Ülkenin geleceği ile ilgili siyasi düşüncelerimizi ara vermeksizin yazıyorum.. Yazdıklarımla sıkıldığınızı da tahmin ediyorum..
Seçim öncesi ve sonrasın da bu konudaki düşüncelerimi yazdım, bakalım seçim yenilgisinden sonra kimler onurlu davranacak ve “ben bu işi yapamadım diyerek görevinden istifa edecek” partinin ve dolayısı ile ülkenin önünü açacak..
Bu günkü konumuz bitmek bilmeyen kadın cinayetleri.. Yazının başlığı da bu bağnaz anlayıştan kaynaklanıyor..
Son bir haftadır beş kadın eşinden boşandığı veya şiddetli geçimsizlik nedeni ile eşi tarafından öldürüldü…
En son ise 14 yaşındaki kızın başına taş vurarak bayılttıktan sonra tecavüz edip hamile bırakan şerefsizin birine çıkarıldığı mahkeme “iyi hal indirimi” uyguladı..
Tecavüz et takım elbise bir de kravat taktın mı mahkemede ikramiyen hazır.. Hak ettiğin cezadan 10 yıl indirim garanti.. Bu sapıkların aklına smokin giyip papyon takarak gelirse, mahkeme tecavüze uğrayanı suçlu bulunursa şaşırmayın..
AKP’in 13 yıllık iktidarı süresince istatistikler kadın cinayetlerinin%1400 arttığını gösteriyor.. (bu araştırma baya eskidir sanırım bu oran %1600 olmuştur.)
Tabi ki bu cinayetlerin sosyal ve ekonomik sebepleri var.. Kadın cinayetlerinin araştırılıp incelenmesi sebep ve sonuçları ortaya konulmalı diye düşünüyorum.. Ancak ülkemizde uygulanan eğitim sisteminin de bu anlamda gözden geçirilmesi gerekiyor.. Çünkü bu sistem “doğru insan” yetiştirmez..
Kendileri için kısa sürede yasa çıkaranların, ülkenin bu sosyal yarası karşısında sessiz kalmalarına ve hiç bir önlem almamalarına ne diyeceğiz..
Kadınlar şiddet görüyor, sokak ortasına öldürülüyor, tecavüz edilip parçalanıyor ama siyasi iktidardan bu konuda ne bir açıklama, ne de bir yasa çalışması var..
Üstelik son uygulanan tecavüz karşısında iyi hal indirimine, Aileden sorumlu türbanlı bakanımız şu saate kadar her hangi bir açıklama yapmış değil. Eğer bakan hanıma “bakanlık koltuğunda türbanla oturulmaz” denilseydi koparılacak yaygarayı düşünemiyorum..
Kadın cinayetleri en vahşisi işlendiğinde, toplumsal tepkiler artmış bu tepkiler sonunda “Özgecan yasası” hazırlandığı söylenmişti.. Aradan iki yıl geçmesine rağmen ortaya görünen ne bir yasa nede bir yaptırım var..
Siyasi iktidarın bu cinayetler karşısında suskunluğu ve gerekli önlemleri almamasının sebebi acaba nedir? Bu sorunun karşılığı da bu güne kadar alınmış da değil..
Sorduğum soruların cevabı siyasal iktidarın yetkililerinde yok.. Çünkü bu sorular karşısında üç maymunu oynuyorlar..
Mahkemeye takım elbise kravat takarak iyi hal indirimi veren hakim iddia ediyorum ki İmam Hatip kökenlidir.. Çünkü yıllardır bu okullardan mezun olanların sistemli olarak hakim ve savcı yapıldıklarını biliyoruz..
Peki, ülkeyi yönetenler farklı mı?
Çelişkileri ise dini inançlarını yasaların üzerinde görmeleri.. Bu inançtaki milletvekilleri “kadına şiddet yasası” hazırladıklarında dini inançlarına ters düşeceğini düşünüyor.. Aynı anlattığım olayda kararı veren hâkim gibi…
Neden böyle davranıyorlar..?
Şimdi bakınız NİSA-34 ayet ne diyor..
Allah'ın bazısını bazısına üstün kılması nedeniyle ve mallarından harcamalarından ötürü erkekler, kadınlar üzerinde hüküm sahibidirler. (Ama öte yandan da) saliha kadınlar; gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri (hakları), kocasının bulunmadığı zamanda koruyanlardır. Başkaldırmalarında endişelendiğiniz kadınlara (önce) öğüt verin, (etkili olmazsa) onları yataklarında yalnız bırakın, (o da olmazsa, son çare olarak sınırları aşmamak şartıyla) onları (iz bırakmayacak şekilde, suçlu oldukları hasebiyle) dövün. Size itaat ederlerse sakın aleyhlerine yol aramayın. (Unutmayın ki) Allah (hepinizden daha) yücedir, büyüktür.)
İşte ülkenin geldiği yer burası.. Onların deyimiyle “kadına şiddet işin fıtratında var”.. Fıtratta varsa bu kafaların düşüncesine göre yapılacak bir şey yok..
Kadına şiddet yasası çıkarıldığında büyük oranda bu ayete ters düşüleceği ve günah işleneceği düşünülüyor.. Benim düşüncem bu..
Bu çelişkiyi yine siyaset ortadan kaldıracaktı ama 1 Kasım seçim sonuçlarından sonra zor..
CHP Genel Başkanı olduktan bir süre sonra “laiklik tehlikede değildir” , 1 Kasım seçim çalışmalarında “İmam Hatipleri biz açtık, neden kapatalım” diyerek İmam Hatiplilerden oy alacağını zanneden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kulakları çınlasın…
Sanırım anlatabildim.. İnançlarla çağdaş dünya yönetilemez.. Bu kafayla gidildiğinde “ya benimsin ya kara toprağın” diyen manyaklar kadını esir alır, gerektiğinde yok eder.. ..
TURGUT GÜVEN