Günlerdir CHP yöneticilerine tüzüğe ve yönetmeliğe uygun seçim yaptırmak için uğraşıyor, yazıp, çizip söylüyoruz. Amacımız üyesi de olduğumuz partide, parti içi demokrasiyi daha da yükseltmek. Çünkü içinde demokrasi olmayan, kendi üyesinin demokratik haklarını bile kısıtlayan, yok sayanların, ülkeye demokrasi getirmeleri mümkün değildir. Bu tezin doğru olduğuna yürekten inanıyorum.           

            Ülkede iktidar olan AKP'de de sessiz ve derinden, dışarıya sır vermeyecek bir tavırla kongre süreci yaşanıyor. AKP bu konuda kapalı kutu. Parti içi demokrasi ararsanız hayal kırıklığı yaşarsınız, çünkü AKP'de tam bir diktatörlük geçerli. Tüm belde, ilçe ve il kongreleri tek merkezden yönetiliyor.           

            AKP'de belde kongrelerini tamamladı ve ilçe kongreleri süreci başladı. AKP'li yerel yöneticilerin “belde kongreleri bayram havasında geçti” gibi açıklamalarının büyük bir palavra ve parti tabanındaki rahatsızlığı engellemek, başka bir deyişle isyanı önlemek için olduğunu söyleyebilirim.           

            Eski bir AKP belde yöneticisinin anlattığı hala aklımda. “Belde yönetim listesi yukarıdan geliyor, liste kongrede okunurken ismini duyan kişi kendini milli piyangodan ikramiye çıkmış gibi hissedip havaya giriyor” demişti.           

            AKP Belde başkanlığı gibi küçük bir örgütte bile demokrasiye, üyelerin özgür iradasi ile seçme ve seçilme hakkını kullanmasına müsaade etmiyor. Kongre adı altında bir toplantı yapıp başkan ve yönetimi kendi atıyor. Hiçbir kişi “yukarıdan belirlenen liste” dışında aday olamıyor.            

            Zonguldak'ta bayramlaşmada AKP'li politikacılara mikrofon uzatılıp kongre sürecindeki görüş ayrılıkları ve  adaylıklar sorulduğunda, hepsi öğretilmiş gibi “AKP'de kavga olmaz” dediler. İşte AKP'lilerin görüş ayrılığını ve aday olmayı kavga olarak görmesi bu partinin demokrasi anlayışını göstermesi açısından önemli. Farklı düşünceyi kavga etmek olarak algılayan politikacılar ülke yönetiyor ve biz bu ülkede demokrasi bekliyoruz.           

            AKP bu günlerde ilçe kongrelerini yapıyor.           

            İl Başkanı Zeki Tosun basına bir açıklama yaparak İlçe Kongrelerinin tarihleri ile ilçe başkanlarının kimler olacağını açıkladı.  Tosun; Çaycuma İlçe Başkan Adayı Ahmet Çolakoğlu ile 16 Eylül tarihinde Çaycuma ilçe kongresi, Ereğli İlçe Başkan Adayı Mehmet Fatih Çakır ile 17 Eylül tarihinde Ereğli ilçe kongresi, Devrek İlçe Başkan Adayı Serdar Kelebek ile 23 Eylül tarihinde Devrek ilçe kongresi, Gökçebey İlçe Başkan Adayı Hayrettin Karadağ ile 23 Eylül tarihinde Gökçebey ilçe kongresi gerçekleşecek" dedi.           

            İşte AKP'de demokrasi bu. İlçe başkanının kim olacağı kongre yapılmadan belli. Hatta ilçe başkanının çalışacağı yönetimi de belli. O halde kongre yapıyoruz açıklaması koca bir yalan. Siz resmen atama yapıyorsunuz kongrelerde bu atamanın kabulü için törenden öteye geçemiyor.           

            Diyelim ki biri bu gidişe itiraz etti ve aday oldu. Önce aday olmaması için uyarılıyor, sonra seçimi kazansa bile iki gün sonra görevden alınıyor ve yerine atama yapılıyor. Örnek mi? İki yıl önce Kilimli ve Çaycuma ilçe kongreleri.           

            En çarpıcısı ise dün Ankara'nın Haymana ilçesinde yaşandı. Yukarıdan gelen tek aday talimatına uymayan üyeler dört aday çıkardı. Ancak divan başkanı genel merkezin önerdiği adayın dışında liste kabul etmeyince kongre karıştı. Delegeler kartlarını il başkanına fırlattı.İstifalar yaşandı.            

            AKP de durum bu. Bu uygulamanın siyasi partiler yasasına bile ters düştüğünü de belirtmiş olalım.           

            AKP karşıtı biriyim, ancak o parti içinde demokrasinin yaşatılmasını sonuna kadar savunuyorum. Yukarıda yazdığım gibi parti içinde demokrasiyi yaşatmayanların ülkeye demokrasi getireceğini beklemek hayalciliktir. Kendi üyesine seçme ve seçilme hakkı vermeyenlerin ülke insanına demokrasiyi yaşatması söz konusu olamaz.           

            AKP 15 yıldır iktidarda bu süre içinde ülke demokrasisi gelişme göstermek yerine olağanüstü hal ile yaşıyoruz. Olağanüstü hal faşizmin makyaj yapılmış söylemidir. Açık ve net AKP parti içinde olduğu gibi ülkeye de faşizmi yaşatıyor.             

            Faşizm hız kazandıkca tepki gösteren, bunu eleştiren yazarlar işinden oluyor hatta tutuklanıyor.           

            Yıllardır AKP reklamı yapan yandaşlar bile tehlikenin farkına varıyor geri dönüş için uyarılar yapmak zorunda kalıyor.            

            Bir dönem Erdoğan'ın en sıkı savunucularından olan Hakan Albayrak Karar'da yazdığı köşe yazısında AKP'yi ve Erdoğan'ı topa tutuyor.           

            Yazının bazı bölümleri şöyle;   Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), adı üstünde, her şeyden evvel adalet için kurulmuştu. Ne var ki bugün AK Parti iktidarında adalet fena halde yaralı.           

            Terörle mücadelede kantarın topuzunun kaçırıldığı, hem de çok fazlasıyla kaçırıldığı, haksız yere tutuklanan insanların haddinin hesabının olmadığı su götürmez bir gerçek.           

            Ne var ki bugün Erdoğan’ın söylem ve eylemlerini sorgulamak, “Reis”in fikirleriyle çelişen fikirler ileri sürmek, parti ve hükümette kolayca tasfiye sebebi olabiliyor.           

            Erdoğan daima “Gurur, kibir bize yakışmaz” diyor, “tevazu ehli” olmanın gereğine işaret ediyor.           

            Ne var ki “Sen kimsin?”i, “Haddini bil!”i de dilinden düşürmüyor.Yağmurlarda beraber ıslandığı kimseleri bile bu şekilde tahkir etmekte beis görmüyor. Diyor.           

            AKP de müthiş bir çözülme var. Bir arkadaşımın dediği gibi “kar altan eriyor”. Bu erimeyi durdurmak için Recep Tayyip Erdoğan partili Cumhurbaşkanı yapılıp geri döndü ama erime aynen devam ediyor. Erdoğan'ın “metal yorgunluğu” dediği de bu aslında.           

            Erime devam ettikçe parti içi kongreler de faşizm daha acımasız uygulanıyor. Bu süreç bakalım nereye kadar gidecek.

 

            TURGUT GÜVEN

           Yayın Tarihi:11.09.2017