Siyasi partilerde liste hazırlıkları tüm hızıyla devam ederken, köşelerinde liste tahminlerini yazanlar, doğruyu ve mantıklıyı bulmaya çalışıyor..

                Köşelerinde bu işi “adam” gibi, gazeteci ahlakı ile yapanlara tahminlerinde yanılmış olsa bile saygı duyarım.. Bu kişileri kalemini satan şerefsizlerden ayrı tuttuğumu da belirteyim..

                Zonguldak basınında kalemini kiraya çıkaranlarda hatta satanlar da yok değil.. Müşterisi de oldukça bol hani, siyasi şaklabanlar, tabanı olmayanlar, örgüte rağmen adaylığı kendine hak görenler, çocukluk hayalleri olanlar vs.

                Yeter ki satılık kalemlerden biri tuttuğu köşede, eline kalemi alıp partideki yüz karası birini “durduk yere” parlatsın.. Gazete bayiye satışa çıktığı saatlerde, ısmarlama köşe yazısı parti genel merkezine fakslanır..  Su kurnazlarına göre işlem tamam..!

                Genel Merkezde görev yapanlar dünyanın en saf vatandaşları ya.! Satılık kalemi de, parlatıp yutturmaya çalıştığı “tavan görme şampiyonunu” da tanımıyor ya..!   

                Şaşmamak elde değil..!

                Özel yaşamı, parti üyelerince ve Zonguldak’ta yaşanalar için ezberlenmiş biri nasıl milletvekilliğine soyunur anlamak mümkün değil..! Bilmez mi ki aday yapıldığında kimlerle nasıl dans ettiği, hangi çekeklerde gerdan kırdığı, iç çamaşırının rengi bile konuşulacak her şey ortaya dökülecektir.. 

                Yaşamındaki rezillikler yüzüne vurulmadığı için olabilir mi? Hadi bu nezaket kuralları gereği yapılmıyor, sende ne haltlar yediğini, kendini bilmiyor musun?        

                Köşesinde parlatmaya çalışan satılık kalemin umurunda değil tabi.. Ne parti, ne bu şehir.. O aldığı komisyonun peşinde nasılsa… “Bir tarihçe falanca için şunları yazmıştın” diye de soran da olmayacağı için “adam” sıfatıyla içki masanın kenarına çöreklenmeye devam edecek nasılsa..  Ruhunu, onurunu satmış biri kalemini satmışsa ne olmuş yani rahatlığıyla..

                Koca bir siyasi parti böyle bir rezilliğe nasıl bulaştırılır alet edilir.. Bunu engellemenin bir yolu yok muydu? Örgütü yönetenlerin her olup biteni bilmesine rağmen üstelik..

                Bu olup bitene sessiz kalan yöneticiler kendilerine yakışan sıfatı hak etmiyorlar mı?

Ne diyelim yazıklar olsun..

                ******

                Siyasetçi her açıdan dürüst ve namuslu olacak.. Gizli, saklı, açıklayamayacağı davranışı bulunmayacak..

                Eğer bu nitelikte değilsen işin zor..

                Siyasi arenaya çıktığında seçmen tabi ki bu değerlerini gözden geçirecek, ona göre kararını verecek..

                Bundan kaçısın yok..

                Bak şimdi..!

                Partin seni uygun görmüş, önermiş..

                Halk oy verip destek olmuş belediye başkanı olmuşsun..

                Baştan yaptığın yanlışları acemiliğine vermişler yine de arkanda durmuş, yanlışlarını düzeltir demişler..

                Ama sen daha da batmışsın..

                Çevrendeki küçük çocukların bile diline düşmüş özel yaşamın..

                Dostların, arkadaşların seni uyardıklarında, çevreni değişmiş, dost ve arkadaşlarınla selamı kesmişsin..

                Cazibesine kapılmışsın yosmanın kör olmuşsun, aklın durmuş.. 

                Bırak adamlığını, insanlığın kalmamış..

                Çoluk çocuğun, eşin dahi biliyor yaşadıklarını..

                Belli ki yüzünün astarı yırtılmış artık utanmıyorsun…

                Ne yaptığın, nasıl, hangi yüzle sokağa çıktığın kimseyi  ilgilendirmiyor ama..

                Bu şehirde binlerce üyesi olan bir partinin belediye başkanı olarak geçiyor adın..

Öyle yağma yok, artık adam olamayacağına göre, burada durup gereğini yapacaksın..  

                Bekliyoruz “ÇED ŞAMPİYONU”.!

 

                TURGUT GÜVEN