Bir önceki “sizce kaynak kim” başlıklı yazıma olayın kahramanı “duayen gazeteciden” cevap geldi.. Aslında bu cevap falan değil “gazeteci-siyasetçi” işbirliğinin çirkin bir itirafı..

                Sayın Duayen şöyle buyurmuş,!

“Şimdi.. Adam gibi, belden aşağı vurmadığın bu yaptığın eleştiriyi kabul ediyorum.. Ancak, gözünden kaçırdığın bir şey var… Bir gazeteci, eleştiri yapacağı konumda araştırma yapar.. Muhataplarına sorar.. Senin Sema’ya inanma hakkın olduğu gibi benim de Harun’a inanma hakkım var… Bırak bu talebin doğru olup olmadığına Sema yanıt versin, çıksın açıklama yapsın.. Ben de açıklaması doğrultusunda “hesap” sorayım.. Olay bu kadar basit…”

Önce şunu belirteyim ben belden aşağı vurmam.. Ismarlama, birinin yönlendirmesi veya yalanıyla köşe yazmam..  Ben bildiğim ve gördüğüm gerçeği yazarım.. Adama adam, yalaka ya da yalaka derim..

Sayın duayen yorumunda , kendisine soracağı soruyu bana yönetmiş.. “Bir gazeteci, eleştiri yapacağı konumda araştırma yapar.. Muhataplarına sorar..” Diyor.

Yazan Akay Turhan, kaynağı Harun Akın..  Geçtiği söylenen olayın bana göre baştan beri “amacı” belli.. İftira ve karalama düşünüldüğü, bu itiraftan sonra çok daha açık.. Çok iyi tanıdığım “gazeteci ve siyasetçinin bu güne kadar doğru bir davranışına ve sözüne şahit olmamış biri olarak neyi soracaktım ki. ”  Şıracıya, bozacının ne yaptığını mı soracaktım..

Ayrıca duayen bey, konuyu köşesine taşımadan önce, Harun AKIN’ın anlattığı olayın diğer muhatabı Sema ve Ali Koç çiftine sormuş mu? İnsan bu soruyu bana yönetmeden önce kendine bir sorar..

 Olay duayen gazetecinin yazdığı gibi gerçekten geçiştirilecek kadar basit mi?

Olayın diğer bir tarafı ise “siyasetçi” olarak gerçek yüzünü göstermeye çalıştığım konunun diğer kahramanı “Harun Akın”  ile ilgili..

Diyelim ki olay doğru; bir partili size bir işinin halledilmesi için ricacı olmuş.. İşini yapmış veya yapamamışsınız.. Bunu basında paylaşmanız ve muhataplarını işinize gelmeyen bir eylem sonrası zor duruma düşürmeye çalışmanız ne kadar ahlaki..

 Bir siyasetçinin bir “gazeteciyi” iftira ve karalama işinde tetikçilik yaptırması doğru bir davranış mıdır? Ortaya çıkan bu işbirliğinin bir karşılığı var mı diye düşünülmesi yanlış mıdır?

Bu nasıl bir ego ve karakterdir ki, amaca ulaşmak için her yolu mubah sanıyor ve bu huyunuzdan yıllardır vazgeçmiyorsunuz..

Çok önceleri de yazdım.. Zonguldak’ta siyaset içinde olup da “basını en iyi kullanan kişi Harun Akın’dır” diye.. İşte çarpıcı bir örneği ve ispatı..

Ancak “bu kullanma” ülkenin, Zonguldak’ın  veya partinin geleceği güzel günler için değildir.. Bu kullanma tamamen Harun Akın’ın kişisel hırsı ve çıkarı ile ilgilidir..

Bende bu tip siyasetçilerden ve kiralık kalemlerden nefret ediyorum..

İşin özü budur..!

 

BİR BAŞKA BASIN..!

Basın ve siyasetçi ilişkisinden başladık devam edelim..

Zonguldak basınında “Pusula” adında bir gazete var..

Yerel basında beğenir veya beğenmezsiniz yeri var mı.? Var.!

Bir gazete objektif yayın yapabildiği gibi günümüzde taraflı yayında yapabiliyor.. Doğru veya yanlıştır bunu tartışmak değil amacım..

Ancak Pusula Gazetesinin Zonguldak’taki siyasi çizgisini anlamak mümkün değil.. Anlayacağınız her telden çalıyor..

Diğer siyasi partiler de yaklaşımı aynı .. Bir siyasi partinin bir adayını yüceltirken diğerini yerden yere vuruyor, bel altı yayınlar yapıyor..

CHP ile ilişkisine bakalım..!

Pusula; Şerafettin Turpçu ve Harun Akın’ın lehine haberler yaparken, Deniz Yavuzyılmaz’a saldırıyor… Ünal Demirtaş ile mahkemelik…

Lehte yapılan yayınların bir karşılığı var mı? Aleyhte yapılan yayınlar bir karşılık için mi? Bilemem.. Ancak CHP Zonguldak milletvekili Ünal Demirtaş’ın “para istediler vermedim” sözleri de akıllarda duruyor..

Bu işleyişin gazeteci tarafından bakıldığında görülen yüzü bu..! Ancak şu soruyu da sormadan geçmeyeceğim..

Bir gazete CHP’nin iki vekilini göklere çıkarırken, diğer iki vekil adayını neden yerden yere vurmaya çalışır hatta mahkemelik olur.?

Diğer yüzü ise şu.. !

Gazetenin bu uygulamasından, Şerafettin Turpçu ve Harun Akın neden rahatsız değil.. Sonuçta gazete kendileri dışında ki, diğer adaylara “saldırarak” CHP’ye dolaylı yoldan kendilerine de zarar verdiğini göremiyorlar mı?

İşte bu olay, Şerafettin Turpçu ve Harun Akın’ın sırf kendileri için siyaset yaptıklarını, ülke, Zonguldak ve partilerinin hiçbir önemi olmadığının bir göstergesi..

TURGUT GÜVEN