteklemesi parti üyesini böler paçalar. Bir milletvekilinin buna hakkı yoktur. Destek olduğu adayı da lekeler, o kişiyi gölgede bırakır, uzaktan kumandalı hale getirir. Yoksa Umut Başoğlu ile özellikle benim iyi bir hukukum vardır. Bağımsız veya bir örgütün adayı olsaydı yanında olurdum.
Diğer taraftan 28 ay il başkanlığı yapmış, bu görevi eline yüzüne bulaştırmış, arkasında bir çok şaibeli iş bulunan Furat'ın tekrar il başkanlığına aday olması aynı şartlarda daha iyi sonuç alma düşüncesidir ki bu kişiden başarı beklemek sözün tam anlamıyla ahmaklıktır. Furat'tan il başkanı olmaz, çünkü 28 ay denedik olmadı. Kendini geliştirdi mi derseniz ben görmedim ama geliştirdiğini söyleyenler oldu. Daha önce sinirlendiğinde erkeklerin bulunduğu yerlede argo konuşurdu, şimdi kadınların bulunduğu ortamlarda dahi ağıza alınmayacak küfürler ettiği söylendi. Anlıyorum ki tek gelişmesi bu.
Şu önemli ayrıntıyı da özellikle yazmam lazım yoksa Furat'a haksızlık etmiş olurum. Furat'ın il başkanlığında başarısız olmasının sebeplerinden biri o zamanki Milletvekili, şimdi ise “Furat aday olmalıdır” diye çırpınan Ali İhsan Köktürk'tür. Furat hangi yanlışı yaptıysa o yanlışın yarısını parti üyesi Ali İhsan Köktürk'e yazdı ve ön seçimde kendisine biraz insaflı davranıp 5.sıraya koydu. Dün yazdığım Furat'ın il başkanıyken yaptığı hataların suçlusu ve sorumlularından biri de Köktürk'tür. Cumatesi günü kongre salonunda kürsüye çıkıp bu yanlışların hesabını vermelidir. Örneğin Zonguldak belediye meclis üyesi seçilen bir kadının evine gidilerek nasıl istifa ettirildiğini anlatmalıdır. Çünkü, evine gidip ikna edenlerden biri de Ali İhsan Köktürk'tür. Parti üyesi ön seçimde hatalarının faturasını kesince 7 Haziran genel seçimlerinde meydanlarda hiç görünmeyen Köktürk, 1 Kasım seçimlerinde adaylık başvurusu bile yapamadı. Şimdi ise Köktürk; Furat'ı vazgeçilmez il başkan adayı olarak görüyor. Çünkü ilk seçimde Furat, Köktürk işbirliği ile meclis yolu zorlanacaktır. Diyorum ya herkesin bir hesabı var, bu iki kafadarın hesabı da bu!
İlçe Başkanlarının toplantısı sonrası Turpçu'nun adayı Başoğlu il başkan adayı çıktı. Bu durumda yapılması gereken bu adaya karşı olan Gökçebey ve Merkez İlçe başkanlarının bir araya gelip il başkan adaylarını belirlemeleriydi. Gökçebey ilçe Başkanı Cem Oktay yapılan son toplantıda Furat'ı desteklemeyeceğini açık yüreklilikle söyledi. Kendisini yeni tanıdım. Adam gibi duruşu nedeniyle kendisinide kutluyorum.
Merkez ilçe başkanı Fikret Zaman ve mavi liste kurucularından Deniz Yavuzyılmaz ne yazık ki aday olarak önerilen Deniz Dilaver veya Nuri Genç'in arkasında duramadı. Adaylıkta israr eden Furat'a dönüp delege üzerindeki etkimizi senden yana kullanmayız, seni adayımız olarak düşünmüyoruz çekil, diyemediler. Çünkü Merkez ilçe il delegelerinden Furat'ın adaylığına tepki var. Ve Merkez ilçe il delegesi bölünmüş durumda. Kongreye gitmeyerek protesto edecek olanlar dahi var.
Ve geldik bu güne Turpçu ve Furat dayatmasına!
Şimdi ne yapılmalı!
Bence CHP'nin duyarlı üyeleri, Zonguldak'ta partimizi bu dayatmadan kurtarabilecek tek güçtür. Yazının başında Atatürk gibi düşünmekten bahsettik ya, işte tam da onun gibi düşünme zamanıdır. Partinin üyesi olarak çaresiz değiliz, çare var.
Mustafa Kemal çaresiz kaldığında nasıl Türk Milletine giderek düşüncelerini anlatıp gerçekleştirdi ve ülkeyi kurtardıysa biz üyelerinde partiyi bu işgalden kurtarma şansımız var. Şimdi bu dayatmaya tepki gösteren üyeler Cumartesi günü kongre salonunu doldurup aday olarak düşündükleri, parti üyesinde karşılığı olan Av. Deniz Dilaver'i göreve çağırıp il başkanı adayı yapmalı, dayatmaya isyan etmeli ve bu çıkar oyununu bozmalıdırlar.
Çünkü Dilaver bağımsız akıl ile harket eder, kimsenin adamı olmaz, parti üyesinin adamı olur. İl başkanlığını ona buna danışarak değil, tüzük ve yönetmelikte yazıldığı şekliyle yapar. Eğilip bükülmez. Parti üyesinde karşılığının olması da bu yüzdendir. Onu istemeyenler adaylığına karşı çıkanlar düzenlerinin bozulacağı, çıkarlarının zedeleneceğini iyi bilirler.
Bu çağrı; dayatma adaylara ve partimizde kişisel çıkarları için plan yapanlara karşı üyelerin göreve davet edilmesidir. Parti üyesine CHP'ye sahip çık çağrısıdır. Çünkü CHP halkın umudu olmalıdır, CHP bu çıkar ilişkilerinden kurtulmadan ülkenin AKP'den kurtulması mümkün değildir.
Zonguldak'ta CHP üyesi Cumartesi günü kongre salonuna gidip “Atatürk gibi düşünecek” ve gereğini yapacaktır. Bu davet bizim!
TURGUT GÜVEN
Yayın Tarihi: 04.01.2018