Yerel seçimler 30 Mart 2014 tarihinde yapıldı.. Yuvarlak bir hesapla aradan 30 ay (2.5 yıl) geçmiş… 30 ay belediye başkanlığına seçilen kişiler için önemli bir süre.. Belediye başkanlarının halka verdikleri sözlerin ve seçim vaatlerin en azından yarısını yapmış ve bitirmiş olmaları gerekir değil mi?

                Ancak, bu doğru mantık Kilimli Belediyesi için geçerli değil.. Çünkü Kilimli 2.5 yılda (bana göre) en az 10 yıl geri gitmiş durumda.. İlçe olmuştu, köye döndü..  

                Nedenine gelince..!

                Kilimlide son bir yıl içinde kanalizasyon ve doğal gaz çalışmaları yapılıyor.. Bu nedenle cadde ve sokakların önemli bir bölümü kazıldı ve kapatıldı.. Kapatıldı ancak ne araç sürmek ne de yürümek mümkün..  Her yer çukur içinde olduğu gibi, birde toz kalkmasın diye ıslatıldığından cadde ve sokaklar çamur deryasına dönmüş durumda..

                Sokaklarda parke taşları sökülüp sağa sola saçılmış durumda.. Kazılan yerler iki-üç işçi ile düzensiz bir şekilde kapatılmaya çalışılıyor. Parke yol demeye bin şahit lazım..  

                İlçenin ana caddesinde doğal gaz ve kanalizasyon çalışması bitmiş durumda..  Ancak günlerdir bu yolları düzeltme çalışması yapılmıyor.. Halk otobüs işletmecileri  ve araç sürücüleri feryat ediyor ama duyan yok..

                Kaldırımlarda yürümek mümkün değil.. Çalışmalar nedeniyle engelli rampaları yok edilmiş.. Kaldırımlarda anneler çocuk arabası bile süremiyor..  Tüm bunlar yetmezmiş gibi inşaat artıkları kaldırımlara ve sokaklara atılmış vaziyette duruyor..

Bu pisliği halk çekmek zorunda mı? 

                Hizmet yapılıyor, bu zahmete katlanmak gerekli diyenler olabilir.. Ancak Kilimli de olanlar zahmete katlanmayı geçti, yaşananlar işkenceye dönüştü..

                Hemen asfalt yapılamasa bile en azından çukurlarla dolmuş yollar bir şekilde düzeltilemez mi?  Vatandaş anlayın diye bu çukurlara ağaç ekiyor ama feryadı duymak ve anlamak bile kimsenin işine gelmiyor..

                Kara dere geçtiğimiz günlerde YSE tarafından temizlendi..  Dere kenarlarında bırakılmış atıklar kaldırılmayı, çöp kutuları dolmuş, boşaltılmayı bekliyor..  Buralardan yükselen pis kokular ise işin çabası..

                Ruhsatsız işyerleri yanında enine boyuna büyüyen işyerleri var.. Gücü olan kafasına göre bir yeri zapt edip işyeri açıyor.. Ne soran, ne de gereğini yapan var..

                Parklardaki oyun aletleri kırık- dökük bakımsız, salıncak zincirlerinin çoğu kopuk ve sepetler kırık.. Oyun gemisi pislik içinde.. Bu durumlarda ki parklarda çocuklar nasıl oynasın..!

 Sahil parkı müstecirler tarafından işgal edilmiş, yürümek bile zorlaşmış.. Belediyeye ait bankoya oturanlara bile “ne içersiniz” diye soruluyor..

Pazar yerlerinde pazarcı avazı çıktığı kadar bağırıyor.. Belediye zabıtası uyarı görevini bile yapamıyor.. Ayrıca Belediye pazarı düzenleme görevini yapamıyor mu ki, sosyete pazarının geliri birilerinin cebine akıyor..?

Kaldırımlar işgal edilmiş, marketlerin dolap ve meyve sebze reyonları kaldırım işgallerine devam ediyor..

Balık avlanma yasağı kalktıktan sonra, seyyar balıkçı işgalleri ise birkaç gün içinde başlar, kimse sesini çıkarmaz.

                Kilimli Belediye başkanı Ali Aslankılıç ve belediye yetkilileri tüm bu olumsuzlukları görmüyor ve gereğini  yapmıyor..

                Kendisine FETO’cu suçlaması yapıldığında derhal cevap veren Ali Başkan, Kilimli de yaşayan insanlara cadde ve sokaklarda çekilen işkencenin  ne zaman biteceği konusunda bir açıklama neden yapmıyor..

                Peki, belediye görevini yapmıyorsa onu uyarmak CHP İlçe başkan ve yönetiminin görevi değil mi?

                 İlçe başkan ve yönetimi belediye başkanını uyarıyor mu? Hayır.. Çünkü ilçe yönetiminde görev yapanların çoğu Ali Aslankılıç’ın onayından geçip yönetime alınmış..

                İlçe yöneticilerinin bazılarının ise söylediği şu; “Belediye başkanına bu olumsuzluklar bir şekilde iletiliyor, alınan cevap; belediye borç içinde bir şey yapamıyoruz..”

                Bu durumda uyarı görevini  CHP İl başkanı yapmalı.. Ancak Ahmet Altun hala il başkanının görevinin ne olduğunu öğrenemedi.. Bakarsınız; belediye başkanları benden önce seçilmiş diyebilir.. 

                Peki, olumsuzluklar böyle mi devam edecek.. Kilimli de yaşayanlar isyan etmediği sürece devam edecek gibi görünüyor..

Ancak Kilimli ilçe ve il başkan ve yönetimleri uyarı görevini yapmıyorsa, CHP içinde Ali Aslankılıç’ın ön seçimle aday yapılırken destek verenler ve halktan oy isteyen gurubun yapması gerekenler var..

Nedir..!

Kilimli CHP de siyaset yapan bu 20-30 kişilik gurup, yerel seçim öncesinde nasıl bir araya gelip “Ali Aslankılıç’ı CHP den aday yapma kararı” aldılarsa, yine bir araya gelip kendisini hizmet için uyarmaları gerek.. Çünkü İlçe başkan ve yönetimleri kadar onlarında bir sorumluluğu var.. Kilimli halkına “size hizmet getireceğiz, çağdaş bir ilçe yaratacağız” sözünü onlar da verdi..   

İşin özü şu..!

                Kilimli de yaşayan vatandaşlar “geçen dönem Seçkin Özdemir,  Ali Aslankılıç’ı aratmıştı,bu dönem  Ali Aslankılıç da Seçkin Özdemir’i aratıyor” diyor.. Söylemesi benden..

                TURGUT GÜVEN.